Bölüm 69 ~Özlenen~

385 17 0
                                    

~EGE~
Kızlara hiç bir açıklama yapmadan yurt dışına kaçmak beni üzüyordu. Ama yapabileceğim bir şey yoktu. Babam geri dönmüştü ve borçları yüzünden beni ve kızları rahatsız edecekti. Biliyordum. Ve gelemeyeceği bi yere kaçmadığım sürece bize öyle yada böyle bulaşacaktı. Bize kendisi bulaşmasa bile uyuşturucu satıcılarını bize yönlendirebilirdi. Ve ben bunu istemiyordum. Kızlar tam mutlu olduğunda onları rahatsız etmek istemiyordum. Bu yüzden kimseye doğru düzgün bir açıklama yapmadan defolup gittim. Demir'e de açıklama yapmadığım için Berlin'e inişimin 12. gününde hostel odamda beni azarlamak için bekleyen sevgilimle karşılaştım. Saatlerce hiç kimseye bir şey söylemeden nereye gittiğini sanıyorsun konulu bir nutuk dinledikten sonra Demir hemen İstanbul'a geri döneceğimizi emretti. Bir anlık patlamayla bağırmaya ve ağlamaya başlamamdan sonra kafamdaki her şeyi Demir'e anlattım. Bütün endişelerimi ve kaygılarımı birden ortaya kusunca rahatladığımı hissetmiştim. Ama sanırım beni en çok rahatlatan şey Demir'in bana sarılıp yanımda olduğunu tekrar etmesiydi. Sonuç olarak Berlin'de bir üniversiteye başladık.
Kızlarla çok nadiren konuşuyordum Esila'nın evlendiğini bizimkilerden değil Demir'den duydum. Ben onları sürekli aramıyordum onlarda haklı olarak aramıyordu. Açıkçası onları çok özlüyordum, Esila'nın bebeğinin düştüğünü öğrendiğimde ben de saatlerce ağladım ama geri dönemedim hem sınav dönemimdi hem de babam hala beni arıyordu ve ben gidemedim. İçim acıyordu ama yapabilecek bir şeyim yoktu.
Ateş ve Cansu'nun da evleneceğini duyduğumda babamın da artık mesaj atmayı bırakmasından cesaret alarak eve dönmeyi planladım. Yüksek lisansımla ilgili bir kac problem vardı onları hallettim ve Demirle birlikte uçağa atladım. Bazı sorunlardan dolayı biz Demirle evlenmiştik yani düğünlü eğlenceli bir şey değildi sadece Almanların çıkardığı sorunlardan dolayı gidip imza atmıştık ama sonuçta evliydik. Kızların bana nasıl tepki vereceğini bilmiyordum. Genel olarak yıllarca etrafta gözükmeyip birden ortaya çıkacaktım. Geriliyordum. Demir bunun farkındaydı ama bana hiç bir şey söylemiyordu. Biraz ben sana söylemiştim dönmeliydik gibi bakıyordu bunu anlayabiliyordum. Demir aslında babamı ortadan kaldırmayı ve Türkiye'ye geri dönmeyi önermişti ama sevgilimin adam öldürmesini hele hele babamı öldürmesini istemiyordum.
Uçaktan indiğimde burayı çok özlediğimi fark ettim. Demir evine gidip temizligi falan yaptıracağını söylediğinde beni Cansu'ların evine bırakmasını istedim. Beni bırakıp gitti. Kapının önünde otururken git gide daha cok gerildiğimi hissediyordum. Ya benimle konuşmazlarsa. Yani bu haklarıydı. Her geçen dakikada daha çok geriliyordum. Çünkü eğer cidden benimle konuşmazlarsa ağlayabilirdim. Düşüncelere dalmışken birinin "Ege!" diye bağırışını duydum. Kafamı kaldırdım ve Cansu gelip bana sarıldı ve "Seni çok özledim sen nerdesin ya!" diye bağırdı. Beklemiyordum. Bir anda gözlerimden yaşlar dökülmeye başladı. Cansu "Ege iyi misin, ne oluyor?" dedi. Gerildiğini hissediyordum. Beni eve soktu ve ben kısaca bütün endişelerimi anlattım. Bana "Sen biraz aptal mısın acaba?" dedi. Gülümsedim. "Sanırım." dedim. "Kızları çağırıyorum. Gerçekten iyi sebeplerin yoksa korkabilirsin ama!" dedi ve gülerek telefonuna gitti.
Burayı gerçekten özlemiştim.
Su eve geldiğinde koşarak geldi bana sarıldı ama suratından bir açıklama beklediğini anlayabiliyordum. Cansu "Esila gelene kadar yemeğe başlayalım o zaman." dedi. Su bana kısaca Esila'yla ilgili olayları anlattı. Çocukluğundan beri zayıf bi bünyesi olduğunu ve bunun sebebinin ailesi olduğunu öğrendiğimde sinirlendiğimi hissediyordum. Keşke babasına istediğim şeyleri yapabilecek olsaydım. Çığlıklarını duymak isterdim. Bu düşünceyle birden kafamı salladım. Bana ne oluyordu!? Körle yatan şaşı kalkar denilen şey bu muydu? Iyice Demir'e benzemiştim. Esila Savaş ve Demir hep beraber eve girdiklerinde Esila'nın gözleri dolmuştu. Geldi bana sarıldı biraz daha ağladı. Endişeleniyordum. Üzülmesini istemiyordum. Esila birden beni bırakıp bana bağırmaya başladı. "Bize bir şey söylemeden nasıl defolup gidersin!" diye bağırırken sesi titriyordu. Sarıldım onu sakinleşetirdim ve mutfağa geçtik. Cansu hem yemek yapıyor hem de bizi dinliyordu, Esila bana tripliydi, Su söylediklerimi aşırı dikkatli dinliyordu ve erkekler yemek masasındaydı. Konuşmaya başladım "Şimdi neden kaçtığımı, size bir şey söylemediğimi, sizi neden doğru dürüst aramadığımı ve düğünlere falan gelemediğimi anlatacağım. Yalvarırım konuşmamı bitirmeden benden nefret etmeye başlamayın." dedim. Su "Uzatma. Dökül!" dedi ve Esila da onu başıyla onayladı. Derin bi nefes alıp anlatmaya başladım. "Şimdi lise mezuniyetinden bir hafta kadar önce benim sürekli telefonum çalıyordu hatırlıyor musunuz? Hatta Su 'noldu sen de mi birilerini öldüreceksin.' diye dalga geçmişti. O zaman beni arayan babamdı. Uyuşturucu borçlarından ve bilmediğim başka şeylerden dolayı para istiyordu. Siz cok mutluydunuz ve ben bunu bozmak istemedim. Bir kere verdikten sonra bundan cesaret alıp tekrar tekrar istemeye başladı ve eğer ben vermezsem size bulaşacağını söyledi. Bunu istemiyordum. Ben olmazsam babamın eski satıcılarıyla uğraşmazsınız diye düşündüm ve görünen o ki haklıymışım. Size bunları anlatırsam bana karşı çıkacağınızı biliyordum bu yüzden hic bir şey söylemedim. Sonuç olarak Berlin'e kaçtım. İki hafta sonra Demir peşimden geldi üniversiteye başladık derslerdi projelerdi bitirmeydi yüksek lisansdi falan filan derken bu güne kadar geldik. Her ne kadar sizle cok konuşmasam da bütün olayları biliyorum. Deliler gibi sarhoş olmanızdan tutun da Su'nun düğününe kadar. Ama bunları bilsem de hem okul yüzünden hem de oturma izni, vize, evlilik falan derken gelemedim. Özür dilerim ama ben sizi çok özledim.". Konuşmanın sonuna doğru sesim titremeye başlamıştı ve nefesim kesilmişti. Su "Sen kelimenin tam anlamıyla bir gerizekalısın! Ne demek mutluluğunuzu bozmak istemedim ya! Sen hiç bi şey söylemeden defolup gidince biz hiç üzülmedik zaten!" diye bağırdı. Korktuğum sey oluyordu. Esila "Haklı sen neden her şeye tek başına karar veriyorsun! Biz neyiz burda be!" dedi. Kendimi iyi hissetmiyordum. Her an ağlamaya başlayabilirdim. Bir dakika kadar bi sessizlikten sonra Cansu kafasını kaldırıp "Evlilik mi?!" diye bağırdı. Su ve Esila da beraber "NE!?" diye bağırdılar ve ben daha nefesimi toparlayamadan tekrar açıklama yapmaya başladım. " Hastane falan gibi yerlerde sorun çıkmasın diye gidip imza attık sadece önemli bir şey değil." dedim. Esila "Ne demek önemli bir şey değil..." derken Savaş "Esila bi saniye." dedi ve devam etti: "Hadi şimdi diyoruz ki Ege'nin hiç bir şey söylememesinin arkasında mantıklı bir açıklama var. Peki ya sen Demir? Senin ne açıklamam var hiç bi halt demeden gitmene!?". Sinirliydi. Demir "Sevgilimin hiç bir sey söylemeden gitmesi peşinden gitmem için yeterli bir sebep bence değil mi?" dedi. Savaş hala sinirli gözüküyordu. Demir de çocuğu daha çok sinir etmek için oldukca umursamaz takılıyordu. Bu çocuk biraz aptal mıydı? Araz'ın "Bence grupların yalnız konusmasi gereken konular da vardır. Hadi dağılalım." dedi ve erkek grubu salona geçti. Cansu birden dönüp "Ne demek önemli değil ya aranızda en son evlenen ben miyim!?" dedi. Haklıydı aslında çünkü biz ilk onun evleneceğini düşünüyorduk. Esila kafasını kaldırıp bana baktı "Son bir kaç sene için sana hala kırgınım ama eğer Almanya'ya geri döndüğünde bizi en azından iki günde bir aramazsan seninle bi daha konuşmam bunun dışında seni affediyorum buraya gel sarılıcam." dedi. Gittim sarıldım. Biz sarılırken Su "Aynı şartlar benim için de geçerli." dedi ve o da bana sarıldı. Cansu "Peki bir şey sorucam. Baban şu an nerede biliyor musun?" dedi. " Bilmem bir kaç haftadır aramıyor." dedim. Cansu'nun gerildiğini görüyordum. Ama sanırım kendimi suçlamamı istemediği için "Bi saniye şimdi sizin düğününüz daha olmadığına göre ve benden önce yapamayacağınıza göre son evlenen ben olmayacağım!" dedi. Hep beraber gülerken Su "Dur bi dakika sen daha Demir'in ailesiyle de tanışmadın dimi!" diye bağırdı. Cansu onaylarken ve Esila kahkahalar atarken ben sesimi duyurmaya çalışıyordum. "Durun be ne düğünü ne tanışması!" diye bağırdım. Esila "Bizim Cansu'nun düğününe hazırlanmamız lazım farkında mısınız!" dedi ve böylece konu kapanmış oldu. Ama düğün olmasa bile eğlence tarzında bir şey yapmayı ve yakın zamanda gerçekleşecek tanışmayı aklıma soktular.

Mahşerin Dört AtlısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin