Bölüm 17

679 37 2
                                    

Taksi sahil kenarında onları bırakmıştı. Hava hafifçe serinlemiş gibiydi. Ilık ılık bir rüzgar esiyordu. Küçük salaş bir lokantaya gelmişlerdi. Küçük ahşap masalar vardı. Samimi bir hava veriyordu ortama. Üzerine koydukları küçük saksılarda renk renk menekşeler vardı. Bu ortamda Yaprak elbise giydiği için pişman olmuştu. Üşüdüğünü hissediyordu. Belki de hemen yanında yürüyen ve her adımında koluna değen bu adam yüzünden öyle hissediyordu. Taburelere oturdular karşılıklı olarak. Ege ortamdaki havayı dağıtmak için

"Valla çorba ile doyamayacağım için sizi buraya getirdim. Harika köfte ekmek yapıyor burası. Yanında bir de ayran oh mis. Evet, ne istiyoruz daha doğrusu başka seçenek olmadığı için nasıl alıyoruz ekmeklerimizi." İlk söze giren Ömer oldu,

"Yarım olsun benimki"

"Tamam" Dedi Ege. Yaprağın yüzüne doğru eğilerek

"Sen ne kadar istiyorsun?"

"Çeyrek" Başını kaldırmadan

"Tamam, gel Toprak birlikte siparişleri verelim" Dedi onları yalnız bırakmak için. Hiç istemeyerekte olsa kalktı, gözleri Yaprakta olacak şekilde. Onlar gidince Ömer cesaretini toplayıp

"Yaprak Hanım neden bakmıyorsunuz?" Aynı cesareti o da gösterdi ve dikti gözlerini.

"Benimle konuşmaktan da kaçıyorsunuz" Dedi bir umut.

"Farkında değilim. Ömer taburede iyice ona dönerek

"Nerelisiniz?"

"Trabzon" Deyince şaşırdı. Aslında bilmeliydi. Sonuçta Ege'nin çocukluğu orada geçmişti. Ne bekliyordu ki!

"Tatillerde gidiyor musunuz memlekete?"

"Ben zaten orada yaşıyorum." Bu kız hakkında daha fazla şey öğrenmek istiyordu. O soruyor, kısa ve net yanıtlar veriyor ve susuyordu.

"Çalışıyor musunuz?"

"Hayır?"

"Ev Hanımısınız o halde?"

"Hayır. İngilizce öğretmeniyim."

"İlginç" Dedi Ömer. Sadece sohbet açmak istiyordu delikanlı. Hiç susmasını istemiyor ama daha fazlada konu bulamıyordu. İlk defa kendini acemi hissetti bir kadının karşısında. Deli gibi merak ettiği soruları sormaya korkuyordu. Gözlerine bakmaya daha yeni başlamıştı. Onu korkutup kaçırmak istemiyor, ama içini kemiren sorulara da yanıt almak istiyordu. Kendini tutamayarak

"Toprak Beyle sevgilisiniz sanırım" Diye ortaya bombayı bıraktı. Kız ilk defa gülümsedi. Havai fişekler patlamaya başladı. Kız öyle bir güldü ki, yanağının iki tarafında olan çukurlara düşmek istedi. Kız güldü ve Ömer sabah olmuş gibi her yerin aydınlandığını düşündü. İlk defa gamzesi olan bir kızla karşılaşmamıştı. Belki de onlarca kadın tanımıştı gamzeleri olan. Ama bu kızın onda uyandırdığı hisleri asla hissetmedi. Bu kızın bu kadar güzel gülümsemesi yasaklanmalıydı. Kimseyi böyle ödüllendirmemeliydi. Sadece ona gülsün istedi Ömer. Sahiplenmek istedi gülüşlerini, bakışlarını.

"Toprak benim sütkardeşim, kuzenim ve en iyi dostum" Ömer yan tarafına dönerek derin bir nefes bıraktı. Rahatlamıştı.

Yaprak gülüyordu. Sevdiği adama gülüşlerini sergiliyordu. Saklamak istiyordu onu herkesten ama şimdi kendi elleriyle hazırladığı ortama hüzünle bakıyordu. Kendini çaresiz hissetti. Eli kolu bağlı idama giden mahkûmlara benzetti kendine. Kalbi sıkışıyor, eli ayağı titriyordu. Bu acımasız kadere bir kere daha ağladı. Bir kere daha ölmeyi istedi.

HIRÇIN DALGALAR (Kavak Ağacı) (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin