Arkadaşlar yeni bölümü bir kaç gün içinde yayımlamak için uğraşıyorum lütfen sizde oy ve yorumlarınızla destek olun💙
"Domotos koşorlo tost ve voşnolo moyvo soyo sovoyordun..." ite bak sen. Kızın ne sevdiğini bile yakından takip ediyor.
"Oğlum çocuk sana ayarı vermiş. Resmen ben her şeyini biliyorum, önemsiyorum ayağı yapmış hem kıza hem sana." Tolga kafamdan geçenleri onayladığında iyice sinirlendim. Adama bak...
"Beni iyice sinirlendirme."
"Neyse en azından akşam yenge hanım yalnız olacak yani ikiniz baş başa vakit geçirirsiniz belki biraz."
"Yine de ona arkadaşı gibi davranmak zorundayım." Hiç sevmiyorum bu işi. Ona sarılıp öpmek isterken, hiçbirini yapamıyorum. Üstelik bir de rol yapmak zorunda kalıyorum. Ne boktan iş!
• ••
Sabahtan hafif dalgalı olan saçlarımın bozulmamış olması beni sevindirmişti, saç yapma aşamasını atlayabilecektim. Şimdi iş sadece kıyafet seçmeye gelmişti. Üstüme hiç düşünmeden fırfırlı, beyaz ve üstünde küçük mavi çiçekleri olan elbisemi giydim. Altına taba koyboy botlarımı giydim ve aynı renk çantamı taktım. Rimel ve allığımı hızlıca sürdüğümde artık hazırdım. Bir yanım bu akşam oraya gitmek istemese de bir yanım onu görmek için yanıp tutuşuyordu. Ve içimden, sürekli aynaya bakıp "güzel miyim?" diye soruyordum çünkü bu akşam güzel gözükmek istiyordum. Beni güzel görmesini, baktıkça bensiz olduğuna içinin acımasını istiyordum . Aklımda ki bir diğer soru işareti oraya Mert'le gitmemin mantıklı olup olmadığıydı. Ama açıkçası Ulaş'ın hakkımdaki düşüncelerini, kıskançlıklarını, öfkesini artık eskisi kadar önemsemiyordum. Sadece orada yalnız olmak istemiyordum ve odaklandığım tek şey buydu. Gül kurusu kremsi rujumu dikkatlice sürdüm ve tekrar aynadaki yansımama bir göz gezdirdim, güzel gözüküyordum hatta belki de biraz seksi. Saçlarımın bir kısmını tepeden topuz yapıp çubukla tutturdum ve iki tutam kahkül bırakmayı ihmal etmedim. Kot çeketimi de üzerime geçirdim ve aynadaki yansımamla son kez bakışıp vedalaştım.
•
"Biraz gergin misin?" Masaya oturalı 5 dakika falan olmuştu ve henüz Ulaş ortalıkta gözükmüyordu . Nedense onu görememek beni germişti ve her ne kadar Mert'le gelmemin ortaya sıkıntı çıkarmasını umursamasamda buraya gelince tedirginliğim artmıştı ."Yok hayır sadece ne içeceğimi düşünüyordum. Belki bir kadeh beyaz şarap?" Bunu bir teklif gibi söylediğimde Mert'in yüzünden anlık bir şaşkınlık geçti.
"Eh alkollü bir şeyler içeceksin yani?" Bir an böyle sorunca yanlış bir şey yaptığım hissine kapıldım ve biraz utandım.
"Yani içmemeli miyim? Yani doğru olmaz mı? Yani sonuçta sen içme dersen b-"
"Hayır hayır sadece şaşırdım genelde alkol kullanan birine benzemiyorsun. " Yüzüne aynı utançla baktığımı fark edince sözüne devam etti.
"Aslına bakarsan içmen daha iyi, belki biraz daha sakinleşirsin gerginliğini atarsın." Ben az önce bu çocuğa gergin değilim dememiş miydim? Değilim dediysem değilimdir. Uzatmadım ve Mert'in benim için beyaz şarap, kendisi için ise adını daha önce duymadığım bir içki söyleyişini izledim. Bu sırada Ulaş'ın yanında daha önce bir kaç kere gördüğüm çocuklar sahnede yerini almaya başlamıştı.
Beyaz şarabım önüme geldiğinde küçük bir yudum aldım ve karşımda beni izleyen Mert'le göz göze geldim.
"Sende içki içen birine benzemiyorsun bu arada." Dedim huysuzca.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dengesiz Serseri #Wattys2019
Teen FictionGöz göze geldiğimizde "Bana ne yapacaksın?" diye sordum sesimin korku barındırdığını anlamak zor değildi. Dudaklarıma doğru yanaştığında artık beni öpeceğinden emindim ki, dudaklarıma bir kaç santim kala birden uzaklaştı ve sinir bozucu bir kahkaha...