Multi-Buse
Umarım begenirsiniz hikayenin konusu yeni yeni başlıyor."Seni arabada bekliyorum" dedi ve işaret parmağını dudağına götürdü.
Ardından bana doğrulttu;
"Geç kalmasan iyi edersin."
....
Sırf o istedi diye, sırf o konuşmak istedi diye ayağına gitmeli miydim? Kesinlikle gitmek istemiyordum.Ama tekrar buraya gelip sorun çıkarmasını da istemiyordum açıkçası.
Soran gözlerle bana bakan Tuğba'ya döndüm;
"O pisliğin arabasına binmeyeceksin değil mi? " dediginde bineceğimi anlamıştı ve bu sözlerle beni uyarıyordu.
"Hemen dönerim " dediğimde mahçup bakışlarımı ona gönderdim . Gözlerim daha çok 'Başka çarem yok' dercesine Özür diliyordu.
Alışveriş merkezinin kapısına doğru yöneldim ama kafam çok karışıktı.
Anlayamıyordum neden? Neden her fırsatta karşıma çıkıyordu? Konuşmak istiyordu?
Açık havaya çıkmamla soğuk rüzgarın yüzüme çarpmasıyla irkildim.Ardından gözlerimi kısarak etrafta onun arabasını aramaya başladım.Bu yaşta arabası vardı öküzün.Yani evet benimde vardı ama onun ki eminim daha gösterişli birşeydi.Hemde benim ki tam olarak benim sayılmazdı aslında ailemindi.Kullanmak için bile küçük çocuklar gibi mızıldanıp izin almam gerekti.
Gözlerim etrafı tararken son model lüks Porsche marka gri bir arabanın camının açılmasıyla onu gördüm.Tabi ki beni yanıltmamıştı.Pis züppe!
Güneş gözlüklerini takmış havalı havalı koltukta otururken, kafasını bana çevirmeye bile zahmet etmeden arkasında kalan bana , camdan çıkardığı eliyle işaret yaparak gelmemi istedi.
Yavaş adımlarla camın kenarına gittim.Onun arabasına binme fikri tüylerimi ürpertiyordu.
İki parmagını -işaret ve ortak parmağını- döndürdü.Sanırım dolaş , arabaya bin, yanımda ki ön koltuğa otur demekti.Ama yapmadım. Hala olduğum yerde durmamdan rahatsız olmuş olacak ki kafasını hafifçe camdan çıkarmaya tenezzül etti;
"Binsene kızım şu arabaya"
"Hayır" iki elimi göğsümde birleştirdim ve kafamı iki yana salladım. Onunla uğraşmak istemediğim için şu an buraya gelmiştim ama her istediğini yapmayacaktım .O ne yapacağı belli olmayan dengesizin arabasına binmeyecektim.
Gözlerinden tarifi imkansız karanlık bir bakış geçti. Gözleri sinirle parlamaya başladığında onu daha önce hiç bu kadar sinirli görmediğimi fark ettim.
Hayır ne vardı bu kadar sinirlenecek? Sonuçta sırf konuşmak istiyor diye buraya gelmiştim.Gerçi gelmemde ki en büyük etken onun tekrar sorun çıkarmasını istemememdi. Çünkü cidden yorulmuştum onun kavgasından, gürültüsünden , bu dengesiz hallerinden.
Sinirli gözleri normal değildi.Yani sadece arabaya binmemem değildi sorun.
Başka bir şey vardı ama neydi?
Merakım an ve an büyürken, ateş saçan gözlerine bakmak beni korkuttu.
Korktum, gözlerimi başka yerlere odaklamak istedim.
Etraftaki ağaçlara mı baksaydım? Sayısı yeterince azdı ve onun bu keskin bakışları üzerimdeyken bu pek akıllıca değildi.
Başka... Başka bir odak noktası?
Bu sefer dikkatimi çimlerde keyifle yuvarlanan kediye verdim.. Siyah ve beyaz gibi zıt renleri bir araya getiren tüyleri çimlerle bütünleşmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dengesiz Serseri #Wattys2019
Roman pour AdolescentsGöz göze geldiğimizde "Bana ne yapacaksın?" diye sordum sesimin korku barındırdığını anlamak zor değildi. Dudaklarıma doğru yanaştığında artık beni öpeceğinden emindim ki, dudaklarıma bir kaç santim kala birden uzaklaştı ve sinir bozucu bir kahkaha...