Bölüm 35

512 26 1
                                    

                                                                            BİR AY SONRA

Günleri zindan karanlığında geçiyordu Yaprağın. Yaşayan bir ölü gibiydi bedeni. Ailesini üzmemek adına yemek yiyor ve kendini odaya kapatıyordu. Sadece uyumak ve rüyalarında onunla olmanın keyfini sürüyordu. Elini bir kez tutmuş, gözlerine bakmıştı. Ve şimdi tüm hücrelerinde onu hissediyordu. Kalbi bu ağırlığı taşıyamadığı için doktoru ona ağır depresanlar vermişti. Aslında hastaneye yatırmak istemişti onu, fakat kabul etmemişti Yaprak. Evinde, yıllarca dert ortaklığı yapmış duvarları ile olmayı istedi. Ailesi onun bu haline üzülüyor, fakat ellerinden bir şey gelmiyordu. Bu durumdan sadece Sıla memnundu. Çünkü artık varlığının farkına varıyordu ailesi. Yaprağın durumuna üzülmek şöyle dursun, bu halinin devam etmesi için dua ediyordu. Kalbini kaplayan karanlığın farkında bile değildi. İçinden sürekli geçen kötü düşüncelere engel olamıyor ve bundan haz duyuyordu.

Ahmet Bey ve Ayşe Hanım Yaprağın bu haline bir anlam veremiyorlardı. Ahmet Bey artık daha fazla dayanamadı ve doktoru ile görüşmeye karar verdi. Kızı ile gitmeyi çok istiyordu, fakat Yaprak kabul etmiyordu bu isteğini. Kimseyi yanında istemiyor her görüşmeye tek gidiyordu. Doktordan kendi hastaymış gibi randevu aldı. Doktorun kapısını tıklattığında içinde duyacak olduklarından çok da memnun kalamayacağı gibi bir his gelip geçti. Kafasını uzatıp, doktorun işareti ile içeri girdi. Hemen masasının önünde olan koltuğa oturdu. Gözleri ellerindeydi. Doktor ile göz teması kuramadı. Doktorun sesi ile kendine geldi. "Buyurun Ahmet Bey sizi dinliyorum". Ahmet Bey yine başını kaldırmadan ama kekeleyerek söze başladı.

"Yaptığımın yanlış olduğunu bile bile sizin kapınızı çaldım doktor hanım. Çaresiz kaldık. Kızım için bir şeyler yapamamak beni çileden çıkarıyor. İstanbul'dan döndükten sonra ona bir haller oldu. Uçağa bindirdiğim kızımdan eser kalmadı. Ne olur doktor hanım anlatın kızıma neler oldu?" Deyip yalvaran gözlerle karşısında oturan kadına... Doktor duyduklarına önce anlam veremedi. Ama adamın sözünü bitirmesini bekledi.

"Ahmet Bey sizi anlayabilmem için daha açık konuşur musunuz?" Deyip ellerini masanın üzerinde birleştirdi.

"Bakın ben Yaprağın babasıyım. Sizin hastanız. Ne olur ellerimi ve kalbimi daha fazla çaresiz bırakmayın Allah rızası için." Doktor adamın ne anlatmaya çalıştığını anlayınca koltuğa yaslandı. Hatırlamıştı Yaprağı. Nasıl hatırlamasın ki! Kızın anlattıklarının hepsi hafızasındaydı. Çaresizliği onu çok etkilemişti. Şimdi tıpkı onun gibi çaresiz olan babası kızı için kapısını çalmıştı. En son Yaprak ile yaptığı görüşme geldi aklına. Kızın söylediklerinin üzerine gözleri yaşarmıştı.

"Ben onu boş duvarlarda sevmeyi öğrenmiştim. Yatağıma yatıp tavana baktığımda gördüğüm yüzü sevmiştim. Konuşmasa bile ben onunla saatlerce sohbet etmeyi öğrenmiştim. Sokaklarda o yokken onunla el ele yürümüştüm. Alışmıştım ben onun yokluğu ile onu sevmeyi. Doktor ben onu gördüm. Gözlerine baktım. Elimi atan kalbinin üzerine koydum. Bana baktığında gözlerindeki ışıltıyı gördüm. Ellerimin altında olan aşkı ben o gün masanın başında bırakıp çıkmak zorunda kaldım. Sırf onun mutluluğu için ben onsuzluğa mahkûm kaldım. Bana öyle bir ilaç verin ki onunla geçirdiğim o üç saati bana unutturun. Elinin sıcaklığına, üşümemi sağlayın. Elimin altında atan o kalbin çırpınışlarını yüreğimden söküp atın. Ben razıyım yaşamamaya. Siz sadece onu yaşamama engel olun." Doktor her cümlesini yüreğinden söylediğini anlıyordu. Çünkü anlatırken yaşları boşalıyordu yanaklarından. Çaresizliği o kadar belliydi ki. Ona verecek olduğu ilaçların hiç biri bu yokluğu unutturamayacaktı ona. O yüzden hastanede yatmasını istemişti. Fakat kesinlikle kabul etmemişti. Şimdi karşısında oturan adam, kızı için bir şeyler yapabilmek adına ondan yardım istiyordu. Ne yapacağını, ne söyleyeceğini bilemeden yeniden masanın üzerinde ellerini birleştirdi.

"Bakın Ahmet Bey sizi anlıyorum. Fakat hastamın bana anlattığı şeyleri sizinle paylaşabilme gibi bir durum söz konusu olamaz." Ahmet Bey böyle bir sonuç bekliyordu, fakat duyunca yine de hayal kırıklığına uğradı.

"O zaman kızım için yapabileceğim bir şeyler söyleyin." Doktor şöyle bir düşündü. Adamı tamamen eli boş göndermek istemiyordu. Neler yapabileceğini düşünmeye çalıştı çabucak. Aklına gelen fikirle gözleri ışıldadı...

"Bakın Yaprak olan problemlerini ancak kendi çözebilecek. Belki bunun için biraz zamana ihtiyaç duyacak. Fakat size verebilecek olduğum en güzel tavsiye şudur, onun haberi olmadan onun için bir tatil planı yapın ve bunu mecburi hale getirin. Mesela Uzun Göl'de güzel pansiyonlar var. Oradan rezervasyon yaptırın Yaprağın haberi olmadan. Orada tek başına kalacak ve bence kendini daha iyi hissedecek." Ahmet Bey doktorun söylediği bu umut ışığına sıkıca tutunmuştu. Kadına teşekkür edip hemen kendini dışarı attı. Kızı için yapabileceği bir şeylerin olduğunu bilmek adamı mutlu etmişti. Gülümsüyordu yürürken. 

HIRÇIN DALGALAR (Kavak Ağacı) (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin