74.Bölüm: Tatil-5

681 35 25
                                    

"Doğruluk mu cesaret mi?" Gözlerini meydan okurcasına gözlerime dikti ve "Doğruluk." dedi. Ne soracaktım, sorduğum soruya gerçekten doğru cevap verecek miydi ki? Bütün bakışlar bana döndüğünde aklımda hala bir soru olmaması beni germeye başladı. Çok iyi bir fırsatı kaçırdığım hissi bütün bedenimi sardığında Ulaş ise hala gözlerini dikmiş ağzımdan çıkacak iki kelamı bekliyordu.

"Amaaan aklıma soru gelmedi az öncekinin aynısını soruyorum, hiç aşık oldun mu?" Mert yerinde rahatsızca kıpırdandı ve tüm bakışlar Ulaş'a döndü.

Ulaş gözlerini kaçırdı ve en ciddi ses tonuyla "Oldum." Dedi. Bu sefer ben refleks olarak "Kime?" Diye sorduğumda ise Mert hafifçe beni uyarır gibi öksürdü. Ulaş ise " Tek soru hakkın vardı ve kullandın." Dedi. Ekin ise bu cevaptan hoşnut olmamıştı. Muhtemelen Mert'in bana yaptığı gibi bir ilan-ı aşk bekliyordu ama Ulaş Yılmazer'den böyle şeyler beklememesi gerektiğini bilmeliydi.

Şişeyi çevirmek için eline aldığında kafamda aşık olduğu kişi vardı... Kimdi? Handan ya da Handan'dan bile önce ki biri olabilirdi. Ben? Ben olma ihtimalim sanki içimde çiçekler açtırdı ama sonra hemen tüm düşünceleri zihnime gömdüm. Onu fazla kenara sıkıştırmamıştım belki ama Ekin'in aklına Ulaş'ı sorularıyla bunaltacak bir fikir sokmuştum. Şişenin cevap kısmı Mert'te soru kısmı ise Ekin'de durmuştu.

"Bu sefer de cesaret diyeyim." Ekin gülümsedi ve düşünür gibi çenesini sıvazladı.

"Ah ne söyleyeyim ki basitçe şunu diyeyim madem, ımmmm..." bakışları önce Ulaş'a sonra bana kaydı.

"Sevgilinle öpüşün, aklıma en kolay bu geldi." Bu kızın eline kalmıştık, herkesin içinde öpüşmek hiç benlik değildi ama Ulaş'un tepkisini de merak etmiyor değildim. Mert memnuniyetle bana doğru yaklaşırken, Ekin de gülümsüyordu. Ulaş ise kaşlarını çatmış bakmakla bakmamak arasında gidip geliyor gibiydi. Dudaklarımız buluştuğunda küçük bir ıslak öpücük beklerken Mert ensemden beni iyice kendine bastırdı ve öpüşünü derinleştirdi. Herkesin önünde bunu yapmak beni hayli utandırırken Ulaş'ın suratını görememek de sinir ediyordu.

"Bence bu kadar oyun yeter, uykum geldi." Doruk'un lafıyla birbirimizden ayrıldığımızda Ulaş ayağa kalktı ve Ekin'in omzuna kolunu attı. Hep bir ağızdan 'iyi geceler' sesleri yükselirken ben ise Ulaş'ın umursamazca uzaklaşışını izledim. Gözünün önünde öpüşmem bile onu rahatsız etmemişti. Halbuki geçen buna şahit olduğunda kıyametleri kopartmış, bana olmadık şeyler söylemişti.

Mert beni odaya bırakacaktı.
"Ona neden hiç aşık oldun mu diye sordun?"

"Başka soru aklıma gelmedi de ondan." Omuz silktim. Aslında gerçekten sebep buydu aklıma yaratıcı bir soru gelmemişti. Odanın önüne geldiğimizde karşılıklı durduk.

"Oyunun en güzel yanı seni öpmekti galiba?" Tekrar dudaklarıma eğildiğinde Ulaş koridordan bize doğru yürüyordu, bu sefer yürüyüş yolu tam göz hizamdaydı. Mert dudaklarımı şehvetle kavradığında Ulaş koridorda olduğu yerde durdu. Mert'in eli sıkı sıkıya belimi kavradı ve hemen ardından beni sertçe kapıya yasladı. Ulaş'ın yüzü öylece kalmıştı bir duygu kıpırtısı okumak çok zordu. Ne yani o kıza bu kadar mı tutulmuştu beni bu kadar umursamayacak kadar mı? Mert'in hızlı öpüşlerini araya dirseklerimi koyarak durdurdum.

"Gitsem iyi olur, iyi geceler." Der demez odaya girdim. Acaba Ulaş ve Mert karşılaşmış mıydı? Ulaş eğer odaya geliyorsa şimdiye içeri girmiş olmalıydı. O gelmeden pijamalarımı giymek için lavaboya gittim ve su yeşili gömlek-şort pijamamı giydim. Saçlarımı sabah kalktığımda dolaşmamalı için gevşekçe ördüm, dişlerimi fırçaladım. Yüzümü de yıkadıktan sonra yatağıma yattım. Ulaş hala gelmemişti. Acaba fazla mı ileri gitmiştim onu kırmış ve kendimden iyice uzaklaştırmış olma ihtimalim kalbimi tekletti. Gece sıkıntıdan televizyonu açtım ve yatakta yattığım yerden izlemeye başladım. Bir film kanalı bulmuştum ve ortasından da olsa filmi izlemeye başladım, başka türlü vakit geçmeyecekti. Filmi de bitirmiştim ve Ulaş hala gelmemişti. Saat gece 1'e geliyordu. Gözlerim kapanmaya başlamıştı. Telefonu ve başucumdaki ışığı kapattım. Gözlerimi yumdum, tam o anda kapının tıkırtısı duyuldu. Gözlerimi açmadım ama uyuyor numarasını da hiç beceremezdim. Işığı açmadan yavaş yavaş yatağın kenarına geldi ve külçe gibi kendini yatağa bıraktı. Yatağa yatmasıyla derin bir alkol kokusu ciğerlerimi doldurdu.

Dengesiz Serseri #Wattys2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin