Bölüm 56~Düğün~

474 31 0
                                    

~ESİLA~
Kızlarla deli gibi içip sarhoş olduğunuz gece Savaş sanki çocuk azarlar gibi beni azarlamış ve bu yaptığımızın ne kadar tehlikeli olduğunu söylemişti.
Aslında biraz haklıydı sonuçta hiç birimiz ayık değildik ve normal şartlarda o kafa ile bırak birbirimize göz kulak olmayı eve geri dönemezdik bile.
Her neyse.Bu gün büyük gün dü ve bunları düşünmemem gerekiyordu.
Düğünümüz bir otelin bahçesinde olacaktı.
Bahçe o kadar güzeldi ki.Yemyeşil bir alan ve bir de gölü var.
Her şey çok güzel ayarlanmıştı şimdi Savaş ile otel odasında oturmuş son hazırlıkları yapıyorduk.
Savaş odanın balkonunda telefonda konuşurken ben de aynadan kendime bakıyordum.
O sırada kapı çaldı.
Savaş benden önce davranıp kapıyı açtı.
Gelen Araz idi.
Kapıya doğru başımı dönüp.
"Su'nun odası hemen yanda Araz,"dedim gülümseyerek.
"Aşk olsun,ben sizi görmeye geldim,"dedi ve içeri girdi.
"Canım arladaşım ne kadar güzel olmuşsun,"dedi Araz ve Savaş'ı es geçerek yanıma geldi.
"Ne isteyeceksin Araz?"diye sordu Araz.
Araz bi anda pes etti ve sandalyeye oturdu.
"Su'ya bir sürpriz hazırlamak istiyorum ve yardımınıza ihtiyacım,"dedi Araz.
Araz'ın karşısına geçip oturdum.
Araz bütün aklında ki fikirleri anlatınca Savaş ile kabul ettik.
Hatta baya sevinmiştim bile.Su benim en yakın arkadaşımdı ve Araz ile Su'nun komaya girdiği günden beri baya yakın arkadaştık.
Bu yüzden ikisinin mutluluğu benim için çok önemliydi.
Savaş'a döndüğümde onun da halinden memnun olduğunu fark ettim.
Araz ile konulup anlaştıktan sonra Araz Su'nun yanına gitti.
"Esila hazır isen gittmemiz lazım,"dedi Savaş.
Savaş'ın koluna girdim ve gülümsedim.
"Hazırım!"
Savaş ile gülümseyerek bahçeye giriş yaptık.
Davetlilerin hepsi Savaş'ın iş arkadaşları,ailesi ve akrabalarıydı.Çünkü benim Su ve Cansu'dan başka tanıdığım yoktu.
Ege ise liseyi bittirir bitirmez bizi bırakıp düzgün bir açıklama bile yapmadan apar topar yurt dışına gittmişti.
Masaya gidip oturduğumuzda imzalarımızı attık ve 'evet' lerimizi söyledik.
Savaş defteri imzalarken Su ve Cansu oturdukları yerden Savaş'ın ayağına basmam için bana işaret yapmaya başaladılar.
Kıkırdayarak Savaş'ın ayağına bastım.
Savaş bi an duraksayıp başını defterden kaldırıp bana baktı.
"Bu acıdı,"diye fısıldadı.
"Üzgünüm,"diye fısıldadım ve kıkırdadım.
Sonrasında ayağı kalktık ve Savaş duvağımı açıp alnımı öptü.
Her şey o kadar güzel gidiyordu ki...
Gelen davetliler bir şeyler içerek sohbet ederken Savaş beni sırayla herkes ile tanıştırdı.
Bu beni biraz yormuştu ama Savaş'ın iş arkadaşları ile tanışmak güzeldi.
En son Savaş'ın babası ve büyük ebeveynlerinin yanına gittik.
Savaşın babaannesi ve dedesi ile hiç tanışmamıştım.
Yanlarına gittiğimizde Savaşçın babası çok güler yüzlü ve mutlu idi.
Babaannesi de çok güler yüzlü bir kadındı ama dedesi çok sertti.
Dedesi beni biraz ürkütsede çok bozuntuya vermeden onlarla konuşmaya devam ettim.
"Artık bana baba demeye alışsan iyi olur,"dedi Savaş'ın babası gülerek.
Gülümsedim ve ona baktım.
"Güzel kızım bir ihtiyacın olursa bana Savaş'tan ulaş lütfen artık ben de senin ailenin bir parçasıyım,"dedi Savaş'ın babaannesi Ayşe teyze.
Gülümsedim ve her birine teşekkür ettim.
Sonrasında Savaş ile biraz misafirlerden uzaklaştık ve bir şeyler içmeye başladık.
"Herkes çok tatlı,"dedim.
"Evet ama hepsi değil,"dedi Savaş.
"Mesela?"
"Mesela dedem.Ya da şu masada ki adam,"dedi Savaş.
Gösterdiği adama döndüğümde Savaş'ın işinde ki muhasebe bölümünde çalıştığını öğrendiğim bir adamı gösteriyordu.
"Onu bilmem ama deden kötü biri değil sadece biraz soğuk,"dedim.
"Çok iyi birisisin,"dedi Savaş ve beni öptü.
Sonrasında Savaş ile yavaş ve romantik bir müzik eşliğinde biraz dans ettik.O sırada çevremizde dans eden bir kaç çift daha vardı.
Başımı Savaş'ın omzuna koymuş anın tadını çıkarıyordum.
Müzik durduğunda herkes alkışladı ve ben de gülümseyerek Savaş'a baktım.
"Su içmeye ihtiyacım var,"dedim.
Savaş garsonlardan birini durdurup bana su getirmesini rica etti.
Garsonun getirdiği suyu içerken Cansu heyecan ile yanıma geldi.
"Hadi Esila çiçeği atma zamanı,"dedi.
Savaş'a gülümseyip Cansu'nun beni çekiştirmesine izin verdim.
Çiçeği atacağım yere geldiğimizde bütün kızların bir yere toplandığını ve Cansu ve Su'nun en önde yerlerini aldığını gördüm.
Yerime geçip arkamı döndüm.
Son bir kez arkama bakıp Araz'a göz kırptım.
Çiçeği atmak için üçten geriye saydıklarında sanki çiçeği atıcakmışım gibi davrandım.
Sonrasında çiçeği atmadan bi anda arkamı dönüp Su'nun yanına gittim.
Çiçeği Su'nun eline verdiğim de herkes bize şaşkınlık ile bakıyordu.
"Esila ne yapıyorsun?"diye sordu Su gülümseyerek.
"Arkanı dön,"dedim ve bir adım geri çekildim.
Su gülümseyerek bana bakıyordu ve yavaşça arkasını döndü.
Araz dizi üstüne çökmüş elindeki yüzün kutusu ile Su'nun arkasında duruyordu.
"Su,benim ile evlenir misin?"diye sorduğunda bütün misafirler şaşırdı.
Su şaşkınlıktan bir adım geriledi.
Cansu'ya baktığımda o da çok şaşkındı ve gülümseyerek Su'nun vereceği cevabı bekliyordu.
O sırada Savaş yanıma geldi ve elini belime koydu ve beni kendine çekti.
Şimdi herkes Su'nun vereceği cevabı bekliyordu.

Mahşerin Dört AtlısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin