Multi: Esin'in giydiği kıyafet ;)İYİ OKUMALAR :)
YEKTA
Kekin lezzeti damağımdan gitmek bilmezken en son yaptığı ve bilmeyerek yediğim kurabiye aklıma gelince gülümsedim. Fındıklı kurabiyesinin tadına bakmıştım ama yaptığı keki ilk kez tatma fırsatım oluyordu. Çok isterdim o anlara geri dönmeyi ama sadece istemekle kalabiliyordum.
"Naşıl olmuş?" Dila merakla yüzümü incelerken kaşlarımı kaldırdım ve kollarımı iki yana açtım.
"Bu kadar güzel olmuş." Aynı benim gibi kollarını iki yana açtı.
"Ooo kocaman güzel olmuş." Sanki kendisi gibi yapmış gibi gurur duydu. Küçük kollarını geri indirip kucağımdan kalkarken her hareketini izledim. Yanımdaki boş sandalyeye çıkmaya çalışırken düşecek gibi oldu. Hızlı bir hamleyle eğilip tutarken yere düşen kağıt parçasını alıp bakan miniğin neye baktığını anladığımda yutkunmam boğazımda kaldı. Cebimde taşıdığım ultrason görüntüsüne anlamayarak bakan mavilikler beni buldu. Ama kısacık bir düşünmenin ardından bakışları normale döndü.
"Şenin de mi vay bebeyin?" Vardı...olacaktı ama artık imkansızdı. Kağıdı bana uzatıp bu sefer dikkatlice sandalyeye çıktı. Belli belirsiz kafamı salladım kağıdı alırken.
"Evet." Uzun zamandan sonra ilk kez yalan söylüyordum. Üstelik küçücük bir çocuğa karşı...içler acısı bir haldeydim ben.
"Çok şanşlı...babaşı yanında." Masada duran kaleme uzanıp boş bir sayfaya bir şeyler çizmeye başladı. Bebeğimin şansını kendi hayatımı mahvetmiştim ben. Ancak Dila'nın bozulan morali gözümden kaçmadı.
"Senin baban yok mu?" Küçük bir umut, bencilce bir istekle olmamasını diledim. Babasının olmamasını çok istedim. Yüzünü bana çevirip kaşlarını çatışını gördüğümde dilimi ısırsaydım keşke. Kalbini kırmıştım işte!
"Vay ama buyada deyil...kötüleyle şavaşıyoy." Babasıyla gurur duyar gibi göğsünü kabarttı. Demek ki adam askerdeydi. Bu cevaba sevinmem lazımdı ama elimde değildi...bir an olsun, ona babalık yapmayı çok istemiştim.
"Doyum günüme geliyoy ama bu sefey." Çatılan kaşları yok olmuş yüzünü gülücük sarmıştı. Sevinçle tekrardan ellerini çırpıp resmine geri döndü.
Yakında yeni yaşına girecekti ve adamın gelmesi an meselesiydi. Benim Esin'i görmem şarttı. Ayrıca burada gördüğüme göre şirketimde çalışıyordu. Ama böyle bir şeyden neden haberim yoktu? İşlerle ilgilendiğim yoktu ki haberim olsun!"Şen de geliy mişin?" Resmini bitirdiğini, kağıdı çantasına koymasından anladım. Sorduğu soruya ne cevap vereceğimi bilemedim. Gitmeyi isterdim ama Esin ve o adamı görmeye hazır değildim.
"Efendim kapıyı çaldım ama duymadınız...terziniz geldi sizi bekliyor." Sesin geldiği yöne baktığımda korkarak bana bakan asistanımı gördüm. İnsanların üstünde böyle bir etki yaratmayı sevmiyordum ama kendime göre önlemdi aslında. Korkulacak bir hareket yapmıyordum. Bakışlarım insanı korkutuyordu.
"Sen küçük hanımı annesinin yanına bırak." Hızlıca kafa sallayan genç kızdan bakışlarımı çekip Dila'ya baktım.
"Benim şimdi gitmem gerekiyor ama yarın yine görüşürüz tamam mı?" Göz kırpıp saçını okşayacağım sırada kendisini geri çekti ve inmek için hareketlendi. Bu hareketi istemsizce moralimi bozmuştu. Gidiyor olmama mı kızmıştı? Önüme dönüp önündeki dosyayı toparlayacağım an yanağıma değen küçük dudaklar afallamama neden oldu. Dila yanağıma küçük bir öpücük kondurup geri çekilmişti. Sandalyeden inip çantasını tuttuktan sonra kafasını kaldırıp bana baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kader Bağı (Tamamlandı)
RomanceÇaresizce etrafına bakındı, küçük bir mucize istiyordu ve bu mucizeyi karşısındaki adamın sağlayacağını biliyordu. Belki çok iyi tanımıyordu bu adamı ama başka hiçbir seçeneği yoktu. Söylediği yalanı kurtarmanın başka yolu yoktu. Umut dolu gözlerle...