Merhaba Hayaller Sakinleri:)
Bölümü merak edenler el kaldırsın bakalım :D Umarım beğenirsiniz :)
Multide yine aynı parçamız var. Belki geçen bölüm dinlememişsinizdir ya da yeniden dinlemek istersiniz.Hayallerinizin bir gün gerçek olması dileği ile...
İyi okumalar 🎈
~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~
...küçükken büyümeyi, büyüyünce çocuk olmayı hayal eder insan...
Parçanın bittiğini düşünürken Ludovico Einaudi'nin sakince piyano tuşlarına basmaya başlayacağı o andayız. 4:50 ile 4:53 arası. Tam o anda Kerem sol elimi tutuyor ve ben de otomatikman ona doğru bakıyorum. Ludovico Einaudi naif notaların kulağımıza dolmasını sağlamaya başladığı anda gözlerim Kerem'in boşta olan elinde tuttuğu siyah, kapağı açık, kadife kutuya takılıyor. Anlamayarak Kerem'e bakmaya başlıyorum. Kerem ise bana gülümseyerek bakıyor. Bakışlarımı tekrar kutuya indiriyorum. Beynim daha yeni görmüşçesine 'Siyah kadife kutunun içinde taşlı, kibar, yıldız motifli bir yüzük var Zeynep. Ve Ludovico Einaudi hâlâ tek başına, sakince piyanonun tuşlarına basıyor.' diyor. Tekrar Kerem'e bakmaya başlıyorum. Kerem sanki benim gibi parçanın dakikalarını biliyormuşçasına, naif piyanoya sakin kemanın eklendiği o 5:07'de sessizce konuşmaya başlıyor.
«Benimle evlenir misin Bitter Çikolata Kıvırcık?» - dünyadan soyutlanarak, nerede olduğumu unutarak beynimin bu dediğini algılamasını bekliyorum. Gözlerimi kocaman açıp saf saf balık gibi baktığıma eminim. Galiba o klasik şok olma hareketini yapıp boşta olan elimi dudaklarıma da götürüyorum 'İnanamıyoruuuum!' dercesine. Beynim durumu sonunda algılıyor, 'Alooooo Zeyneeeeep evlenme teklifi etti! Evlenme teklifi aldın! Evlenme teklifi! Evlenme teklifi diyorum kızım balık gibi saf saf bakmayı bıraksana! Cevap verseneee!'. Sahi, cevap vermem gerekiyor değil mi? Doğru ya. Neredeyiz? Verona'da, amfi tiyatrosunda, en sevdiğimiz piyanist olan Ludovico Einaudi şu an en sevdiğim parçayı çalıyor ve üç saniyelik sessizliğin ardından gümbür gümbür başlayan finalin başlamasına beş saniye kaldı. Sevinçten çığlık atsam? Olmaz! Üç saniyelik sessizliğe girmek için son saniye. Sarıl! Boynuna sarıl! 5:22'de, gümbür gümbür finalin başladığı o anda Kerem'in boynuna atlamış oluyorum ve sonunda cevabımı veriyorum.
«Evet Balkabağı, evet!» - bulunduğumuz ortamdan dolayı klişe bir şekilde 'Eveeeet!' diye bağıramıyorum tabii ki, ama klişeleri sevmediğimi göz önünde bulundurursak bu benim için büyük bir kayıp olmuyor. Aniden boynuna sarılmamla kadife kutuyu düşürmemiş olmasını ümit ediyorum, çünkü iki ellerini de sımsıkı bedenime sardığını hissediyorum. Hissettiğim diğer şey ise Kerem'in kalp atışları oluyor. O kadar hızlı atıyor ki! Sonra kendi kalbimin ritminin de onunkinden farksız olmadığını hissediyorum. Parçanın muhteşem finali, içimde patlayan duyguları öyle güzel yansıtıyor ki. İçimde sanki havai fişekler patlıyor ve bu an hiç ama hiç bitmesin istiyorum. Artık bu parçayı her dinlediğimde burada, Kerem'in yanında dinliyormuş gibi hissedeceğim, biliyorum. Sonunu dinlerken şimdi hissettiğim bu sonsuz mutluluğu her seferinde hissedeceğim, gözlerim şimdi olduğu gibi hep dolacak, parmaklarımın ucunda boynunun tenini hissedeceğim, burnum ensesine gömülü bir halde kokusu burnumu dolduracak, kolları sıkıca bedenime sarılı olup, elleriyle beni bedenine bastıracak, boyun girintimde nefesini hissedeceğim, gülümseyen dudaklarını ise boynumda ve mutluluktan gözünden akan o tek yaş her seferinde omzuma düşüp kalbime doğru süzülecek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BozcaadAşk
FanficHani böyle kitaplar vardır, tam sahil kenarında güneşlenirken okumak istersiniz. Ilık bir yaz esintisinin eşliğinde hayaller kurdururlar insana. Mutlu ederler, bir gülümseme yerleştirirler insanın yüzüne. İşte Bitter Çikolata Kıvırcık'ın ve Balkabağ...