Ege yapımcılarla anlaşmaya varmak için ortaya fikirler atıyor, onları ikna edebilmek için kelime oyunları yapmaya çalışıyordu. O işinde en iyisiydi. Bu camiada olan herkeste bunu biliyordu. Çoğu menajerin sözleşmeleri şöyle bir okuduğu yerde o günlerce her maddenin üzerinde duruyordu. Hem Ömer'in hem de kendisinin zor bir durumda kalmaması için elinden geleni yapıyordu. Bu konular konuşulurken Ömer'de ona destek verir, birlikte problemleri çözmeye çalışırlardı. Oysa şimdi orada yokmuş gibi davranıyor, üstelik sürekli saatine bakıyordu. Kendi oradaydı ama aklı başka bir yerdeydi. Ters bir bakış atıp kendine gelmesini sağlamaya çalıştı. Fakat onun bile farkına varmadı. Yapımcılar kadın oyuncu konusunda oldukça sıkıntı yaşamışlardı. Şive kullanması gereken kadın oyuncu bulamıyorlardı. Bir tanesi söze girip
"Funda Tarha'ya ne dersiniz? Kadın şive konusunda iyi ve performansı da oldukça yüksek olan bir oyuncu! "Ege teklif edilen oyuncunun adını duyduğu gibi beynine bir ağrı saplandı. Farkında bile olmadan ayağı kalkıp son ses
"Kesinlikle olmaz" Dediğinde herkes şaşırmıştı. Ömer'in de dikkatini çekmeyi başarmıştı. Sanki oraya daha yeni gelmiş gibiydi.
"Bakın o kadının bu projede figüran bile olmasını kesinlikle istemiyorum." Teklifi sunan kişi
"Neden böyle büyük tepkiler veriyorsunuz Ege Bey."
"Konuyu kapatın yoksa bu toplantı şu an da bitmiş olacak."
"Bakın siz de farkındasınız. Fazla zamanımız kalmadı ve istediğimiz özelliklerde bir oyuncu bulamıyoruz." Yerine oturdu, önündeki dosyaya parmağını vurarak
"O oyuncu olmayacak." Funda'yı oldum olası sevemedi. Kendini projelere dâhil edebilmek adına sürekli birilerini ezdi geçti. Aslında oyunculuk konusunda iyi olduğunu o da kabul ediyordu. Ama hak ettiğini değil, kendi istediğini alma hırsı onu saçma bir kişilik haline soktu. Birilerine iftiralarda bulunma, sosyal medyada sataşmaları, programlarda hep başkalarının haksızlığından dem vurması Ege'nin sinirlerini zıplatıyordu. Ömer'in o kadınla aynı projede olması söz konusu bile olamazdı. Bunu yapımcılarında anlamasını sağlamıştı. Ömer özel hayatı ile değil yaptığı işlerle ön planda olmayı istiyordu. Yıllarca bunun için emek harcamış ve kendinden ödün vermişti. Arkadaşının elinden bunun alınmasına asla müsaade etmeyecekti. Ege şakalaşmayı seven, hovarda bir yapıya sahipti. Ama söz konusu iş ve arkadaşı olunca içinden bir kaplan çıkıyordu. Onun öncelikleri vardı ve onlardan ödün vermezdi. Bugüne kadar böyle olmuş bundan sonra da böyle devam edecekti.
Yaprak evden yarım saat önce çıkmış buluşacakları yere gitmişti bile. Arka bahçesi olan kafeteryaya gitmiş en arkada bir masaya oturmuştu. Bahçenin masaları ahşaptan yapılmış. Koltuk olarak sedirler kullanılmıştı. Hemen ortada yer alan küçük havuzdan gelen su sesleri huzur vericiydi. Tavan kısmına ise üzüm asması dekore edilmişti. Sahte bile olsa insan kendini doğal bir ortamda hissediyordu.
Oturduğunda garson siparişini almak için yanına geldi. Heyecandan boğazı kuruduğu için sadece su istemişti. Zamanı nasıl geçireceğini düşünürken evden gelirken kitap almadığı için pişman olmuştu. Kitap okurken zamanın nasıl geçtiğini anlamıyor kendini sayfaların arasına kaptırıyordu. Telefonunu çantasından çıkarıp sosyal medyada gezinmeye karar verdi.
Her zaman yaptığı gibi önce Ömer'in hesabına girdi. Yüzlerce kere baktığı fotoğraflara tekrar tekrar baktı. Kendini şanlı hissediyordu. Herkesin hayran olduğu ama onun âşık olduğu adamla dakikalar sonra göz göze gelecekti. Bu düşünce ile o gelmeden kalbi deli gibi atmaya başlamıştı. Elleri terlemiş giydiği kot pantolonda kurulamaya çalıştı. Ömer'in fotoğraflarını inceledikten sonra keşfet butonuna tıkladı. Aslında takip edilmeyen ama yapılan aramalara göre herkesin önüne çıkan paylaşımlar. Yaprak sürekli Ömer'i arattığı için genellikle onun fotoğraflarıyla karşılaşırdı. Sayfayı aşağı doğru kaydırdı. Önce tanıdığı Ömer paylaşımlarını gördü. Gülümsedi kendi kendine. Hiç bir anını kaçırmadığı için. Tekrar kaydırdı parmağını, karşısına eskilerden bir fotoğraf çıktı. Bunu da daha önce görmüştü. Sevgilisi ile bir mekân çıkışı gazetecilerin çektiği fotoğrafa bakıyordu. Kız çok güzeldi. Uzun boylu, bakımlı ve şıktı. Yaprağın kafasına balyoz inmiş gibi oldu. Nefesi boğazında takılı kaldı. Arama motoruna girdi. Ömer Saygın'ın sevgilileri yazdı. Her karede farklı bir kadın vardı şimdi gözlerinin önünde. Az önce heyecandan elleri titreyen Yaprak parmaklarının kasıldığını hissetti. Boğazına oturan yumruyu garsonun getirmiş olduğu suyla geçirmeye çalıştı ama başarılı olamadı. Yanında olan kadınların ortak özellikleri uzun boylu, bakımlı ve şık olmalarıydı. Telefonu elinden bıraktı.
Gözlerini karşıya dikti. Uzakta olan aynadan kendini incelemeye başladı. Kendini az önce baktığı fotoğraflardaki kadınlarla kıyaslarken buldu. Sürekli hanesine eksiler koydu. Ömer buğday tenli, uzun boylu, atletik vücut ölçülerine sahipti. Sürekli spor yapan, sağlıklı beslenen ve kendine dikkat eden biriydi. Yanında olan kadınlarda tam ona göreydi. Peki, Yaprağı neden seçmişti? Ne demişti ona Ömer.
"Ben senin gözlerinde kayboldum. Ben senin gözlerinde kendimi buldum" Bu ne kadar doğru olabilirdi. Sadece bir iki kere gördüğü bir kızdan bu kadar çabuk hoşlanması şuan çok saçma geldi Yaprağa. Peki, nasıl kaptırmıştı kendini bu akışa? Nasıl teslim olmuştu onun sözlerine? Gözlerini kapattı. Bir rüya görmüştü. Gerçek olmasını dilemiş ama uyanmıştı çok geç olmadan. Yaprak gerçek olamayacak bir hayalin peşinden koşacak kadar aptal değildi. İş işten geçmeden kendine geldiği için gülümsedi. Sahte bir gülücüğün arkasında saklı olan acısını bastırmaya çalıştı. Annesinin lafı geldi aklına. "Sonradan ağlayacağına, baştan ağla kızım." Yaprak sonradan çok ağlayacağını biliyordu. Geleceğine inat gülerken iki damla gözyaşı döküldü yanaklarından. Elinin tersi ile sildi gözyaşını ve çantasını omzuna alıp çıktı.
GÖNÜL İLE AKLI KOYDUM BİR KAFESE...
BİRİ "ÜMİT" DİYE BAĞIRIYOR, BİRİ "KES" DİYOR...
ÇIRPINDIKÇA KALDIM NEFES NEFESE,
BİRİ "DAYAN" DİYE BAĞIRIYOR, BİRİ "PES" DİYOR...
YÜREĞİM DÖNDÜKÇE, DÖNDÜM AK KORA...
SABRIM DEMİR ALDI, YELKENLER FORA...
GİTMEK İSTİYORUM ÇOK UZAKLARA...
BİRİ "AMAN" DİYOR, BİRİ "ES" DİYOR...
HZ. MEVLANA
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HIRÇIN DALGALAR (Kavak Ağacı) (Tamamlandı)
RomanceÖyle bir aşk düşünün ki! Birbirlerini görmeleri ve kavuşmaları imkansız. Biri Karadeniz'in hırçın kızı, diğeri ise parıltılı bir hayatın içinde olan ünlü bir oyuncu. İmkansızlıkları olur hale getiren bir hikaye. Bu satırlarda tanıyacak olduğumuz bir...