Bölümün sonuna efsane yorum konuları bıraktım, aşırı fikrinizi merak ediyorum lütfen fikir beyan edin 😊 Sohbet havası olsun, bana da motivasyon olsun hızlı yazayım😊
Hayatın bizi taşıdığı noktalar bazen o kadar değişik ki... Trajikomik. Bazen hiç kimsenin gerçek sizi tanımadığını düşündüğünüz oluyor mu? Sanki özünüzü, iyiliğinizi, sıkıntınızı kimse bilmiyor gibi hissediyor musunuz? Aslında bu bizim değil, onların hatası değil mi? Güzel görmek isteyen güzel görür oysa çoğu insan kolaya kaçıp sizi kötü ilan ediveriyor. Bazen kalbinizden hep iyilik geçerken diğerleri gibi içten pazarlıklı davranmak yerine dürüst olduğunuz için bile dünyanın en kötü insanı siz oluyorsunuz. Bunları neden söyledim bilmiyorum sadece içimden geçenler tam olarak bunlar. Mesela annem beni gerçekten tanıyor mu? Bence tanısa benim için en iyi şeyin arkamdan böylesine iş çevirmek olduğunu düşünmezdi. Ya da Ulaş? İçimde bir yerlerde çok ama çok kırılgan biri olduğumu gerçekten bilse bunca zaman bana böyle kötü davranır mıydı? Bilmiyorum. Bazen hiç kimse tarafından değer görmediğini düşünüyorum.
Eve döndüğümüzden bu yana Mia ile ilgilenmiş, oyunlar oynamıştık. Şimdi ise koltukta ayak ucumda horuldaya horuldaya uyuyordu. Ulaş ile güzel vakit geçirmiştik tabi bazı konuları geride bıraktığı için olmuştu bu. Yoksa Mert'e anlatıp ona anlatmadığım konuları tekrar açsa eminim şu an kanlı bıçaklı olurduk. Benim bildiğim Ulaş bunu sineye çekecek biri değildi, ne zaman patlayacağını bekliyordum."Nasılsın?" Sesi masal anlatır gibi hülyalı ve yumuşacıktı. Nasıldım? Mağlup dönemim gelmişti ve karnım ağrıyordu. Allahtan bir ara markete gidip gerekli şeyleri alabilmiştim.
"Karnım ağrıyor." Yüzünden bir panik ifadesi geçti. Ah Ulaş bu ağrının her ay tekrarladığını bilseydin bu kadar telaşa gerek olmadığını anlardın.
"Ne iyi gelir?"
"Bir şey yapmana gerek yok, geçer." Dediklerimi duymamış gibi ayaklandı.
"Bir şeyler yapmak istiyorum."
"Sıcak su torbası olabilir. Bu evde olduğunu sanmıyorum."
"Sanmıyorsan yanılıyorsun annem de hep karnı ağrıdığında kullanırdı." Sesi giderek daha da uzaklaştı yukarı çıktı ardından biraz sonra elinde sıcak su torbasıyla tekrar aşağı indi. O bunları hallederken varlığını unuttuğum sınıf grubuna bir mesaj geldi. Merak edip açtım bir tatil afişiydi. Okul olarak bir kamp tarzı tatil organize edilmişti. Her sene gitmek isterdim ama annemler çoğu zaman söylenir ve göndermezlerdi. Bu sene söylenmelerini dinlememe gerek yoktu. Hatta istemedikleri bir şeyi yapmak çok çok hoşuma giderdi. Üstelik gezi bu haftaydı ve kalmalı olduğu için Ulaş'ı da bir hafta daha rahatsız etmek zorunda olmazdım. Kalacak yer sorunum 1 haftalığına ortadan kalkıyordu.
Ulaş elinde sıcak su torbasıyla geldiğinde ayaklarımın altına koydum, ayaklarım ısınınca sanki vücudumun her yeri ısınıyor gibi hissediyordum. Ulaş ise ayak ucuma oturmuş öylece bana bakıyordu. Sıcak su torbasını ayaklarımdan daha yukarı çıkardığımda o ise ayaklarımı iki eliyle kavradı.
"Bunları ben ısıtırım, ellerimle." Utanç duygusu tüm bedenime yayıldı, ayaklar bilirsiniz pek sevilen yerler değildir ve şu an Ulaş'ın ellerindeydi. Neyse ki çoraplarım vardı canım! Aklım tatilde kalmıştı, detaylarına bakmak için tekrar telefona gömüldüğümde utancım da bir nebze dağılmıştı. Ulaş ise dikkatli dikkatli beni izliyordu, elleri hala küçük ayaklarımdaydı."Bir şey mi oldu? Yani birden telefona gömüldün de..."
"Bu hafta bir okul gezisi varmış da ona bakıyordum."
"Gidecek misin?" Meraklı sesi beni tereddütte bıraktı. Gitmemi istemiyor gibiydi.
"Evet." Net cevabım karşısında afalladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dengesiz Serseri #Wattys2019
Ficção AdolescenteGöz göze geldiğimizde "Bana ne yapacaksın?" diye sordum sesimin korku barındırdığını anlamak zor değildi. Dudaklarıma doğru yanaştığında artık beni öpeceğinden emindim ki, dudaklarıma bir kaç santim kala birden uzaklaştı ve sinir bozucu bir kahkaha...