Ecmel EREL
Zor adam. Galiba ben böyle bir insandin. Çoğu şeyi insanlardan saklayan gizleyen ve açık vermemeye çalışan bir adamdim ama bazen benimde cildirdigim yeter dedigim zamanlar oluyordu.
Bu günde o günlerden biriydi. İnsirahı uyarma rağmen hala açık giyinip gelmesi beni delirtsede beni düşünüp bana kahvaltı getirmesi beni o an yatiştirmişti ama sadece bir an...
Sabah erken kalkip spor yapmama rağmen üzerimde ki gerginliği atamamamdan anlamlıydim bu günün zor bir gün olacağını ama bu kadarını beklemiyordum. Parsın zaten gelişi daha doğrusu beni yenme çabası boşuna olmasına rağmen beni gererken birde İnşirah vardı. Normalde İnşirah ve Pars hakkında harika planlarım vardı ama İnsirahin açık giyinmesi bu gün aklimi başımdan almıştı.
Korumaları basit bir guvenlik sorunu için azarlarken içeriye giren cici kızla aslında sakinleştirici resmen damarlarına nüfüs etmişti. Sakince tüm sağlığı ile yüzüme bakarken o korumasına rağmen o güzel gülüşünden ödün vermeden bana gülüsemişti.
Ne olursa olsun babası olmasada çoktan toparlanmaya başlamıştı bile.
Korktugunu ise yüzünün her bir mimiginden anlayabiliyordum hafat yinede kendinden ödün vermemeye calisiyordu. Sakince ilk yemeğimi yerken bir yandan da onu izliyordum bir bir notlarını kontrol ediyordu. Yüzünün bana kara çıkmasını istemiyordu ve işini en iyi şekilde yapmaya calisiyordu.
Bu gün Pars gelince sözde ona değer vermiyor gibi gösterip kötü davranacaktim ki onun benim için önemli olmadığını gösterecektim fakat işler istedigim gibi gitmemişti. Keşke onun gece kalmasını istemeseydim ama olan olmuştu artık.
Pars benim için İnsirahin önemli olduğunu anlamıştı.
İnşirah ayaklarını yere vura vura odadan çıkarken kapıyı sert bir şekilde kapatmasını dinlerken ilk Pars lafa girdi.
"Eee Ecmel? İşlerini neden boşaldın yoksa yoruldun da bana mı birakmaya karar verdin?"
Kendimi toparlayıp oturduğum yerde biraz daha yayildim.
"İşleri sana bırakmak ha?"
Yüzümü tiskinircesine buruşturup devam ettim.
"Ankara'yı sana bırakmak ve yorulmak öyle mi?"
Gülüp arkakasinda ki adamları gösterdim.
"Ankara'yı sana bırakmak için ilk önce kendine güvenip arkanda ki adamları bırakman gerek Pars, korkusuz olmalisin veee bu senin için sanki biraz zor."
Pars sözlerime kizdigini belli ederken dudaklarını disledi bense elmami ısırıp bozulusunu izledim.
"Ben korkak değilim Ecmel sadece kendimce önlem aldim.".
Kaşlarımı kaldırırken gülümsedim.
"Doğru önlem şartama bundan onece konuşmamız gereken bir konu var."
Yüzü anında gerilirken cevap vermeyip beni dinlemeye karar vermişti.
"Benim olan şeylere daha doğrusu yerlere gözünü dikme Pars senin bu hiç ama hiç iyi olmaz. Benim muhasebecimi bir şekilde kandırıp aklına girmissin ve emin ol ben onu en ağır şekilde cezlandirdim."
Gozlerinin içine bakarak konuşurken burdan koktuğunu anlaya biliyordum.
"Emin ol senide cezalandirmaktan cekinmem ama seninle uğraşayamacak kadar meşgulüm bu yüzden seninle olan silah ticaretini fesh ediyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ESARET
Teen Fiction* Korkmadan sarıldığınız kişi aslında korkmanız gereken kişiyse o zaman ne yaparsınız? * Annesi trafik kazada vefat edince babası ile hayatta kalmaya calışan iyi kalpli, şirin dünya güzeli bir kız. En önemlisi ise her şeyden habersiz masum bir kız. ...