busrabozkurt__2002
Canım canım... iyi ki doğdun ❤️ doğum günün kutlu olsun 😍İyi okumalar :)
Parmaklarımla oynamayı kesmem lazımdı ama merakla birlikte sabırsızlık bedenimde gezerken parmaklarımla oynamak dışında başka bir şey yapamıyordum. Üstelik Servan hâlâ cevap vermemişti ve ben daha fazla beklemek istemiyordum.
"Cevap vermeni bekliyorum." Baskı kurmam iyi mi gelirdi bilmiyordum ama tek istediğim şey bir an önce cevap vermesiydi?
"Arabayı mı kurcaladın!" Gürlediğine yemin edebilirdim. İnsan olduğunu bilmesem özünde bir hayvandı diyebilirdim. Bağırmasına gerek yoktu çünkü istemeden bulmuştum o bilekliği. Özel olarak arabayı kurcalamamıştım.
"Sesini yükseltme bana! Düzgünce bir soru sordum." Fazla sıcaktı ya da ben sinirden terliyordum. Saçlarımı savurup önümden çektim. Az önce üşüyen ben şu an sıcaktan patlamak üzereydim.
"Anne..." Başladığı cümlesini elimi kaldırarak durdurdum. Annesine ait olduğunu söyleyecekti ama inanmıyordum.
"Annenin olmayacak kadar yeni bir bileklik. Aileni küçükken kaybettiğini söyledin ama bir bilekliğin bu kadar yepyeni durmasına imkan yok." Üzerimdeki hırkayı çekiştirerek çıkardım ve koltuğun üstüne bıraktım. Sessizce hareketlerimi izliyordu bir hareket ya da bir laf yoktu. Sadece sessizlik...
"Alyansın da üzerinde tek bir çizik yoktu. Kullanılan bir eşya gibi değildi. Ayrıca her defasında pahallı arabalarla geliyorsun. Hangi işyeri buna izin verir ?"
Benim bildiğim hiçbir yer vermezdi. Ayrıca kimse güvenip arabayı bir iki günlüğüne alması için de izin vermezdi."Erkek bilekliği o...ben yaptırdım. Bir parçasını taşımak için alyansı da kuyumcuda yaptırdım." Servan'ın durgun çıkan ses tonu ile kaşlarımı çattım. Bilekliğin kadın için mi erkek için mi olduğunu anlayamazdım çünkü bilekliğin rengi her şey için uygundu. Hiç bu açıdan düşünmemiştim.
"Çalıştığım yerin sahibi tanıdık ve bana güveni tam. Bu yüzden arabaları almam sıkıntı olmuyordu." Bilekliği cebine koyduktan sonra küçük bir bakış attı bana ama fazlası yoktu. Bakmamaya çalışıyor gibiydi. Ya da ben sinirden öyle sanıyordum.
"Seni çözemiyorum." Pes etmiştim. İmkansızdı Servan'ı çözmek ve anlamak. Çok boşluk vardı cümlelerin içinde ama onları doldurmak için doğru vakit değildi. Bir kaç gün sonra hayatımdan çıkacak birinin hayatını sorgulamaya gerek yoktu. Ablamla ilgilenmem lazımdı. Servan da bir şey demiyordu...konuşmak istemediği her halinden belliydi. Başka bir şey demeden kapıya doğru ilerlerken durdurmasını istedim. Beni tatmin edecek bir cevap vermemişti. Kapıyı açtığım gibi soğuk rüzgarın yüzüme çarpmasını sağladım. Terleyen bedenim şu an donuyordu. Aslında yüzüme çarpan ve bedinimi üşüten rüzgar değildi. Servan'ın sessizliğiydi. Alamadığım sorularımın cevaplarıydı...
Etrafıma kısa bir bakış attım ama Cem'in arabası ortalıkta yoktu. Cem ve Evrim de ortalıkta yoktu. Yağmur hafif çiselerken geri dönüp yağmurluğumu giymek istedim ama Servan'ı görmek isteği yoktu içimde. Kazağımın kollarını çekip ormanın içine doğru ilerledim.
"Evrim!" Havanın kararıyor olması etrafa bakınmamı zorluyordu. Konuşmak için ormanın içine gireceklerini düşünmem büyük bir hataydı. Telefonumu çıkarıp ablamı arayacağım sırada sinyalin olmaması ile bağırmak istedim. Her şey üst üste geliyordu! Arkamı dönüp bakındığımda yolum ağaçlardan ibaretti. Kaybolmuş olamazdım değil mi?
Yağmur taneleri yüzüme düşerken telefonuma geri baktım. Tek bir sinyal çizgisi yoktu. Ayrıca ormanın içinde hayvanlarla başbaşaydım.
Geldiğim yoldan geri gitmeyi denerken duyduğum sesler korkmama neden oluyordu. Yağmur da yağışını arttırmıştı. Hem üşüyor hem de korkuyordum. Tatil zehir olmuştu bana. Adımlarımı hızlandırıp yüzümü silerken ıslanan kazağım ağırlık yapıyordu. Ağaçların arasında gördüğüm ışıkla derin bir nefes aldım. O yöne doğru ilerlerken korkudan ağladığımın farkında değildim. Korkudan değildi aslında...bedenim daha fazla dayanmamıştı. Son çalılıkları da geçtikten sonra arabanın farlarını yakan Servan'ı görmek içimi son derece rahatlatmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kader Bağı (Tamamlandı)
RomanceÇaresizce etrafına bakındı, küçük bir mucize istiyordu ve bu mucizeyi karşısındaki adamın sağlayacağını biliyordu. Belki çok iyi tanımıyordu bu adamı ama başka hiçbir seçeneği yoktu. Söylediği yalanı kurtarmanın başka yolu yoktu. Umut dolu gözlerle...