Bölüm 27 ~Merak~

604 38 0
                                    

~Ege~

Su'yu tek başına bırakıp Demir'le takılmak ne kadar kendimi kötü hissettirse de vicdanımı bir şekilde rahatlatıp Su'yu düşünmeden o günü atlatabilmiştim. Kafamı kurcalayan tek şey Demir'in telefonunun 30 dakikadan fazla sessiz kalmayışıydı. Bu kadar önemli ne olabilirdi ki? Bir de telefon çaldığı gibi beni bırakıp gidiyordu. What the fuck!? Neyse sakinim. Gece uyurken bile yanımdan gittiğini hissetmiştim. Ama ne olduğunu sormadım.
Sabah kalktığımda Demir yine telefonla konuşuyordu. Ben de eve gitmem gerektiğini düşündüm. Kızlarla da konuşup bugün beraber yemek yapıp sonra akşam yemeği yiyebiliriz diye bir fikir vardı aklımda. Birbirimizden iyice uzaklaşıyorduk ve bu Su'yu rahatsız ettiği kadar beni de ediyordu. Kalktım, gerindim. Kıyafetlerimi giyip odadan çıktım. Demir konuşmasını bitirmiş odaya dönüyordu. "Günaydın! Ben eve geçeceğim." dedim. Beni öpüp "Ben bırakayım benim de çocuklarla buluşmam gerekiyor." dedi. Kafa salladım ve arabaya binmek için evden çıktık.
Yolda müzik dinlerken telefonu tekrar çaldı ama bu sefer açmadı, arabada olduğum için sanırım. Ne saklıyordu? Çok düşünürsem boşu boşuna gerileceğimi hissettim ve takılmamaya karar verdim. El sallayıp eve doğru yürürken kapıda başka bir araba daha durdu. Araz'ın arabası. Su arabadan indi. Birbirimize "Günaydın!" dedik. Araz ve Demir arabadan indiler ve konuşmaya başladılar. Bunlar ne yapıyordu? Kendi kendime 'Ege sal Ege!' dedim ve kapıyı ittirdim.
Ev hala inanilmaz derecede boya kokuyordu. Ama Su çok güzel boyamıştı. Biraz onu övdük, biraz dedikodu yaptık, ben yemek yapmalı fikrimi anlattım, herkes onayladı ve ne yapacağımızı düşünmeye başladık.
Ne yapacağımıza karar verdikten sonra iki kişi mutfağı toplamaya başladı ve iki kişi de malzemeleri almak için markete gitti. Mutfak toplamamın imkanı olmadığı için ben ve Su markete giden gruptuk. Yolda konuşurken "Dün zaten Demir'in telefonu susmadı hala kafamda melodisi çalıyor." dedim. Su "Araz'ı da sürekli aradılar Iphone arama sesinden iğreneceğimi düşünmezdim." dedi. Bunlar cidden ne yapıyordu? Tekrar 'Ege kendine gel!' dedikten sonra salça almak için market koridorlarından birine girdim.
Bütün malzemeleri alıp sürüne sürüne eve döndük. Esila ve Cansu mutfağı toparlamışlardı. Arkada çalan Faruk K. Ile yemek yapmaya başladık.
Cansu domates doğramaya çalışırken elini de doğradığı için kenarda oturup yaptığımız işi izlemeye ve karışmaya başladı. Su "Kaynanam mısın sus ya!" dedi. Cansu gülerken Esila "Savaş beni babasıyla tanıştırdı." dedi. Biz aa kayınbabayla tanışmışsın, hani nerde seni incitirim tripleri diye dalga geçtik. Kahkahalar attık ve yemeği hazırladık. Oturup yemeği yemeye başladık. Aklıma telefon olayı geldi ve Esila'yla Cansu'ya da sordum. Esila "Cidden sürekli telefonu çalıyordu." dedi. Cansu "Ben Ateş'e sordum işle ilgili bir şey önemli değil dedi. Ama mafya olduklarını düşünürsek ne kadar iyidir onu bilmiyorum." dedi. "Ne olduğunu çok merak ediyorum. Bir de konuşurken benden uzaklaşıyor. Sizinkiler yanınızda konusuyor mu?" diye sordum. Herkesten hayır cevabı aldığımda merakım iyice artmıştı. Adam öldürecek olsalar 2 gündür sürekli konuşmazlardı herhalde. Farklı bir şey vardı ve ben merak ediyordum. Cansu "Ege kediyi merak öldürürmüş, bence sal." dedi. "Sen merak etmiyor musun?" diye sordu Esila. Cansu "Tabii ki de ediyorum ama biz sabaha kadar oturup bunu konuşsak ne değişecek ki?" dedi. Su "Aslında Cansu haklı. Ne yapsak acaba yarın sorsak mı? Hepimiz birden sorarsak cevap vermek zorunda kalırlar bence." dedi. Bunda karar kıldık ve masayı toplamaya başladık.
Gece rüyamda Demir'i birini döverken gördüm. Gerçekten bu olayla ilgili mantıklı bir sebep bulmam gerektiğine karar verdim. Ve kendimden emin bir şekilde yataktan çıkıp hazırlanmaya başladım.

Mahşerin Dört AtlısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin