41. BÖLÜM

222 12 0
                                    


EMİR

    Kızları bıraktığımızdan beri Kaan'ı arıyorum ama yok. Spor salonuna ve bara baktım yok. Öykü'yü aradım. Çaldı...çaldı... Çaldı... En sonunda açtı.

Emir =+           Öykü = -

-Efendim?

+Öykü Kaan orada mı?

-Hayır yok.

+Eve gelmedi ve hiçbir yerde yok.

-Nasıl yok ya. Nereye gitmiş olabilir? Emir onu bul. Hemen geliyorum. Sen neredesin?

+ Evdeyim.

- Hemen geliyorum. Dedi ve kapattık.  Yaklaşık 20 dk sonra kapı çaldı. Kapıya baktığımda Hazal ve Öykü pijamalarıyla gelmişti. Hemde şortlu. Allah'ım sen sabır ver. Kızları hemen içeriye aldım.

"Neden üzerine birşey giymediniz?"diye sordum.

"Hemen buraya geldik."dedi Hazal. Hemen odama gittim ve ikisine de benim eşorfman altlarımdan verdim. Başta giymek istemeselerde sonra giydiler.

"Nereye bakmalıyız?"diye sordu Öykü. Ve oha ağlıyor mu?

"Öykü ağlama."dedim.

"Emir nereye bakmalıyım?"dedi ağlayarak. Aslında bir yer var ve ben oraya bakmadım.

"Ben mezarlığa gidiyorum."dedim. Çünkü Kaan çok sinirlendiğinde oraya giderdi ama bu sefer emin olamıyorum.

"Hayır ben gitmek istiyorum."dedi Öykü.

"Saçmalama gecenin bir vakti sen gidemezsin."dedim.

"Öykü saçmalama."dedi Hazal da.

"Sizi ilgilendirmez. Emir lütfen bana mezarlığın adresini ver."dedi.

"İyi sen arabana bin ben sana mesaj atarım."dedim. Öykü hemen evden çıktı.

"Bunu yapmayacaksın demi?"diye sordu Hazal.

"Biz de takip edeceğiz."dedim. Hazal'ın yüzünde endişeyle karışık bir tebessüm oluştu. Öykü'ye mezarlığın adresini mesaj olarak attım. Hemen arabama bindik ve Öykü'nün arabasını takip ettik. Çok hızlı kullanıyordu. Mezarlığa geldiğimizde Öykü telefonunun fenerini açtı ve Allah'a emanet mezarlığa daldı.

"Emir inmiyor muyuz?"diye sordu Hazal.

"Ama Emir Öykü'nün başına birşey gelebilir."dedi Hazal.

"Hayır inmiyoruz."dedim tekrar.

"Ama Emir-"

"Hayır dedim Hazal."dedim. Hazal sinirlenmişti ama belli etmemeye çalışıyordu. Yaklaşık  15 dk sonra iki kişi gözüktü mezarlığın kapısında.

"Kaan ve Öykü."diye hecanla konuştu Hazal. Öykü arabasını çalıştırınca ben de çalıştırdım ve Öykülerden önce eve varmak için kestirme yolları kullandım. Öyle de oldu. Hemen eve girdik. Hazal koltuğa uzandı ve uyudu. Öykü ve Kaan bizden 10 dk sonra geldi.

"Lan neredesin sen?"diye çıkıştım Kaan'a.

"Buralardaydım."dedi Kaan. Hazal salondan koşar adımlarla geldi ve:

"Kaan neden kimseye haber vermedin?"diye sordu Hazal.

"Yenge ben telaşlanacağınızı düşünmedim ve ben duşa girip uyuyacağım. İyi geceler."dedi ve medivenlerden çıkmaya başladı. Hazal ve Öykü de evlerine gitmek istediler. İki gün sonra  Hazal'ın annesi ve babası geleceği için eve gittiler. Bende kendi odama gittim. Kısa bir duşun ardından eşorfman altımı giydim ve kendimi yatağıma attım. Daha fazla dayanamadım ve kendimi uykunun kollarına bıraktım.

KAAN

    Öykü'yle yine tartışmıştık. O kadar sinirlenmiştim ki önce spor salonuna gidip kum torbasını yumrukladım. Sonra belki biraz da rahatlamak için mezarlığa gittim. Arabadan inerken telefonumu orada bıraktım. Mezarlığa gittiğimde hiçbir şey yapmam sadece o iki mezara bakarım.

******************

      Saatin kaç olduğundan haberim yok.

"Kaan."biri beni arıyordu. Başımı sesin geldiği tarafa çevirdiğimde bu Öykü'ydü.

"Kaan."tekrar ismimi söyledi ve yanıma gekerek yüzümü ellerinin içine aldı.

"Kaan iyi misin?"diye sordu.

"Bilmem."dedim. Öykü bana sarıldı. Ben kılımı bile kıpırdatmadım. Mezarlığı başımla işaret ettim ve:

"Bak Öykü beni bırakıp gidenlere sana her gün beni bırakma demekten ben de yoruldum."dedim. Öykü sarılmayı keserek:

"Hadi eve."dedi.

"Ben kendi arabamla gelirim."dedim.

"Kaan geç bin şu arabaya. Senin arabanıda adamlarınızı gönderin aldırın."dedi. Sonra beni kolumdan çekmeye çalışarak arabasına götürdü. Sürücü koltuğunun yanındaki yolcu koltuğuna oturdum. Şuan sadece uyumak istiyorum. Öykü arabayı çalıştırdı. Radyodan İrem Derici- Aşk eşittir biz çalmaya başladı kaçamak bir bakışla Öykü'ye baktım. Ağlıyordu. Neden acaba?

"Sen ne ara bu kadar sulu göz oldun arkadaşım?"dedim son kelimeye vurgu yaparak. Öykü sessizce ağlarken:

"Bilmem belki de her insanın yanında zayıf tarafımı göstermiyorumdur.  Arkadaşım!"dedi. Gayet iyi arkadaştık. Zaten fazlası beklenmiyordu. Birden arabayı durdurdu. Öykü araban indi ve ön tarafta yere oturdu. Kesin ağlıyordu çünkü kalbim parçalanıyordu. Arabadan indim ve yanına gittim. Haklıydım çünkü ağlıyordu. Beni görünce göz yaşlarını elinin tersiyle sildikten sonra ayağı kalktı ve gözlerime baktı. Sildiği göz yaşlarının yerini heran diğerleri alabilirdi.

"Özür dilerim hadi arabaya."dediğinde arabaya bindim. Öykü tekrardan arabayı çalıştırdı ve evin yolunu tuttuk. Artık ne kadar ağlamışsa gözlerinin altları baya bi şişmişti. En sonunda eve geldik. Küçük bir soru yağmurunun ardından duş aldım ve Emir'in odasından  eşorfman altı giydim ve misafir odasındaki yataklardan birine attım kendimi. Zaten sonrası karanlık...

Nasıl buldunuz? Yorum ve votelerinizi bekliyoruz.
Mutlu kalmanız dileğiyle...:)

Sizce Kaan ve Öykü barışır mı?
Hazal'ın babası Hazal'ı verir mi?

Yorum yapan, beğenen ve halâ sıkılmadan okumaya devam eden herkese teşekkür ederiz.

ORMANTİK ÖKÜZÜMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin