Eniştesi ile doğumhanenin kapısında beklerken, tırnaklarını kemiriyordu. Bir eniştesine bir de göremeyecek olduğu halde doğumhanenin kapısına bakıyordu. Ablasının bağırma sesleri derinden de olsa kulaklarını tırmalıyordu. Ablası evlenecek olduğunda Yaprak nasıl sinirlendiğini hatırladı. Eniştesine ise ayrı gıcık oluyordu. Ablasını ondan ayıracak olduğu için bir türlü sevememişti onu. Nasıl sevebilirdi ki! Onun tek dostu ablasıydı. Trabzon'u yaşanır hale getiren bir tanecik ablasıydı. Her konuda ortak kararları vardı. Birbirlerine uyum sorunu yaşamıyorlardı. Başka bir ablası daha vardı fakat o kendi dünyasındaydı. Yaprak ile sürekli tartışma halindeydi. Ne zaman ablasından bir şey istese asla olumlu cevap alamıyordu ondan. Ne kadar yaklaşmaya çalışırsa çalışsın o hep uzak kalmayı tercih ediyordu. Annesi ve babası da onu öyle kabul etmişlerdi. Ev de temizlik yapılacak olduğu zaman Çiçek ablası ve Yaprak yardım ediyordu annelerine. Sıla ablasının her zaman bir bahanesi olurdu. Ya başı ağrıyordur ya da işten yorgun gelmiştir. Fazla ısrar etmeden kendileri işe koyulurlar, canları çıkana kadar evin girilmedik köşesini bırakmazdılar.
En büyük keyifleri işleri bittikten sonra balkonda içtikleri kahveydi. En özel sohbetlerine şahit olmuştu o balkon. Ablasına açıldığı ilk zaman yine oradaydı. Ablası önce başını eğmiş sonra kardeşine tavsiyelerde bulunmuştu.
"Aşk çok özel bir duygudur kardeşim. Seni göklere çıkarttığı an da yerin dibine de sokabilir. Sen o kadar özel ve samimi bir insansın ki, umarım seni hak edecek birini bulacaksın. Ama bu kişi senin platonik olarak bağlandığın insan olamayacak." Yaprağın gözyaşlarını gören Çiçeğin içi burkulmuştu. Onu gerçeklerle yüzleştirirken üzdüğü için pişman olmuştu. Ama bu durum onu yoracak ve üzecekti. Bunun önüne geçebilmek için gözünü açması gerekiyordu. Yaprağın dudaklarından dökülen kelimelerle bunun pek de mümkün olmadığını anlamıştı Çiçek.
"Ablam ben gözümü ne zaman kapatsam onu görüyorum. Rüya demiyorum onun yüzü sürekli gözümün önünde. Ben kendimce oyun oynuyorum sokaklarda dolaşırken. Onun hayali ile kol kola geziyorum. Yemek yerken karşımda oturuyor. Elbette olmayacağını ben de biliyorum. Ama kalbim bu gerçeği kabul etmek istemiyor. Aklıma söz geçiremediğim gibi kalbimde bu gerçeği inkâr ediyor. Bazen delirecek gibi oluyorum. Onu başka kadınlarla gördüğüm zaman cinayet işlemek istiyorum. Katlanamıyorum başka kadınlara bakmasına. Kendimce ona tirip bile atıyorum. Bakmıyorum o dosyaya. Yüzüyle karşılaşmak istemiyorum. Abla ben bir çıkmazın içine girdim. Çıkmaya çalıştıkça daha çok batıyorum. Bu konuda doktora bile gittim, sizin haberiniz yokken. Doktorun söylediği gerçekler yüzünden onu öldürmek istedim. Tedaviyi kabul etmedi gerçeklerim. Abla kurtulamıyorum. Bana yardım et ne olursun."
Gerçekler ilk kez o akşam dökülmüştü dudaklarından. Ablası sadece hayranlık diye yorumladığı bu bağlanmanın ileri derecede olduğuna o akşam karar vermişti. Kardeşi kara sevdaya tutulmuş ve kurtulmayı da kabul etmiyordu. Ne yapacağını şaşırmış ve sonunda zamana bırakmaya karar vermişlerdi. Karşısına onu çok seven biri çıktığında duyguları değişecek ve doğru olanı hissetmeye başlayacaktı.
BANA BİR ŞİMŞEK ÇAK. ÇOK YANLIŞ ANLAŞILMAKTAYIM, HESABIM YANLIŞ BİR MAHKEMEDE GÖRÜLÜYOR. İÇİMDEKİ ZEMBEREK BOŞANDI BOŞANACAK, YAŞAMAK MI GEREK YOKSA UNUTMAK MI ŞAŞIRMAKTAYIM...
ATİLLA İLHAN
Doğumhanenin kapısı açılmıştı. Hemşirenin kucağında sarı battaniyeye sarılmış küçük bir beden ile onlara sırıtıyordu. Eniştesi Burak Yaprağa baktı buğulu gözlerle. Yaprak ise çoktan ağlamaya başlamıştı, bebeğin yüzüne bakarken. Minicik bir bedenden nasıl bu kadar ses çıkabildiğine şaşırmıştı. Avazı çıktığı kadar ağlıyordu. Beni anneme götürün, bunları istemiyorum der gibiydi. Hemşire Burak eniştesine uzattı bebeği . Ama eniştesi geri çekildi. Korkuyordu. Ona zarar vermekten deli gibi korkuyordu. Ablası öyle söylemişti ona. Kucağıma alamam demiş onlarca kere. Söylediğini ispat etmek istercesine almıyordu kızını kucağına. Hemşire gülümseyerek Yaprağa uzattı yeğenini. Yavaşça kollarını yukarı kaldırdı, endişeli gözlerle aldı yeğenini. O kadar hafifti ki Yaprağın kalbi deli gibi atmaya başlamıştı. Bir problem olduğunu düşündü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HIRÇIN DALGALAR (Kavak Ağacı) (Tamamlandı)
RomanceÖyle bir aşk düşünün ki! Birbirlerini görmeleri ve kavuşmaları imkansız. Biri Karadeniz'in hırçın kızı, diğeri ise parıltılı bir hayatın içinde olan ünlü bir oyuncu. İmkansızlıkları olur hale getiren bir hikaye. Bu satırlarda tanıyacak olduğumuz bir...