ÖYKÜRestoranttan çıktıktan sonra arabaya bindik. Kaan burnundan soluyordu. Birden Telefonuma bildirim geldi. Hemen baktım. Yakışıklım yani Mete yazıyordu.
Kimden: Yakışıklım
Uyudun mu?Kimden: Yakışıklım
Cadaloz uyuma zayen nöbetteyim beni darlama. Bu yazdığına gülümsedim. Birden araba hızlanmaya başladı. Normalde aşırı hızı severim ama bu sefer korktum."Kaan."diye seslendim. Ama cevap yok. Daha da hızlandık ve trafik vardı.
"Kaan."yine seslendim ama cevap yok. Saniyesine bir tıra çarpmaktan kurtulduk ama Kaan yine yavaşlamıyordu. Artık ağlamaya başladım. Kaan'ın koluna dokununca arabayı kenara çekti.
"Öykü, iyi misin? Ben senin aranbada olduğunu unuttum."dedi. Başımı yaslamış olduğum camdan kaldırdım ve Kaan'a baktım.
"Önemli değil."dedim.
"Ağladın mı?"dedi ve hayretler içerisinde büyüyen bal rengi gözleriyle bana bakıyordu.
"Ölebilirdik Kaan."dedim. Saçlarımdan öptü ve:
"Tmm özür dilerim."dedi ama ben şok. Bu ne aytak benim saçlarımdan öpüyor. Sonra yolumuza devam ettik. Arada kaçamak bakışlarla ona bakıyordum. Sinirden elleri beyazlamıştı. Merakıma yenik düştüm ve sordum.
"Neye sinirlendin?"diye sordum.
"Birşey yok."dedi ve cebinden 1 dal sigara çıkardı ve içmeye başladı.
"Camını açar mısın?"diye sordum. Boğulacaktım.
"Hayır."dedi.
"Kaan kendi camımı açtım ama yetmiyor. Kendi camını açar mısın?"
"Bu asiliklerin yüzünden hiç sevgilin olmaz."dedi ve camını açtı. Konuyu yine aynı yere getirdi.
"Sen canını sıkma."dedim. Eve geldiğimizde Hazal ile aynı anda arabalardan indik. İkimizde odalarımıza gittik ve ben kısa bir duş alıp, pijamalarımı giydim ve Hazal'ın odasına gittim.
"Kanka rahatsız edebilir miyim?"diye sordum.
"Gel knk."dedi. Yatağına oturdum.
"Knk ben korkuyorum."dedim. Konuyu anlamış olacak ki eliyle omzuma dokundu.
"Knk bende içimde seviyorum. Yani bu konuda da kardeşiz."dediğinde gülümsedim.
"Bence Emir de seninle aynı duyguları paylaşıyor. Akşam seni nasıl kolundan tutup kaldırdı ama."dedim.
"Araya resmiyet koyduran Emir miydi?"diye sordu.
"Gerçekten knk o çocuğun acelesi neydi? İnsan önce yürür bu koştu."dedim. Biraz daha sohbet ettikten sonra odalarımıza ayrıldık. Yatağa yattım ve kendimi uykunun kollarına bıraktım.
********
Sabah uyandığı,da banyoya gittim ve rutin işlerimi hallettim. Giyindikten sonra mutfağa indim ve kahvaltı hazırladım. Hazal da uyanınca sohbet ederek kahvaltımızı yaptık. Kendi arabalarımıza bindik ve holdingin yolunu tuttuk. Holdinhe gelince birbirimize "Kolay gelsin" dedik ve odalarımıza ayrıldık.
Bir kaç'saat çalıştıktan sonra Hazal'ın odasına gittim. Hazal halâ çalışıyordu.
"Knk hadi bir kahve içelim."dedim. Hazal da toparlanınca ... Cafe ye geldik. İki Türk kahvesi söyledik ve gelmesini beklerken telefonlarımızla oynamaya başladık. Bu sırada masamızda bir hareketlilik oldu. Başımı kaldırdığımda Emir ve Kaan geldi. Onlara 'Siz hayırdır?' bakışı attım. Ama onlar bizi aldırmadan kendilerine çay istediler. Garson aynı anda içecekleri getirdi. Onlar öküzlük yaparak çaylarını aldılar. Biz ise teşekkür ettik. Garson Hazal'a göz kırptı.
"Senin o gözlerini oymadan ikile."diyen Emir'e baktık. Garson hemen yanımızdan ayrıldı.
"Aferin Emiiir! Ürküttün yakışıklı çocuğu."dedim.
"O itin görevi getir götür. Neden teşekkür ediyorsunuz."dedi.
"İyi de sanane?"diye sordu Hazal.
"Yanımızdaki bayanlara asılamazlar."dedi Kaan.
"Üzerinize vazife mi?"diye sordum.
"Sen bayan çerçevesine kendini dahil mi ediyorsun?"dedi Kaan işte damarıma bastı. Kahvemin yanında gelen bir bardak suyu Kaan'ın saçlarına döktü. Allah'tan kalabalık değildi cafe.
"Sen gerizekâlı, şerefsiz, hayvan herifin tekisin."dedim ve lavaboya gittim. Hazal peşimden geldi.
"Öykü ağlayayım deme seni burada yolarım."dedi.
"Hadi hesabı ödeyip gidelim."dedim. Lavabodan çıktık ve masamıza doğru ilerledik. Pislik herif ve Emir oradaydı. Masanın üzerindeki telefonumu aldım ve yakışıklı garsonu çağırdım. Ama çocuk yüzümüze bile bakmıyordu. Artık Emir ne dedise?
"Hesabı alabilir miyiz?"doye sordum.
"Hesabı Beyefendiler ödedi."dedi ve gitti.
"Size hesabı ödeyin diyen olmadı."dedim. Hazal ile arabalarımıza bindik. Aynadan baktığımda Kaan ve Emir hemen arkamızdaydı. Önümde ki arabalara makas atarak ilerliyordum. Sonunda holdingin otoparkına geldiğimizde hepimiz aynı anda arabalarımızdan indik. Kaan yanıma geldi ve:
"Harikaydın."dedi. Onipu duymuyormuş gibi davranmaya karar verdim.
"Emir Hazal'ı buradan götür. Öykü ile yalnız konuşmak istiyorum."dedi Kaan. Emir Hazal'ın belinden tuttuğu gibi oradan götürmeye çalışıyordu.
"Bırak lan kızı."dedim ve tam onların yanıma gidecekken Kaan beni bileğimden tutti ve arabama yasladı.
"Kaan bırakır mısın?"diye sordum. Emir ve Hazal çoktan gözden kaybolmuştu.
"Kaan çekilir misin?"diye sordum.
"Ben sana öyle söylemek istemedim. Ben sadece seni kızdırmaktan zevk alıyorum."dedi.
"Öyle mi? Kaan, arkadaşım bırak beni."dedim ki Kaan bana iyice yaklaştı. Aramızda milimler vardı. Kaan yüzüme yaklaştıkça kalbim yerinden çıkalcaktı. Sonunda Kaan'ın karnına tekmeyi geçirdim. Kaan benden uzaklaştı ve elleriyle vurduğum yeri tuttu. Eserime bakınca... Oha! Erkekliğine tekme atmışım. Hemen oradan ayrılırken arkamdan bağırdı.
"Kızım pişman olacaksın."dedi ben artık tabana kuvvet kendimi odama attım.
Nasıl buldunuz? Yorum ve voteletinizi bekliyoruz...
Mutlu kalmanız dileğiyle...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ORMANTİK ÖKÜZÜM
Storie d'amoreHazal ve Öykü çocukluk arkadaşı. Üniversiteyi İzmir de okudular. Aynı bölümden mevzunlar -mimarlık-. Aslan Holdingte iki arkadaş çalışmaya başlarlar. Hazal telefonu ile meşgulken birine çarpar... Öykü öğle yemeği için holdingin otoparkında...