Bu bölüm yalnızca Kaan ve Öykü'den anlatılacaktır.ÖYKÜ
Hazallar ve Emre gittikten sonra salona geçtim ve telefonumu kurcalamaya başladım. Kaan bana dik dik bakıyordu ve bu cidden çok rahatsız edici bir durum. Kaan'a baktım ve:
"Ne oldu?"diye sordum.
"O it kendini ne sanıyor? Kimdi o ? Sadece isminin Emre olduğunu söyledin ve daha bana sarılmamışken o itten seni zor ayırdık."dedi.
"Kaan öncelikle kelimelerine dikkat et. Emre benim kuzenim. Bana her zmn ağabeyilik yaptı. Hem farkındaysan biz daha yeniyiz sürekli sana sarılmamı beklemiyorsundur heralde?"dedim Kaan'a. Kaan sinirden elini yumruk yapmış sıkıyordu.
"Kaan?"dedim sanırım son cümleyi söylemekle aptallık yaptım.
"Öykü sus yoksa kalbini kırmak zorunda kalırım. Ben gidiyorum."dedi ve gitti. Tam bir aptalım. Özür dilemek için aradığımda bakmadı. Hem sanki ne dedim doğruya doğru.
*********
Neredeyse iki saattir Kaan'ı aradım ama cevap vermedi.
"Ben geldiiiim!"diye bağırdı Hazal. Koşarak yanına gittim ve sarıldım.
"Ne oldu?"diye sordu bana sarılarak.
"Üzerini değiştir balkona gel anlatıcam."dedim. Hazal onaylar anlamda başını salladı ve odasına gitti. Ben de dün aldığım bir kavanoz nutellayı alıp balkona geçtim. Nutella ile depresyona girilir. Hazal geldiğinde kavanoza baktı ve:
"En son üniverste birinci sınıftayken sevgilin olan çocuğun başkasıyla çıktığını duyduğunda bu haldeydin."dedi ayyy cnm kankam ya beni benden daha iyi tanıyor. Allah herkese böyle bir kanka versin diyemeyeceğim çünkü Hazal'dan yalnızca bir tane olmalı. Hazal'a Kaan ile aramızdaki diyaloğu ve aradığımda açmadığını söyledim.
"Kanka sen de kendi açından haklısın ama Kaan-"derken sözünü kestim.
"Hazal Kaan benden olmadığım biri gibi davranmamı bekliyor. Ben her dakika ona sarılıp sevdiğimi dile getiremem kanka karakter meselesi. Hem ben aradım o cevap vermedi. 64 kere aradım,5 mesaj attım daha ne yapmamı bekliyorsa."dedim ve bitirmiş olduğum nutella kavanozunu kenara bıraktım.
"Hazal ben akşam bara gidicem. Gelmek istiyorsan Emir'e haber ver. Sonra aranız bozulmasın."dedim.
"Saçmalama ne barı?"diye sordu.
"Saç malanmaz taranır laz gülü." dedim ve telefonumun ekranından saate baktım ve:
"Hem de iki saat sonra gidiyorum. Benim konum daha fazla yoruma açık değil. Neyse biraz da seni dinleyelim. Buradan gittikten sonra neler yaptınız?" Hazal bana Efsa'yı anlattığında resmen sinirden yerimde duramadım.
"O kız kendini ne sanıyor. Görümcen olunca sana çektirir valla. Ama bende ona çektiririm."dedim. Saate baktığımda bara gitmek için bir saatimin kaldığını gördüm ve oturduğum yerden kalktım. Hazal soran gözlerle bana baktı.
"Kanka bir saatim kaldı hazırlanmam lazım. Bak ya da sen gelme baktın 11'e kadar gelmedim beni almaya gel."dedim ve onun cevap vermesini beklemeden odama çıktım. Kısa bir duşun ardından dolabıma geçtim ve ne giysem diye düşündüm. Siyah deri mini bir etek, beyaz büstiyer, siyah deri ceket ve siyah topuklu giydim(Multi). Saçlarımı hafif dalgalandırdım. Parlatıcımı da sürerek gitarımı ve çantamı aldım ve odamdan çıktım. Hazal salonda oturuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ORMANTİK ÖKÜZÜM
RomanceHazal ve Öykü çocukluk arkadaşı. Üniversiteyi İzmir de okudular. Aynı bölümden mevzunlar -mimarlık-. Aslan Holdingte iki arkadaş çalışmaya başlarlar. Hazal telefonu ile meşgulken birine çarpar... Öykü öğle yemeği için holdingin otoparkında...