Bölüm 70 ~Kafa dağıtmak~

363 19 0
                                    

~ESİLA~
"Savaş yavaşla,"diye homurdandım radyonun sesini kısarak.
"Savaş kime diyorum ben?!"dedim ve Savaş'a döndüm.
Gözlerini yoldan ayırmadan arabayı sürmeye devam etti.
Cansu'nun evinde kızlarla sohbet ettikten sonra erkekler bi anda oldukları odadan çıktı ve yanımıza geldiler.
Hepsi bi hayli sinirliydi.Kızlarla birlikte ne olduğunu anlamadan Savaş elimden tutup beni evden çıkardı.
Ne yapmışlardı ne konuşmuşlardı hiç bir fikrim yok ama hepsinin yüzü gergindi bu yüzden Savaş'ın beni arabaya çekiştirmesine ses ettmemiştim.
"Savaş arabayı yavaşlat yoksa önümüzdeki bir ay boyunca kanepede yatmak zorunda kalırsın,"dedim.
Savaş beni yine takmadığında iyice sinirlendim ve Savaş'ın omzuna sert bir yumruk geçirdim.
Savaş arabayı sertçe sağa çekti ve bana mal mal bakmaya başladı.
"Kızım sen kafayı mı yedin?Araba kullanan birine yapılır mı böyle şey ya kaza yapsaydık?"dediğinde iyice cinlerim tepeme çıktı.
"Benim yüzümden kaza yapıcaktık Savaş öyle mi?!Arabayı kaç ile sürdüğünün farkında mısın?Sana dur diyorum beni takmıyorsun!Ayrıca evde diğerleriyle no konuştuğunu ve ne olduğunu da söylemedin!"diye bağırdım.
Savaş'ın yüzünde ki aval ifade bi anda yok oldu ve kemerini açarak arkasına yaslandı.
"Bilmiyorum Esila,Demir ile konuştuktan sonra kafam çok karıştı.Seni duymadım,"dedi.
Kemerimi çözdüm ve Savaş'ın kucağına doğru eğildim.
Ellerimle başını tutup kendime yaklaştırdım ve alnına küçük bir öpücük kondurdum.
"Savaş siz Demir ile çok uzun süredir arkadaşsınız.Biliyorum Demir'in bi anda çekip gitmesi doğru değildi ama bir de şöyle düşün.
Ben babamdan ötürü yurt dışına kaçmak zorunda kalsam sen de Demir'in yaptığını yapmaz mıydın?"diye sordum.
"Peşinden gelirdim evet ama arkadaşlarıma haber verirdim Esila.Böyle saçmalık mı olur?"dedi Savaş ve yüzünü tutan ellerimi yavaşça çekti.
"Haklısın ama Demir'in de kafası karışıktı sonuçta.Bir dahakine sakince konuşup halledebilirsiniz,"dedim.
"Esila...O kadar ütopik düşünüyorsun ki!Bazen bu masumluğun beni şaşırtıyor,"dediğinde kaşlarımı çattım.
"Biz bebeğimizi kayıp ettik Esila,sen o gün ölümden döndün ve ne Demir ne de Ege bırak yanımıza gelmeyi bize telefon dahi açmadılar. En zor günümde çekip giden ve bir telefon açmayı dahi zor gören birisine kardeşim diyemem bundan sonra.Ateş ve Araz da böyle düşünüyor,"dedi.
Eğildim yerde doğrulup arkama yaslandım.
Haklıydı.
"Ateş ve Araz da senin gibi kızgın mı?"
"Kızgın tabii ki!Hayır bi de gelmiş rahat rahat oturuyor karşımızda!Bi özür dilese ne bileyim bir şey dese affedeceğim ama pişkin pişkin geçmiş karşımız oturuyor.Aramızda ki en sakinimiz olan Ateş'i bile delirti herif,"dedi sinirle.
Elimi Savaş'ın elinin üstüne koydun ve sıkıca tuttum.
"Sakin kalmaya çalış sevgilim,"dedim.
"Nasıl sakin kalayayım!Biz bu adanla birlikte büyüdük bunca sene yediğimiz içtiğimiz ayrı gittmedi,ben ona kardeşim dedim ve onun yaptığına bak.En kötüsü de ne biliyor musun?Ben ona doğru düzgün kızamıyorum bile,"dediğinde kıkırdadım.
"Hayır Esila,ciddiyim.Ben nasıl küs kalıcam şimdi buna?"diye sorduğunda güldüm.
"Çocuk gibisin Savaş,"dedim.
Savaş tekrardan "Ciddiyim,"dediğinde sinirlerim iyice bozuldu ve kahaka attım.
Benim gülmem ile Savaş da kıkırdamaya başladı.
"Bence senin kafanı dağıtmaya ihtiyacın var.Hadi birlikte bir şeyler yapalım,"dedim.
Savaş hızla eğildi ve beni öptü.
"Seni seviyorum,"dedi ve arabayı çalıştırdı.
Gülümseyerek Savaş'ın tüm ciddiyeti ile araba kullanmasını izledim.
Arabada eski lisemizin orada ki lunaparka gittmeye karar vermiştik.
Savaş ısrarla yol tarifini açmayı reddetti.
Kaybolduğunuzu anladığımda Savaş'a yıl tarifini açmasını tekrardan söyledim ama beni takmadı.
Şu an Savaş'ın kaybolduğumuzu ne zaman kabul edeceğini ve yol tarifini açacağını bekliyordum.
Savaş yavaşça ensesini kaşıdı ve radyonun sesini kıstı.
"Savaş?"dedim bilmişlik ile.
"Tamam tamam!Kaybolduk,mutlu musun?"diye sordu.
Kıkırdadım ve yol tarifini açtım.
Sonunda lunaparka vardığımızda sevinçle arabadan inmiş ve bilet alınan yere koşmuştum.
Savaş ile Lunaparka ki bütün aletlere binmiştik.
Savaş oyun alanlarından bana iki tane devasa ayıcık kazanmıştı.Birini ben birini Savaş taşıyordu.
Boşta ki elimde de pamuk şekerim vardı.
Bir kendim yiyordum bir Savaş'a veriyordum.
Ağır adımlarla bu şekilde arabaya doğru yürüyorduk.
O sırada telefonum çaldı ve ben pamuk şekeri Savaş'ın eline tutuşturup telefonu açtım.
Su ve Cansu beni konferans ile aramıştı.
"Kızlar çok büyük be sorunumuz var,"dedi Su.
"Araz Demir'e çok sinirli ve hala onu affetmeyi reddetiyor.Haklı olduğu için çok fazla ısrar da edemiyorum,"dedi Su.
"Aynı şey Ateş için de geçerli,"dedi Cansu.
"Savaş da çok sinirli.Kafasını dağıtabilmek için onu lunaparka getirdim ama hala onu affetmek istediğini sanmıyorum,"dedim.
Savaş bana döndü ve "İki santim yanındayım ve arkadaşlarınla benim dedikodumu mu yapıyorsun?"dedi.
Savaş'ı takmadan konuşmaya devam ettim.
"Bu işi zamana bırakmamız lazım,"dedim.
"Haklısın ama düğünüme gelmelerini istiyorum,"dedi Cansu.
"Ateş'in seni bu konuda reddeteceğini hiç sanmıyorum Cansu,"dedi Su.
"Bence de.Ateş bu konuda seni dinler sonuçta bu düğün için çok heyecanlıydın,"dedim.
"Sanırım haklısınız.Neyse,benim kapamam lazım Ateş'in yanına gideceğim,"dedi Cansu.
"Ben de kapasam iyi olacak,"dedi Su.
"Görüşürüz,ikinizi de öptüm,"dedim ve konferanstan çıktım.
Savaş'a baktığımda pamuk şekerin hepsini bittirmiş olduğunu gördüm.
"Savaş!Bittirmişsin!"diye kızdım ona.
Savaş elindeki ayıyı suratıma fırlatınca bir kaç adım tökezledim ve ayıyı tuttum.
Savaş'a baktığımda güldüğünü gördüm.
"Kendimi bir çocuk ile evlenmiş gibi hissediyorum,"dedim ve elimdeki iki ayıyı da zor da olsa Savaş'a fırlattım.

Mahşerin Dört AtlısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin