79.Bölüm: "Kader"

421 28 12
                                    

Günlerim sonbaharda dökülen sarı yapraklara esen rüzgar gibi beni oradan oraya savurarak geçiyordu, hızlı ve ne olduğunu anlamadan. Artık yersiz yurtsuz ve sonsuza dek annemlerden kaçarak hayatımı devam ettiremeyeceğimi bildiğimden eve dönmüş ama buna rağmen annemle olabildiğince az konuşmayı tercih etmiştim. Babam zaten ortada yoktu. Kalbimin Ulaş kısmı ise sürekli heyecanla çarpıyor bana söylediklerini düşünüyordu. Bir yanım üniversite hayatımın onla sürekli yan yana olma fikrini delicesine isterken diğer yanım korkuyordu; yarım kalmaktan, yarı da bırakılmaktan... Her an yan yana olmak birlikte yeni bir hayata atılmak ya bize iyi gelmezse? Düşüncelerimi bir kenara bırakarak üstüme bebek mavisi eşofman takımımı geçirdim ve saçlarımı yarım topuz yaptım. Ulaş bu akşam beni arkadaşlarıyla olan basket maçına çağırmıştı, onu oynarken izlemek keyifli olacaktı. Hoş ben o hiçbir şey yapmazsa da saatlerce izleyebilirdim ama konumuz bu değil.

Evden çıktığımda Ulaş arabasına yaslanmış beni bekliyordu. Üzerinde lacivert bir tişört altında ise bir basketbol şortu vardı. Böyle üşümüyor muydu? Beni görünce yüzü kocaman gülümsedi ve bir kaç adım atarak beni dudaklarıyla karşıladı. Dudakları dudaklarıma değince ürperdim ve elimle hafif kolunu okşadım.

"Kokuna bayıldığımı söylemiş miydim?" Burnunu boynuma sürttüğünde daha öpücüğün etkisinden çıkamayan vücudum tekrar kasıldı.

"Sadece kokunla bile sevişirim." Gözlerim kocaman açıldı ve bir adım geri çıktım.

Ellerimi kızaran yanaklarıma götürdüm ve Ulaş muzipçe gülümserken ben kaşlarımı çattım.

"Ulaaaaş! Utandığımı bildiğin halde bana şey cümleler kuruyorsun."
Gülümsemesi iyice suratına yayıldı.
"Ney cümleler?" 

Sanki biri bizi duyacakmış gibi fısıldadım, "Açık seçik cümleler işte."

O da benle dalga geçme fırsatını geri tepmeyerek benim gibi fısıldadı;
"Utanman hoşuma gidiyor."

Arabanın etrafında dolaştım ve kapıyı açıp içeri geçtim. Araba daha karanlıktı şüphesiz yanaklarımın kızarıklığını gizleyecekti.

Etrafı çim kaplı bir parkın ortasındaki sahaya vardığımızda Ulaş beklemeden içeri girdi ve arkadaşlarıyla selamlaştı. Ben ise sahanın etrafında ki oturaklardan birine oturdum. Etraftan benden başka tek tük kız vardı geneli erkekti. Maç başladığında Ulaş'ı izlemeye koyuldum. Çok uzaktan basketler atıyor ve attıkça yüzünden o muhteşem tatmin hissi anlaşılıyordu. Kazanmayı çok seviyordu, Ulaş Yılmazer'in kaybettiği bir senaryo zaten düşünemiyordum.  Arada bir gözüyle beni yokluyor şımarık şımarık bu senin için gibisinden el hareketleri yapıyordu. Maç bitip dışarı çıktığında kan ter içindeydi. Ona sarılmak için yaklaştığımda geri çekildi.

"Çok terliyim bebeğim, bendem tiksinmeni istemem." Tiksinir miydim?

"Hemen bir duş alacağım şurada." Karşıdaki küçük duş kulübelerini işaret ettiğinde kafamla onayladım. Ulaş'ı beklerken aslında onun ilgi alanlarının içinde olmaktan ne kadar hoşlandığını fark ettim. Bu yeni bir Ulaş tanımak gibiydi. Benim yanımdaki Ulaş'ı az çok biliyordum ama mesela bu Ulaş da bana onun hakkında farklı fikirler veriyordu. Dakikalar sonra ıslak saçlarını düzelterek bana doğru yürüdü ve o anda dudaklarına kapılmak istedim. Bazı hallerinin bana daha seksi gelmesi ve beni cezbetmesi normal miydi? Üstünü de değişmiş beyaz bir tişört ve siyah bir eşofman giymişti. Tişörtü dar değildi ama yine de altından kasları net bir şekilde seçiliyordu.

"Ne oldu bebeğim?" Vücuduna dalan gözlerim Ulaş'ın yanıma geldiğini bile idrak edememişti.

"Hiç. Bir şey olmadı."

Dengesiz Serseri #Wattys2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin