HATIRLATMA
"Ona sarıldığını gördüm, sana dokunduğunu... Bunlar beni çıldırtıyor. Ben her burda olmadığımda yine o çocuk yanında mı ya da sana dokunuyor mu diye düşünmek istemiyorum." Şu an yüzünü görebilsem tepkisini anlamam daha kolay olabilirdi.
"Mert benim arkadaşım. Sen ise ..." Bir an düşündüm; Ulaş benim neyimdi? Sevgilim,arkadaşım?
Tereddütle başımı Ulaş'ın göğsünden kaldırdım ve bakışlarımı gözlerine sabitledim;
"Ben senin neyinim Ulaş? Kimim ben senin için?"
"Bu şaşırtmacalı bir soru mu?" Benim ciddiyetime karşılık onun kafası karışmış gibi duruyordu.
"Hayır." Kısaca yanıtladığımda uzunca bir süre beni çözümlemek ister gibi suratıma baktı.
"Ne demem gerektiğini bilmiyorum." Kararsızlıkla kafasını kaşıdığında sinirle yüzüne baktım.
"Ne demek ,ne demem gerektiğini bilmiyorum!" Seni seviyorum diye bilirdi, herşeyimsin lan var mı ötesi diye bilirdi ama tabiki Ulaş'tan bunu demesini hiç beklemiyordum orası ayrı konu.
"Seviyorum işte kızım seni neyse ne."
Ellerimi göğsümde birleştirip baştan aşağı Ulaş'ı süzdüm."Seviyorsun ama sahiplenmiyor musun yani? Bu mu olayın?" Şu an tam bir Türk kızı gibi trip atıyordum, eskiden bunun her ne kadar saçma olduğunu düşünsem de şu an kafaya takmıştım biz resmi olarak sevgili bile değildik ve bu ilerde bir çok sorun doğurabilirdi.
Mesela, sevgilisi olmayan bir insan bekar sayılırdı ve özgürdü. Sevgilin yoksa aldatacak kimsende teorik olarak yoktu ve bu kesinlikle büyük bir sorundu."Buse, sen iyi misin? Ne alakası var kızım sahiplenmemekle?"
"Çok alakası var, seviyorsun ama sevgilimsin deyip sahipleneniyorsun nedense!"
Derin bir nefes verdi, "Yorma beni ne olur bak." Yorma beni mi? Sinirim bozulmuştu. Benden bu kadar çabuk sıkılmasını beklemiyordum hatta hiç sıkılmasını beklemiyordum.
Ortada benim suskunluğumdan Doğan derin bir sessizlik olunca Ulaş yine aynı konuya girdi.
"O çocukla bu kadar yakın olmanı yasaklıyorum." Zaten bozulmuş olan sinirlerim iyice gerildi. Onun rahatlığı beni çıldırtırken bende onu sinirlendirmek istedim;
"Yasaklıyorsun öyle mi?" İmalı imalı sormama rağmen rahat bir tavırla "Evet." Diye yanıtladı.
Ayağımla yerde ritim tutarak sakinleşmeye çalışıyordum ama olmuyordu.
Dayanamayarak sordum ;
" Ne hakla Ulaş Yılmazer?" Tepkisini beklemeden devam ettim,"Siz kimsiniz?" Son söylediğimle yüzünde bütün mimikler dondu, sertleşen bakışları fazla ileri gittiğimin sinyallerini veriyordu.
"Ben kimim öyle mi?" Dediğinde gözlerimi kaçırdım.
Çenemden sıkıca tutup yüzümü kendi yüzüne bakmaya zorladığında,
"Bugün burada söylediklerinizi unutmayın Buse hanım. " çenemi sertçe bırakıp arkasını döndü.
Bir kaç adım attıktan sonra son sözünü eklemeyi de ihmal etmedi;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dengesiz Serseri #Wattys2019
Novela JuvenilGöz göze geldiğimizde "Bana ne yapacaksın?" diye sordum sesimin korku barındırdığını anlamak zor değildi. Dudaklarıma doğru yanaştığında artık beni öpeceğinden emindim ki, dudaklarıma bir kaç santim kala birden uzaklaştı ve sinir bozucu bir kahkaha...