🍂0.3 Var Mısın?🍂

38.7K 1.7K 87
                                    

Gelen shoplar için çok teşekkür ediyorum ♥️
İyi okumalar :))

Çaresizce etrafıma bakındım, küçük bir mucize istiyordum ve bu mucizeyi karşımdaki adamın sağlayacağını biliyordum. Belki çok iyi tanımıyordum bu adamı ama başka hiçbir seçenek yoktu. Söylediğim yalanı kurtarmanın başka yolu yoktu. Umut dolu gözlerle adamın açık kahve gözlerine baktım. Karşımdaki kişinin ara sıra bana bakıp uzun uzun dalıp gitmesinden korkmuyor değildim. Adamın kötü biri olduğunu da sanmıyordum ama tam anlamıyla güvenmiyordum da. Muhtaç olmasam asla böyle bir şey yapacak biri değildim. Ama kısa sürede yeni bir sevgili adayı bulmam çok zordu.

"Gerçekten kebapçıya geldiğimize inanamıyorum."
Ne yani mekan mı beğendiremiyordum!
Gözlerimi kısarak onu inceledim. Saç kesimi yüzüne yakışmıştı. Çok olmasa bile keskin bir yüze sahipti. Hafif kirli sakallarına oranla giyimi tam bir beyefendiye benziyordu. Üstelik konuşma tarzı ve diksiyonu birbirini harika tamamlıyordu. Üstündeki kabanın pahallı olduğuna hatta marka olduğuna yemin edebilirdim. Bu durumdayken nasıl oluyordu da borç batağına batıp intihara yöneliyordu?

"Sabahın bu saatinde burada kimse olmazdı ve açıkçası tanımadığım biriyle tenha bir yerde oturup konuşacak değilim." Aferin kızım! İyi cevaptı. Ayrıca kebapçı Hüseyin abinin yeri harikaydı. Bir çok kez buraya gelir lezzet ötesi kebaplarından yerdim. Ah bir de o sonrasında getirdiği künefe yok muydu...
Künefe mi yeseydim acaba?

"Tanımadığın birine değişik tekliflerle gelmeyi biliyorsun ama."

Evet bay ukalamız yine bilmişlik taslayıp yan ağızla gülmüştü.

"Borç batağında batmak istiyorsun galiba." Meydan okuyordum. Kaşımı kaldırıp bedenimi dikleştirirken bakışlarını masaya indirdi ve sırıtmasına devam etti. Beni mi kekliyordu bu adam?

"Sen kazandın pes ediyorum." Siyah boğazlı kazağının yakasını düzeltip bakışlarını tekrardan bana çevirdi.
"Neden ailene böyle bir yalan söyledin?" Cevabını hiç vermek istemediğim soru gelmişti karşıma. Rahatsız olurken bakışlarımı kaçırdım ondan. 

"Öyle gerekti çünkü." Dedikten sonra Hüseyin abinin getirdiği çaydan yudum aldım.

"Çay sevmez-"
Ne dediğini anlamayarak ona baktığımda kaşlarını çattığını gördüm.

"Çay sever misin?" Dedi sanki bu dediğine anlam veremiyormuş gibi. Bunu neden merak etmişti?
Sanki sevmemem gerekiyormuş gibiydi. Tereddüt etmeme yol açan bu lafların ardından kafamı salladım. Çay severdim ben.

"Ailen var mı?" Yine sebepsizce laflar ağzımdan çıkıyordu ama merak ettiğim bir konuydu bu. Yalnız mıydı?

"Annemle babamı küçükken kaybettim ve kimsem yok." Bakışları ellerine giderken teker teker yaptıklarını takip ettim.

"Başın sağolsun. Ben de annemi kaybettim yakın bir zamanda. Babam ve üvey ablam Evrim var." Dedikten sonra çayımı içmeye devam ettim. Önündeki çaya dokunmuyordu bile. Çay sevmiyor muydu? Bunu merak etmem gereksizdi. Beni ilgilendirmezdi ama içimde tutamadım.

"Çay sevmez misin?" Ne gerek vardı Esin? Bunu sormanın gerçekten ne gereği vardı!

"Sadece sabah kahvaltılarında severim." Bakışları benden uzağa başka bir yere sabitlenmiş ve yine dalıp gitmişti.

"Sadece bir hafta sonra söz beni bir daha görmeyeceksin. Hem ayrıca zor bir şey de istemiyorum senden. Yalandan bir el tutma ve hoş sözler o kadar." Elimi tutmasını istediğim insan Cem'di. Onunla kurduğum çok hayaller vardı. Yaşamak istediğim çok güzel hayallerim vardı.
Ama bunlar sadece hayal olarak kalacaktı. Hatta bu hayalleri yavaş yavaş zihnimden silmem gerekiyordu.

Kader Bağı (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin