Merhaba Hayaller Sakinleri :)
Kısa birşey getirdim size. Şimdiden bana sövmelerinizi duyuyor gibiyim. Çok sinir olmayın, değmez 🙊
Yeni kitap kapağını nasıl buldunuz? :)
Aranızda ithaf için ricada bulunan/bulunanlar vardı. Ben biraz balık hafızalı olduğum için unuttum. Şuraya ithaf isteği olan bir yorum bırakırsa sevinirim :)
Hayallerinizin bir gün gerçek olması dileği ile ...
İyi okumalar 🎈
~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•
...yok...
Heyecanlıyım. Hem de çok çok heyecanlı. Kalbim küt küt atıyor.
Yavaşça feribottan indikten sonra etrafa bakına bakına yürüyorum. Her yaz olduğu gibi Bozcaada insan kaynıyor. Eh bir de Bağ Bozumu Festivali zamanı...'Çınar Kafe'nin önünden geçiyorum. Yaşlı çınar ağacı iyice yaşlanmış.
Etraf hep olduğu gibi rengarenk. Bozcaada işte.
Ağır ağır pansiyona giden yolda yürüyorum. Bacaklarım ağrıyor. Yokuşlarda zorlanıyorum. Arada sırada durup dinleniyorum.
Pansiyonun olduğu sokağa sapmamla 'Hayaller
Pansiyonu' tabelasının yok olduğunu görüyorum.Pansiyon yok.
Beyaz masa, mavi sandalyeler yok.
Hamak yok.
Hayaller Sultanı yok.
İçimden bir ağlamak geliyor ki... Çenem titremeye başlıyor. İçimde koskocaman boşluk oluşuyor. Sanki pansiyonun yok olması yaşadıklarımı yok ediyor. Bir an unutuyorum o güzelim 2013 yılının yazını. Nefesim kesiliyor, pansiyonun duvarına tutunmak zorunda kalıyorum.
Hayaller Sultanı'ndan sonra kimse devam işletmemiş pansiyonu demek ki. O tatlı kadını düşündükçe dayanamıyorum, gözümden bir yaş düşüyor. Utanmasam ve etrafımda insanlar olmasa hıçkıra hıçkıra ağlayacağım.
«İyi misiniz? Yardım edeyim mi?» - genç bir çocuk geliyor yanıma, kolumdan tutuyor. Ne güzel, daha tüm hayatı önünde.
Zaman akıyor, hayat geçip gidiyor, ömürler çok çabuk bitiyor.
«İyiyim iyiyim. Yok birşeyim.» - emin olmak için birkaç saniye yüzüme baktıktan sonra hafifçe başını salladıktan sonra yavaşça kolumu bırakıyor.
Bir iki adım yürüdükten sonra yıllar önce zıplayarak girip çıktığım 'Hayaller Pansiyonu'nun kapısına bakıyorum, camların kalın perdelerle örtülü olduğunu fark ediyorum. Evde kimse oturmuyor. Yavaşça kapının önünde ki merdivenlere bırakıyorum kendimi.
Anlaşmayı tutacak mısın acaba Balkabağı...
Bak, 50 yıl oldu ve ben buradayım.
Bekliyorum, bekliyorum, bekliyorum... Tam umudumu yitirmişken sesini duyuyorum. Sesi bile yaşlanmış.
«Beyaz Çikolata Kıvırcık?» - 'bitter' yerine 'beyaz' demesi buruk bir tebessüm yerleştiriyor yüzüme. Yaşlandık, saçlarımız beyazladı.
Tam kafamı kaldırıp merak ettiğim yaşlanmış yüzündeki gamzelerini göreceğim zaman etraf bulanıklaşıyor ve birden kararıyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BozcaadAşk
Fiksi PenggemarHani böyle kitaplar vardır, tam sahil kenarında güneşlenirken okumak istersiniz. Ilık bir yaz esintisinin eşliğinde hayaller kurdururlar insana. Mutlu ederler, bir gülümseme yerleştirirler insanın yüzüne. İşte Bitter Çikolata Kıvırcık'ın ve Balkabağ...