Bölüm 27

600 32 1
                                    

Adını onun dudaklarından duymak nasıl bir duyguydu böyle? Alışamamıştı kulakları bu sese. İstemedi onunla karşılaşmayı. Cesareti yoktu gözlerine bakmaya. Bu rüya burada bitmeliydi. Yarın Trabzon'a dönecek ve bir daha onu göremeyecekti. İşte bu yüzden onu bu sokakta arkasında bırakmalıydı. Gözleri kapalı, arkası ona dönük durmuştu. İstememişti durmayı. Yürümeliydi bu sokakta onsuzluğa. Fakat ayakları gitmiyordu işte. Söz dinlemiyorlardı. Tekrar kulaklarına doldu adı. Yalvarır gibi, haykırır gibi, âşık gibi, umutsuz gibi... Aklının ona oyun oynadığını düşünmeye başladı. Arkasını döndüğünde görecek ya da göremeyecek olduklarından korktu.

"Yaprak lütfen gitme" Dedi tekrar. Onlarca kere buna benzer sahneler çekmişti. O zamanlarda böyle anların kimsenin hayatında olamayacağını düşünürdü. Oysa şu an bire bir o sahneyi yaşıyordu. Gitmesini istemediği kızın arkasından bakıyordu. Yabancılaşmıştı Ömer kendine, Yaprağı tanıdıktan sonra. Alışık değildi bu tür durumlara. Bir kızın arkasından bu şekilde yalvarmamıştı daha önce. Soluk soluğa kalmış olmak başını döndürmüştü. Ömer spora çok düşkündü. Kondisyonunu yüksek tutmak için sabahları koşuya gider, fırsat bulduğunda kürek çeker ya da spor salonuna giderdi. Bu şekilde nefessiz kalmasının sebebini bu duygu karmaşasından olduğunu düşündü. Tekrar seslendi umutsuz bir şekilde.

"Yaprak"

İşte yine aynı ses doldu kulaklarına genç kızın. Onlarca kere hayalini kurmuştu buna benzer sahnelerin. Ömer arkasından seslenecek, o duracak sonra kollarına koşacaktı. Peki, şimdi onu tutan neydi? Neden arkasını dönmek istemiyordu? Kalbi deli gibi onun için atarken. Gözlerini kapattı. Elini kalbinin üzerine koydu, karanlık sokağın kokusunu içine çekti derin derin. Yapacak olduklarından, yaşayacak olduklarından korktu. Cesareti kırıldı yerle bir oldu. Gitmeliydi hem de bir an önce. Ayaklarına doğru baktı "hadi yürüyün" der gibi.

Adını duymuyordu ama ayak sesleri kulağında artarak işliyordu tüm hücrelerine. "Dur" gelme diye bağırmak istedi ama dudakları lal oldu. Bekledi. Sadece bekledi. Ayak sesleri sustu hemen arkasında. Şimdi nefesini ensesinde hissediyordu. Arkasındaydı sevdiği adam. Dönse gözlerine bakacaktı. Orada kaybolacaktı. Dönmedi, sadece nefes alışını ezberlemek istemedi. Dönmedi, bırakamamaktan deli gibi korktuğu için. Dönmedi, duyacak olduklarından korktuğu için. Dönmedi ve sadece gözlerini kapattı yine. Omuzlarında ellerini hissetti. İçi titredi umutsuzca. Sevdiği adamın dokunduğu yerler alev alev yanıyordu. Karıncalanmaya başlamıştı tüm vücudu. Nefesi artık yetmiyordu ciğerlerine. Ayakları artık onu taşımaktan yorulmuşçasına titriyordu. Bekledi. Ne olacağını bilmediği zaman kavramına kendini teslim etti.

Ona dokunmuştu. Arkası dönük, umutla ona dönmesini bekledi. Saçlarını parmağına dolamak isteğini dudaklarını ısırarak bastırdı. Gözlerini kapayıp bu sıcaklığı hafızasına kazımak istedi. Bir dönse gözlerine baksa, gitmiyorum dese. Beni bırakma, hep seninle olayım dese ve o artık onu hiç bırakmasa. Umutsuzca

"Yaprak" Diye seslendi. Kendine döndürmeye çalıştı.Çok beklemesine gerek kalmamıştı. Yavaş çekimde ona dönüyordu. Heyecanla gözlerini açtı. Yüz yüze geldiklerinde kızın hıçkırarak ağladığını gördü. İçi paramparça oldu. Ağlaması dünyadan nefret etmesine sebep oldu. Kendini suçladı ağladığı için ve kendinden de nefret etti. Parmağının ucu ile

"Ağlama ne olur." Göğüs hizasına gelen kız başını yavaşça kaldırıp gözlerine baktı. Yaşlar umarsızca yanaklarından süzülüyordu. Bir damla yaşı sildi yanağından düşmeden. Avucunu açıp yüzüne yaklaştı. Teni yumuşacıktı.

"Yaprak benden uzaklaşma."

"Ömer" Diyebildi. İlk defa dudaklarından sesli olarak dökülmüştü adı. İçi titredi yeniden. Yanağı onun avucunun içindeydi. Gözleri ona istediği gibi bakıyor ama bir türlü güvenemiyordu. Birazdan uyanacak ve bu rüya bitecekti. Kendini bu hikâyenin bir parçası olduğuna ikna edemiyordu.

HIRÇIN DALGALAR (Kavak Ağacı) (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin