Herkese sağlıklı günler diliyorum :)
İyi okumalar...
Önümdeki takım elbiselerine bakıp ardından Servan'a göz attım. Gri keten takım ona harika yakışacaktı.
"Ablanın nişanına gelmem neden önemli anlamış değilim." Servan kıravatlara bakarken görevli çalışan kadının getirmiş olduğu kahveyi aldım ve teşekkür ettikten sonra Servan'a döndüm.
"Çünkü benim ailem için önemli bir gün ve o gün de yanımda olman lazım." Kahvemi yavaş yavaş yudumlarken yüzünü buruşturan adamı izledim.
"Beni ailenle tanıştırman için doğru bir gün mü sence?" Servan sorgulayıp elindeki kıravatları giyinme kabinine bıraktı.
"Evet bence doğru bir gün arada kaynamış olursun." Omuz silktim. Harika planlamalar yapıyordum.
"Yalandan bir sevgilin olduğunu kime söyledin sen? Evdekilerin daha benden 'sözde yalancı sevgilinden' haberi bile yokmuş." Tek kaşı kalkmış bana bakarken gülümsemeye çalıştım. Ona gerçekleri anlatamazdım. Söyleyebilir ya da ağzından kaçırabilirdi.
"Bak ben öyle hep sevgilisi olan bir kadın olmadım. Ablam olsun arkadaşlarım olsun hep dalga geçtiler ve ben ablama sevgilim var dedim. O da nişanında seni görmek istedi." Bir yere kadar doğruydu söylediklerim. Zamanında dalga konusu olmuştum ama Evrim nişanında Servan'ı görmeyi istememişti.
"Bir akşam yemeğine davet olabilirdi ya da ailecek yapılan bir etkinlikte ailenle tanışmam daha doğru olurdu." Bilmişlik taslar gibi kaşlarını kaldırdı Servan. Dediği doğruydu ama nişanda fazla sorguya çekilmezdim ve bu da benim işime gelirdi. Açıkçası ablamın aklında küçük bile olsa bir şüphe varsa yok olacaktı ve bu benim işime daha çok gelirdi.
"Patron benim kuralları ben koyarım. Ayrıca şu takımı alıp denemelisin." Elimdeki kahve fincanını küçük masaya bıraktım ve gözüme kestirdiğim takımı alıp ona doğru ilerledim. Konuyu kapatabilir miydik acaba! Takımı eline tutuşturup kabine doğru iteklemeye çalıştım ama kuvveti yerindeydi. Ancak itiraz etmeden usulce kabine girdi ve kapıyı kapattı.
Geri kahveme dönerken oturacak herhangi bir yer aradım. Sağ tarafta kalan silindir pufun üzerine otururken kahveyi dökmemeye çalıştım. İçeriye bakış attım ve hâlâ boş olduğunu gördüm. Neden kimse gelmiyordu mağazaya?"Nasıl oldu?" Servan kollarını açmış kabinden çıkarken bakışlarımı ona çevirdim. Harika duruyordu ama kıravatını bağlamamış öylece boynuna atmıştı. Üstelik benim beğendiğim kıravattı. Takmaya tenezzül bile etmemişti. Bardağı oturduğum yere bırakıp gözlerimi kısa kısa yanına ilerledim.
"Sen ne renk giyeceksin? Ona göre baksak daha mantıklı olur." Servan boy aynasından kendisine bakarken ceketin uçlarını düzeltti. Henüz ne renk giyeceğimi bilmiyordum. Hatta elbisem bile hazır değildi ki bir şey söyleyeyim. Benden cevap beklercesine bakarken dudaklarımı büzdüm ve kafa salladım.
"Henüz karar veremedim elbisem konusunda." Çünkü bir kaç saat önce haberim olmuştu ve Servan bunu sorana denk aklımda bile değildi. Kıravatının uçlarından tutarken sorduğu soruyla birlikte havaya kalkan kaşları çatılmıştı. Ne yaptığımı merak edercesine kafasını eğdi ve kıravatını bağlamamı izledi.
"Yapmasını biliyorsun." Düşünceli bir ifadeyle yavaşça kafasını kaldırırken son bir hamle ile kıravatı bağladım ve kendimden emin bir şekilde gülümsedim. Evet babam sayesinde yapmasını biliyordum ama Servan'ın bu duruma şaşırmasına anlam veremedim. Çoğu kadın bağlamayı bilmiyordu ama bu durum şaşırmasına yol açacak bir şey değildi. Gülümsememe devam edip egomu konuşturacağım sırada kapanan ışıklarla birlikte küçüklükten kalma korkum kendisini göstermeye başlamıştı. Gözüm hiçbir şey görmezken ağzımdan kaçan korku dolu inlemeye engel olamadım ve kollarım otomatikman karşımdaki bedene dolandı. Gözlerimi sımsıkı kapatmış Servan'ın kalp atışını duymaya çalıştım ama kulaklarım uğuldamaya başlamıştı. Nefret ederdim karanlıktan ve kesilen elektriklerden. Servan'ın zerre destek olmayışı ile kendimi yalnız hissettim. Önceden ya babam ya da Evrim bu tarz durumlarda beni sakinleştirmek için sarılırlardı ama şu an bu adamdan bunu göremiyordum.
"Çek...çekil...ışıklar geldi." Kolumda hissettiğim el beni kendisinden sertçe uzaklaştırırken gözlerimi açtım. Beni uzaklaştırmak için öyle bir kuvvet uygulamıştı ki kolumu acıtmıştı. Acıyan kolumu ovalarken kendisini kabinden dışarıya atan ve daha sonra seri adımlarla mağazadan uzaklaşan adama baktım. Yüzümü buruştururken neden böyle bir tepki verdiğini düşünmeden edemedim. Sebep neydi? Sarılırken canını mı acıtmıştım? O an öyle saçma düşünceler beynimle oynadı ki...bir an kötü koktuğumu bile düşündüm. Hızlı adımlarla ve meraklı bakışlarla bana doğru gelen görevli kadın görüş alanıma girerken Servan'ın henüz satın almadığımız kıyafetlerle gittiğini fark ettim. Mahçup olmuş bir şekilde çantamı açtım.
"İyi misiniz?" Diyen kadının endişeli sesini duyabiliyordum. Kafa sallarken cüzdanımı bulmaya çalıştım. Lanet olasıca çanta niye bu kadar karışıktı! Ağlamak istemiyordum ama son noktaya gelmiş gibiydim.
"Ne kadardı?" İlgimi başka bir şeye çekmeliydim. Burnumun ucu sızlarken çantamı kurcalamaya devam ettim.
"Ne ne kadardı efendim?" Kadının sorusu ile kafamı hızlıca kaldırdım ve dalga geçip geçmediğine baktım. Mağazada neyi sorabilirdim ki böyle saçma bir cevap vermişti.
"Takım..." Sonuçta Servan çekip gitmişti ve takımın parasını vermek zorundaydım.
Kızıl saçlı görevli kadın, arkasına dönüp başka bir çalışana bakarken anlamayarak onlara baktım. Bir fiyat söylemek bu kadar mı zordu? Ya da saçma bir soru sordum da haberim mi yoktu!"200₺ efendim." Kadın geri arkasına dönüp bana bakarken kaşlarımı çattım. Böyle bir mağazada bu fiyata kıyafet bulmak imkansızdı. Asla ama asla bu kadar ucuz olacağını düşünmüyordum. Takımın etiket markası ayrıca ayakkabısı ile asla bu fiyatta olmazdı. Ancak sorgulayacak ne gücüm ne de halim vardı. Çantamı biraz daha kurcaladıktan sonra cüzdanımı bulmuştum. İçini açıp nakit parayı kadının eline tutuştururken yaşadıklarıma hâlâ anlam veremiyordum. Bir an önce buradan çıkmak istiyordum. Mağazadan çıkarken kendi kendime Servan'ı asla aramayacağıma söz verdim. Oyun falan yoktu! Böyle bir dengesizle uğraşacağıma Evrim'e başka bir yalan söyler , sevgilim olmadığını dile getirirdim. Tanımadığım bir adama kafa yormak yerine yapacağım daha önemli işlerim vardı.
__
"Bana söylemeyi düşünmüş müydünüz acaba?!" Sinirliydim tabii ki de! Ablamın nişanından haberim bile olmuyordu. Üzerimdeki kırmızı elbisenin dantel yakasını düzeltirken Evrim'in kolye takmasına hatta kolyenin güzelliğine baktım. Büyük ihtimal babam almıştı çünkü daha önce bu kolyeyi onda görmemiştim. Ya da belki de Cem'in hediyesiydi. Yüzüm düşerken Evrim'in cırlamasını duydum ve aniden kafamı çevirip ona baktım. Kolyeyi takamamıştı ve bu yüzden çıldırmış gibiydi. Yanına yaklaşıp kolyenin uçlarından tuttum.
"Bugün söyledi bana da...ayrıca sonra sana haber verdiğini de söyleyince aramadım seni. Özür dilerim." Evrim kafasını eğerken kolyenin ucunu taktım ve aynadan ona baktım. Çok güzel görünüyordu. Onu üzemezdim ki sinirim geçiciydi benim.
"Saçın böyle güzel görünüyor." Konuyu kapattığımı belli edercesine konuşmanın akışını değiştirmiştim. Kafasını kaldırıp aynadan bana bakarken gözlerinin içi gülüyordu.
"Kırmızı da sana yakışmış." Yanağını yanağıma değdirip aynadan bizi izlerken gözlerim yaşardı. Ablamın özel günüydü ve onun için mutluydum. Annemin bunları görmesini isterdim. Eminim o da kendi annesini isterdi. Ama terkedilmiş bir çocuktu Evrim. Ona sıkıcı sarılırken açılan kapı sesi ile belime sarılan Zehra hanımı aynadan gördüm. Evrim kahkaha patlatırken çalan kapı sesi ile misafirlerimizin geldiğini anladık.
"Damat bey de geldi." Zehra abla çekilip odadan çıkarken Evrim'in elinden tuttum ve sandalyeden kalkmasına yardım ettim. Odadan beraber çıkarken birazdan evin dolup taşacağını bilmek beni korkutuyordu. Akrabaların gereksiz sorularından kaçmam gerekiyordu. Merdivenin son basamağını da indiğimizde salonda babamı göremedim. Dış kapıya doğru ilerlediğimizde bize doğru gelen Zehra ablanın elinde gördüğüm çiçeklerden bakışlarımı çekip bana sırıtan kadına baktım. Çiçeklerden biri kucağıma bırakılırken diğeri Evrim'in kucağına bırakılmıştı. Ağzım açık şekilde parkelerden gelen adım sesleri ile kafamı kaldırıp kapıya baktım.
"Sevgilim."
Servan'ı ona aldığım takımın içinde görmeyi bekliyordum ama burada görmeyi hele ki bugün olanlardan sonra hiç ama hiç beklemiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kader Bağı (Tamamlandı)
RomanceÇaresizce etrafına bakındı, küçük bir mucize istiyordu ve bu mucizeyi karşısındaki adamın sağlayacağını biliyordu. Belki çok iyi tanımıyordu bu adamı ama başka hiçbir seçeneği yoktu. Söylediği yalanı kurtarmanın başka yolu yoktu. Umut dolu gözlerle...