Bölüm 35 ~Yorgunluk~

507 32 0
                                    

Yorgundum. Sanırım hayatımda hiç olmadığım kadar yorgundum. Açıkçası beni bu kadar yormuş olan sevgilimden ayrılmam değildi. Eve döndüğümde kıpkırmızı gözlerle Su'yu bulmam, Su ateşlemişken Cansu'nun eve ağlayarak girmesi, daha sonra film izlerken Esila'nın eve girip ağlaması ve odamda kendimi ağlamamak için tutmaya çalışırken Esila'nın çığlığıyla uyanmam yormuştu beni. Savaş'dan anlatamayacağım kadar çok nefret ediyordum. Korumak içinmiş. Gerizekalı. Onun olmadığı senelerde biz Esila'yı gayet rahat korumuştuk. Düşününce sinirleniyorum. Yani Esila benim gibi biri değil ki. Ben geçmişimden bahsetmem ama insanların geçmişimi öğrenmesi beni etkilemez. Esila bu konuda bize bile çok konuşmaz. Gidip hepsinin suratına yumruk atmak istiyordum. Hepsine bağıra çağıra küfretmek ve nefretimi kusmak istiyordum. Evdeki eşyalarını toplamam gerektiğine karar verdim. Hepsinin burada kalan t-shirtlerini, pantolonlarını, şarj kablolarını her ne haltları kaldıysa her şeylerini toplamam gerekiyordu. Sonrasını bilmiyordum. Belki sadece çöpe atardım belki götürüp birinin evinin önüne atardım. Karar veremiyordum. Odamdan çıktım ve kızlarla karşılaştım. Beraber aşağı indik, Su'nun yemek yapmaya çalışırken mutfağın içine etmesini görüp güldük. Su Ateş'le ilgili konuşurken Esila'nın titrediğini hissettim. Odasına koşarken hızlı davranıp kapının arasına ayağımı koydum. Su "Esila izin ver girelim. Daha önce nasıl atlattıysak gene öyle atlatacağız, birlikte." dedi. Haklıydı. Beraber yapacaktık. Esila'nın odasına girip yatakta hep beraber oturduk. "Gençler evdeki bütün eşyalarını toplayıp evlerine bırakacağım." dedim. Su "Hediye ettikleri şeyleri de topla." dedi oldukça soğuk bir tavırla. Cansu gülmeye başladı Su "Eveet. Ilk kaybımızı verdik. Hayırlı olsun!" dedi. Cansu gülerek "Sinirim bozuldu ööf!" dedi ve hepimiz gülmeye başladık. Esila "Cidden deliriyoruz sanırsam." dedi ve tekrar güldük. Haklıydı. Bir kaç gerizekalı yüzünden delirmek üzereydik.
Sakinleştikten sonra kızlar yemek hazırlamak için aşağı indiler ve ben de exlerimizin eşyalarını toplamaya başladım. Her şeyi topladıktan sonra kızların yanına indim. Yemek yedik ve ben evden çıktım. Her ne kadar bütün yemek boyunca gülsek de her an biri ağlamaya başlayabilirdi. Harima bir ortamımız var değil mi(!) Demir'in evine geldiğimde diğerlerinin arabalarının da orada olduğunu gördüm. Beklediğim şey. Kapıyı çaldım. Demir kapıyı açtı ve "Ege!" dedi. Beni gördüğüne neden bu kadar sevinmişti? Ben aynada kendimi görünce midem bulanıyordu. Saçmalık. Neyse. Konuşmadan içeri girdim. Poşeti masaya bırakıp "Buyurun aranız!" dedim ve çıkacakken Savaş kalkıp "Ege! Gerçekten amacım onu üzmek değildi! Sadece korumaya çalışıyordum!" dedi. Damarımın attığını hissetmiştim. Dönüp "Ulan gerizekalı senin olmadığın dönemde bu kız ölüyor muydu!? Korunacak bir olay var mıymış ayrıca! Anlatmadıysa istemiyordur, anlatılacak bir şey yoktur! Mahvettin her şeyi aferin!" diye bağırdım. Dönüp çıktım. Demir peşimden "Ege!" diye bağırdı ve ben dönüp "Sinirliyim, çok sinirliyim. Sakın ama sakın konuşma!" diye bağırdım. Adımlarımı hızlandırdım ve eve vardım. Esila'ya bunu anlatmalı mıydım bilmiyordum. Eve girdiğimde hep beraber oturmuş çizgi film izliyorlardı. "Ben geldim!" diyince meraklı gözlerle bana dönüp "Ne oldu?" dediler. Oturdum ve anlattım. Esila'nın kendini kötü hissettiğini fark ettim. Cansu Esila'ya sarıldı. Ama Esila bu sefer ağlamadı. Sakin bir şekilde "Teşekkür ederim. İyi yapmışsın." dedi. Ve beraber Bugs Bunny izlemeye devam ettik.

Mahşerin Dört AtlısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin