Bölüm 67 ~Yeni bi karar~

381 18 3
                                    

~SU~
Araz'la Markoya'da geçirdiğimiz plaj günün ardından Madrid e geçmiştik. Eh gelmişken Real Madrid in stadında maça gitmemekte olmazdı. Araz'da bende maç izlemeye bayılırdık. Bu yüzden de maça gidecektik. Madrid'de geçireceğimiz diğer günlerde de şehiri gezecektik. Stada vardığımızda ilk önce mağazaya gittik.
"Ya sence Savaş ve Ateş e de almalı mıyız? O kadar geldik buralara."
"Olur alalım hatta isimlerini de yazdıralım halı sahada güzel durur. Nereden geldi ki aklına?"
"Ben kızlar için alışveriş yapmayı düşünüyordum zaten. Sende bir zahmet alıver."
"Hadi boşver de seç bir tane."
"Öf aman tamam."
"Umarım bunun sonunda trip yemem."
Mırıldanmıştı bunu Araz. Normalde daha canlıdır aslında ama bugün biraz solgun gibiydi. Başta geçer dedim ama geçmeyince elimdekileri bırakıp Araz ı dışarıya sürükledim.
"Araz sen iyi misin? Sabahtan beri solgunsun. O çok sevdiğim gülüşünü sergilemen gerekirken sadece tebessüm ediyorsun Araz. Ne oldu? Söyleyebilirsin ve bunu da gayet iyi biliyorsun."
"Su, ben iyiyim gerçekten sorun yok. Sadece biraz erken kalktım hepsi bu. Hadi gel şimdi maçımızı izleyelim."
"Sorun erken kalkman falan değil Araz. Bunu ikimizde biliyoruz bence."
"Sonra konuşuruz Su."
"Beni geçiştirme Araz. Ciddi bir şey konuşuyoruz."
"Su sadece şu an sırası değil. Ne isteğimin ne de konuşmanın sırası değil. Şimdi gel maçı izleyelim hadi."
"Sen bana sorunu söylemeden tek bir adım atmıyorum Araz."
"Su beni zorlama lütfen."
"Cevap verir misin?"
"Veremem Araz. Farkında mısın açık açık kavga ediyoruz ve ben bunu bile bile eğlenemem. Seninle kavga etmekten nefret ediyorum ve biz bu konuşmayı erteledikçe olan bize oluyor. Hem sen hem ben perişan oluyoruz. Araz lütfen ben lisede yaşadıklarımızı tekrar yaşayalım istemiyorum." O günleri hatırlayınca istemsizce bir göz yaşı akmıştı gözümden. Araz elinin tersiyle göz yaşımı silerken sevgiyle bakıyordu bana.
"Su bir daha asla yaşamayacağız öyle günler söz veriyorum sana. Ve madem bu kadar çok konuşmak istiyorsun, o zaman konuşalım ama burası pek uygun değil ve maçı ekmemiz gerekebilir."
"Sorun değil. Yeterki bu konuyu halledelim."
Arazla rahatça konuşabilmek için otele dönmüştük. Yatağa oturup Araz'ın konuşmasını bekledim. 10 dakika olmuştu ve hâlâ lafa girememişti. Bu kadar zor ne söyleyebilirdiki? Sonumda konuşmaya başlamıştı.
"Su öncelikle biliyorum bunun için pek uygun bir zaman değil ama ben bilmiyorum."
"Neyi bilmiyorsun Araz?"
"Bir daha ne zaman hazır hissedeceğimi."
Düşündüğüm şeyi mi söylemeye çalışıyordu ki? Ama ya Esila?
"Araz ben doğru mu anladım? Yani sen...?"
"Evet ben hazır hissediyorum Su. Ben baba olmak istiyorum."
"Araz sen ciddisin değil mi çünkü yani bu işler şakaya gelmez."
"Bunun farkındayım Su. Ayrıca söz konusu olan sorumluluğunda farkındayım."
"Araz iyi tama güzel ama."
"Esila ne olacak daha yeni yaşandı ona dokunmaz mı yani?"
"Su ben sanmıyorum aslında ona iyi bile gelebilir."
"Araz."
"Su sen istiyor musun? Bana dürüstçe cevap ver. Yaşananlar sanki hiç yaşanmamış gibi düşün. Bugün burada bir çocuğun olsun ister misin?"
Böyle düşünmek istemsizce yüzümde bir gülümsemeye sebep olmuştu. Çok isterdim aslında. Bizden küçük boy bir çocuk.
"Ben cevabımı aldım sanırım." Deyip güldü Araz.
"Su emin ol senin mutlu olduğunu görünce Esila'da mutlu olacaktır."
"İyi ki varsın Araz."
"Sende sevgilim sende iyi ki varsın."
Araz'a sıkıca sarılıp kulağına "seni seviyorum." Diye fısıldadım.
Araz kafasını kaldırıp bana baktı. Ağızından çıkmasada duymuştum. Gözleri bas bas bağırıyordu.
"Bana söz ver. Bana her zaman böyle bakacaksın."
"Nasıl bakıyormuşum ki ben sana?"
"Aşkla bakıyorsun."
"Seninde bana söz vermen gerekiyor ama."
"Ne istersen."
"Benden vazgeçme olur mu? Ne zaman bir şey olsa yanımda ol. En ufak şeyde bile. Sadece benimle ol."
"Söz veriyorum."
"Söz veriyorum."

Mahşerin Dört AtlısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin