Toprak kendi iç sesiyle hesaplaşmasını yaparken, karşısında onun söyleyeceklerini merakla bekleyen Ege'yi unutmuştu. Onun sorusuyla kendine geldi.
"Kim bu adam?" İşte en büyük soruyu sormuştu. Cevabını bildiği ama dillendirmek istemediği bir soru. Saçlarından geçirdi ellerini, masanın üzerine eğilip
"Ömer Saygın" Dedi. Duyduğu cevap karşısında rahatlayarak arkasına yaslandı.
"Ona kim âşık değil ki!" Gülerek. Toprak ise onun bu rahat tavrına içerlendi.
"Bak bildiğin gibi değil dostum. Farkında değil misin? Dün akşam karşılaştıkları halde konuşamadı bile. Hatta dondu kaldı ve sonra kaçtı." Toprak haklı olabilir miydi? Eğer hayranlık boyutunda bir sevgi olsaydı Yaprağın davrandığı gibi davranmazdı. Yanına gider fotoğraf çekilmek isterdi. Daha ileri boyutta ise orasını burasını açarak imza atmasını isterdi. Biraz daha ileri gidecek olsa telefon numarasının yazılı olduğu kâğıdı cebine sokuştururdu. Yaprak ise donmuş, konuşmamıştı bile. Ömer'e yaklaşmak şöyle dursun, kaçmıştı. Şimdi işin boyutu değişmişti.
"Sanırım haklısın. Peki, ne yapacağız. Benden istediğin nedir?"
"Bilmiyorum dostum. Ama belki Ömer ile konuşmasını sağlarsak bu işin olmayacağını anlar ve bu sevdadan vazgeçebilir."
"Neden vazgeçsin ki! Belki Ömer'de ona bir şeyler hisseder" Deyince bu sefer gülme sırası Toprağa gelmişti.
"Saçmalama dostum. Ömer Yaprağa göre biri değil."
"Öyle söyleme. Ekranlarda izlediğin Ömer ile benim tanıdığım Ömer arasında dağlar kadar fark var."
"Ege Ömer ünlü biri! Etrafında bir sürü kadın var. Adam deli gibi para kazanıyor. Sürekli magazinlerde. Bir gün bir kadınla, yarın başka kadınla. Onun hayatı Yaprağa uygun değil.
"Bak Ömer evcimen bir insan. O da evine girdiğinde sakin bir hayat istiyor. O gördüğün kadınlar o fotoğraf karelerinde kalıyor. Hiçbiri isteyerek olan durumlar değil."
"Bu bizi ilgilendirmez. Onun hayatı. Benim istediğim Yaprağı bu hayal âleminden çıkarmak o kadar." Ege Ömer'i anlatmaktan vazgeçti. O sadece Yaprağı düşünüyor. Ne söylerse söylesin, kafasında ki Ömer profilinin aksini ispatlayamayacaktı.
"Tamam, ne yapalım o halde?"
"Bak bu akşam bir yerlere gideceğiz. Sen de Ömer'i oraya getirebilir misin?"
"Orası kolay. Ama Yaprak yine kaçarsa?"
"Orası ben de. Halledeceğim." Birlikte biraz daha oturduktan sonra kalktılar, akşam ikisinin de görevi vardı. İşin o tarafı Toprak'ta olacaktı. Sonucu mutluluk olsun yeterliydi onun için. Gerisi umurunda değildi.
Kapı çalınca Çiçek gidip açtı. Alp gerçekten çok yakışıklı bir delikanlıydı. Gerçi Yaprak için oldukça uzundu ama gönüller bir olsun yeterliydi. Yakından bakınca gerçekten Ömer' e ne kadar benzediğini fark etti. Merdivenlerden yavaşça indi Yaprak. Topuklularla yürümek oldukça zordu. Her an düşecekmiş gibi hissediyordu. Ama ablası mecbur kılmıştı o ayakkabıları giymesi için. Açık kapıya doğru ilerledi. Kapının önünde oldukça uzun boylu delikanlıyı görünce şok geçirdi. Ömer'e ne kadar benziyordu öyle. İyice yaklaşınca aslında çok da benzemediğine karar verdi. Gülümseyerek
"Merhaba" Dedi. Alp bakışlarını kızın üzerinden ayıramıyordu. Kusursuz yüz hatlarına ve harika gözlere sahipti. Üzerindeki elbise dar gelmişti ona ama inanılmaz yakışmıştı. Ayakta durmakta zorlandığı topuklu ayakkabılar ile karşısında bir afet duruyordu.
"Merhaba" Diye karşılık verdi. Ablası kenara çekildi, ikisinin arasından. Alp etkilenmiş gibi gözlerini ayıramıyordu kardeşinden. İstediği etkiyi bırakmıştı Yaprak. Bundan sonrası Alp'in yeteneğine ve elbette kadere bağlıydı. Kolunu uzattı, Yaprak destek almak için koluna girdi. Birlikte güzel bir çift olmuşlardı. Ne kadar topuklu giymiş olsa da omzuna ancak gelebiliyordu. Birlikte arabaya doğru yürürken Alp gözünün ucu ile Yaprağı inceliyordu. Doğal bir güzelliği ve çekiciliği vardı. Makyaj bile fazla gelmişti bu güzelliğe. Arabanın kapısını açtı ve Yaprak oturana kadar bekledi. Sonra sürücü koltuğuna oturdu.
Yaprak filmlerde izlediği sahneleri birebir yaşıyordu. Kolunu uzatan, kapısını açan ve çaktırmadan onu süzen yakışıklı bir delikanlı! Ama onun bu durumlardan sadece hoşlanması bile Ömer'e ihanet gibi geliyordu. Bu kadar ilgiyi hangi kız görse hoşuna giderdi. Yaprak'ta onlardan biriydi. Kalbine girmeyecek ve sadece bir akşamlık yanında olacak bir insan olarak bakıyordu Alp'e. En azından bu sıkıcı gecede Toprak'ta onunla olacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HIRÇIN DALGALAR (Kavak Ağacı) (Tamamlandı)
RomanceÖyle bir aşk düşünün ki! Birbirlerini görmeleri ve kavuşmaları imkansız. Biri Karadeniz'in hırçın kızı, diğeri ise parıltılı bir hayatın içinde olan ünlü bir oyuncu. İmkansızlıkları olur hale getiren bir hikaye. Bu satırlarda tanıyacak olduğumuz bir...