Yaprak üzerine vazgeçemediği beyaz keten pantolon ve siyah tişört giydi. Saçlarını atkuyruğu yapıp hafif bir parfüm sıktı. Onun için hazırlanmak bu kadardı. Kendiyle uğraşmayı çok sevmiyordu. Hele makyaj yapmak ona işkence gibi geliyordu. Doğal olmayı seviyor kendini değiştirmek için çaba harcamıyordu. Toprak geldiğinde çağrı yaptı aşağıya inmesi için. Ablasını ve Hayatı öpüp evden çıktı. Eniştesinin maddi durumu çok iyiydi. Ablası ile bu evi günlerce aramışlardı. Kocaman bir bahçesi vardı. Etrafta çok fazla ev yoktu. Sakin bir mahallede yaşıyorlardı. İki katlı olan evleri kendilerine göre dekore edilmişti. Sade renklerle birlikte döşenmiş olan ev dinginliğin resmi gibiydi. Demir kapıyı kapatıp kapının önünde olan siyah arabayı uzaktan incelemeye koyuldu. Toprak rahatına düşkün bir karakterdi. Arabası da tıpkı ona benziyordu. Haşarı ve rahat! Kapıyı açıp koltuğa gömüldü Yaprak. Yan gözlerle ona bakan Toprak
"Ben de diyorum bizim kız neden bu kadar geç kaldı." Anlamayan gözlerle ona bakan Yaprak
"Hı" Diyebildi sadece
"Baya uğraşmışsın hazırlanmak için. Kadın dediğin azıcık ta olsa makyaj yapar." Emniyet kemerini takarken Toprağa dönüp dil uzattı Yaprak. Arabayı çalıştırdığı gibi ortama hareketli bir müzik eşlik etti. Yaprak uzanıp sesini kısıyor, Toprak ise onun inadına daha çok açıyordu sesini. Bu inatlaşma araba durana kadar devam etti. Gürültülü bir mekân olduğunu ispatlarcasına ses dışarı kadar çıkıyordu.
"Toprak ne olur başka yere gidelim. Burası çok gürültülü! Hem sana anlatmak istediklerim var" Deyince Yaprağın anlatacaklarını merak etti. Ama kafasını dağıtmak için bu mekânın güzel bir seçenek olduğunu düşünmüştü. Şimdi iki arada kalmıştı.
"O zaman şöyle yapalım. Önce gidip yemek yiyelim. Sen anlatacaklarını bitirdikten sonra buraya dönelim."
"Tamam, olur" Ama biliyordu ki konuşmaya başladıktan sonra Toprağında kafası burayı kaldırmayacaktı. Şimdi kafasından ona anlatacaklarını sıraya koyuyordu. Hangisinden ya da neresinden başlamalıydı? Nasıl anlatacaktı ona mahremini? Anlatmasaydı yıllardır özenle kurdukları bu dostluğa ihanet etmiş gibi hissedecekti. Bir lokantanın önünde durdular. Salaş bir yerdi. Birlikte gidip sakin bir masaya oturdular. Garson gelip menüleri getirdi. Yemeklerini seçtikten sonra Toprak merakla Yaprağa bakmaya başladı. Anlatacak olduklarını merak ediyordu.
"Anlat bakalım seni dinliyorum." Yaprak bardağından bir yudum su içti ve aniden
"Ben âşık oldum." Toprak şoka uğramış gibi bakıyordu. Böyle bir şey beklemiyordu. Hele ki Yaprağın âşık olacağı onun düşündüğü en son şey bile olamazdı. Erkekleri yanına yaklaştırmazdı. Hayatına bugüne kadar kimse girmeyi başaramamıştı. Kapalı bir kutu gibiydi. Ne kadar uğraşırsa uğraşsın onu açmayı başaramamıştı. Yıllarca birlikte aynı sınıfta okumuşlardı. Teneffüslerde onun yanından ayrılmazdı. Hep birlikte takılıyorlardı. Sınıftan bir arkadaşlarının doğum günü olduğunda bile katılmazdı Yaprak onlara. Tek arkadaşı ve dostu kendisiyken şimdi âşık olduğunu söylüyordu. Hem de oldukça ciddi bir şekilde.
"Kime âşık oldun?"
"Aslında çok uzağa gitmene gerek yok."
"Delirtme beni kızım, kim bu adam?"
"Sakin olursan anlatacağım. Senden istediğim beni bölmemen. Oldukça zor zaten anlatmak! Ben bitirince istediğini söyleyebilirsin."
"Yaprak korkutma beni."
"Korkacak olduğun bir durum yok ortada." Derin bir nefes bıraktı boşluğa. Yutkundu. Gözlerini hafifçe kapatıp onun yüzünü hayal etti. Yardım diledi hiç görmediği o bakışlardan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HIRÇIN DALGALAR (Kavak Ağacı) (Tamamlandı)
RomansaÖyle bir aşk düşünün ki! Birbirlerini görmeleri ve kavuşmaları imkansız. Biri Karadeniz'in hırçın kızı, diğeri ise parıltılı bir hayatın içinde olan ünlü bir oyuncu. İmkansızlıkları olur hale getiren bir hikaye. Bu satırlarda tanıyacak olduğumuz bir...