Bölüm 15

710 41 2
                                    

Toprak stresten ne yapacağını şaşırmış haldeydi. Fazla kalabalık olmayan mekânda Yaprağın gelmesini bekliyordu. Ne hissedeceğini şaşırmış sürekli elindeki bardakla oynuyordu. Aslında sevinmeliydi! Belki de sevdiği kadını bu akşam özgürlüğüne kavuşturacaktı. Artık acı çekmeyecekti. Karşısına onu hak eden biri çıktığında ona kalbini açabilecekti. Her şey Yaprak içindi. Onun mutlu olması için. Bu akşam birlikte çok şeye şahit olacaklardı. En acı çeken tarafın Toprak olacağı aşikârdı. Ege aynada saçlarını düzeltirken bir yandan da Ömer'e söyleniyordu.

"Kız gibisin ya. İki saattir bekletiyorsun beni burada."

"Söylenme. Son dakikada haber verirsen böyle beklersin işte" Deyip sesini duyurmaya çalıştı Ömer.

"Ama aşkım çok geç kaldık" Dalga geçti. Söylediğinin üzerine ikisi de gülmeye başladı. Üzerine beyaz bir gömlek giydi. Lacivert keten pantolon ve şık bir saatle birlikte hazırdı. Saçlarına sürdüğü sprey ile şekillendirme işini de bitirdi. Hazırdı işte. Son olarak parfümünü de sıkıp Ege'nin yanına gitti. Onu gördüğü gibi ıslık çalan Ege

"Harika görünüyorsun şekerim" Makas aldı Ömer'in yanağından!

"Soytarılığı kes. Nerden çıktı bu mekânda takılma işi yumurtla bakalım?"

"Bu aralar işler kesat. Seni kötü emellerime alet etmek istiyorum "Birlikte kapıya yöneldiler.

"Sen hiç ciddi olamaz mısın?"

"Bu arkadaşlığa bir ciddi yeter. Ben işin eğlenceli kısmıyım." Ege işi şakaya vurarak gerginliğini atmaya çalışıyordu. Ama aklı karmakarışıktı. Yaprağın böyle bir durumda olmasına çok üzülmüştü. Minnet borçlu olduğu arkadaşına bir iyilik yapma fırsatı doğmuştu ama bunun iyilik mi, kötülük mü olduğuna bir türlü karar veremiyordu. İkisini de tanıyordu. Karakterleri birbirine uymayan iki kişi!Toprak sadece uzaklaşabilmesi için bu buluşmayı planlamıştı. Oysa Ege'nin aklında daha farklı bir yol vardı. Belki bu zıt karakterler uyum sağlar. Ve birlikte bir aşka yol alırlar. Bu akşam her şey belli olacak...

Yaprak Alp'in kolunda ışıkların göz kamaştırdığı mekândan içeri girdi. Gürültülü ortamlardan hoşlanmayan Yaprak içeride ki ses kirliliğinden şimdiden başı ağrımıştı. Gözleri hemen Toprağı aradı. Fazla bakınmasına gerek kalmadan orta masalardan birinde onu gördü. Mavi bir gömlek giymiş üzerinde ise siyah bir yelek. Altında beyaz bir pantolon! Harika görünüyordu. Henüz onları fark etmemişti. Önündeki bardakla oynuyordu sıkıntılı bir şekilde. Etrafındaki kızlar onu göz hapsine almış fakat onun bundan haberi bile yoktu. Yavaşça masaya doğru yaklaştılar. Toprak sanki biri onu dürtmüş gibi kafasını kaldırdı ve göz göze geldiler. Elindeki bardak gürültü ile masanın üzerine düştü.

Kokusu geldi önce burnuna. Onun kokusunu milyonların içinde bile olsa hemen tanırdı. Asla değiştirmezdi parfümünü. Çiçek kokuyordu. Aşk kokuyordu Yaprağı. O koku en çok Yaprağına yakışıyordu. O koku ile sonbaharı ve ilkbaharı yaşatıyordu ona. Kafasını kaldırıp kokunun geldiği tarafa baktı. Gözleri büyüdü önce, sonra kalbi deli gibi atmaya başladı. Kendine bakmayan, erkek gibi giyinen Yaprak karşısında bir kadın gibi dikiliyordu. Kırmızı bir kadına ancak bu kadar yakışabilirdi. Dolgun dudaklarına sürdüğü kırmızı rujuyla nasılda öpülesi olmuştu. Hiçbir zaman tadına bakamayacak olduğu dudaklarına kilitlendi gözleri. Saçlarını inceledi. Sağ omzundan aşağı sallandırdığı saçların dalgaları ona Karadeniz'i hatırlattı. Hırçın ve çekici! Yaprak bu akşam sanki kendisi için hazırlanmıştı. Onu daha çok beğensin daha çok âşık olsun diye. Daha ne kadar âşık olabilirdi ki! Her hücresi ile seviyordu onu. Tüm nefeslerinde zaten o vardı. Gözünün gördüğü her yerde! Bulutların üzerine çıktığında gördüğü tek gerçekliği oydu. Yaprağı daha ne kadar sevebilirdi ki! Onun mutlu olması için bu akşamı organize etmemiş miydi zaten?

HIRÇIN DALGALAR (Kavak Ağacı) (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin