★25. BÖLÜM

365 17 2
                                    


" Slm! Medyada Efsa ASLAN var.

HAZAL

    Sabah lanet alarmın sesiyle uyandım. Banyoya giderek rutin işlerimi hallettim ve gindikten sonra aşağıya indim. Bugün tatildi. Koyu yeşil kot pantolon ve beyaz bir gömlek giydim. Ayakkabı olarak beyaz babetlerimi giydim. Saçımı da at kuyruğu yaptım. Tam kahvaltıyı hazırlayacakken telefonum çaldı. Ekrana baktığımda ~Odunummm arıyor... ~ yazıyordu. Arayan Emir'di. Hemen cevap verdim.

Emir = --               Hazal =+

+ Günaydın.

--Günaydın güzelim. Benim evime gel. Konum atıyorum.

+ Emir kötü birşey yok dimi?

-- Hazal, güzelim. Boş yapma gel.

+ Emir, alttan almıycam.

-- Bekliyorum. Dedi ve kapattı. Mutfağa pijamalarıyla Öykü girdi.

"Günay- senin neden moralin bozuk?"diye sordu Öykü.

"Yok birşey knk. Emir beni çağırdı gitmem lâzım."dedim.

"Hey! Önce ne oldu onu anlat."dedi. Bütün telefon konuşmasını anlattım.

"Boş yapma ne ya? O kendini ne sanıyor? Sırf sen seviyiorsun diye enişte diyorum bu ne yapıyo? P*çe bak ya! Gitme diycem ama sizin aranızı bozamam. Git ama ters bir hareketi olduğu an mesaj at. Anında damlarım."dedi. Ona sarıldım ve telefonuma gelen bildirimle ekrana baktım. Emir konum atmıştı.

"Kahvaltını yap."dedim ve arabama bindim. Son sürat Emir'in evine geldim. İki katlı ve bahçeli bir evdi. Arabadan indim ve evin kapısında durdum. Kapıya tıklattım ve bekledim. Kapıyı sarı saçlı, renki gözlü bir kız açtı. Üzerinde Emir'in t-shirtü vardı.

   Merdivenlerden üzerinde t-shirtü olmayan bir adet Emir iniyordu.

"Efsa t-shirtüm- Hazal."dedi gülümseyerek.

"Hazal ya Hazal. Beni bunun için mi çağırdın? Sen ne kadar şerefsizmişsin?"dedim ve dolan gözlerimdeki yaşların akmasına izin verdim.

"Yanlış anladın Hazal."dedi.

"Gördüjklerime inanmak daha mantıklı. Mitluluklar dilerim."dedim ve arabama bindim. Hem ağlıyordum hem araba kullanıyordum. Sinirlendiğim için arabayı kenara çektim. Sonra eve sürdüm arabamı. Eve geldiğimde zile bastım. Kapıyı Öykü açtı. Hızla odama gittim. Salona baktığımda bu Kaan ve Emre vardı. Emre mi? Emre Öykü'nün teyzesinin oğluydu. 26 yaşında mühendisti. Odama gittim ve kapıyı kilitledim. Aşağıda bağırışmalar vardı. Emre ve Emir'in sesiydi.

"Hazal güzelim. Aç şu kapıyı konuşalım." bu Emir'in sesiydi.

"Neyi konuşucaz? Git buradan!"dedim.

"Kapıyı açıyo musun ben açayım mı?"diye sordu.

"Açmıyorum."dedim ki kapı açıldi. Evet tahmin ettiğiniz şey. Emir kapıyı kırdı.

"O gördüğün kız benim öz be öz kız kardeşimdi."dedi. Duyduğum şeyle şok oldum. Emir'in yanına gittim ve sarıldım. Kulağına

"Özür dilerim."diye fısıldadım.

"Hadi gel şimdi tanışın."dedi. Aşağıya el ele indik. Emre Kaan ve Emir'i yanına çağırdı.

"Kızları üzerseniz üzülürsünüz."dedi. Sonra Emir'in arabasına bindik ve bir cafeye geldik. Biraz bekledikten sonra yanımıza Emir'in evinde gördüğüm kız geldi.

"Efsa Hazal. Hazal Efsa."diye tanıştırdı bizi. Kız bana dik dik baktı. Bende aynı şekil.

   Kahvaltının sonunda Efsa:

"Abi ben biletimi ayarladım. 1 saate İngiltere'ye uçağım var."dedi.

"Kal desem anlamıyorsun ki."dedi Emir. Hesabı ödeyip havaalanına gittik. Efsa uçağa binmeden önce abisine sarıldı sonra bana ve kulağıma şöyle fısıldadı.

"Abimi üzme."dedi.

"Aklın kalmasım cnm. Abin emin ellerde."dedim. Efsa'nın bozulduğu her halinden belliydi.

'Biz ne yapalım?"diye sordu Emir.

"Eve gitmek istiyorum."dedim. Emir onaylar anlamda başını salladı arabasina bindik ve sessiz bir yolculuğun ardından beni evime bıraktı.

Nasıl buldunuz? Yorum ve votelerinizi bekliyoruz.
Keyifli okumalar...
Bu bölüm çooook kısa oldu kisira bakmayın.

ORMANTİK ÖKÜZÜMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin