İyi okumalar :))
Telefonumu kapatıp geri içeriye dönerken Servan'ın hâlâ uyuyor olmasını diledim. Sabahın köründe Evrim'e anca ulaşabilmiştim ve sıcacık yatağın içinde adamın kollarının arasından çıkmayı istemezdim. Dün gece hiçbir şey yaşanmamıştı. Hatta bir çok yatak odası olmasına rağmen benimle uyumuştu. Bilmediğim bir yerde ormanın içinde tek başıma odada uyumaktan birazcık korkmuş olabilirdim ama asla benimle uyuması için ısrar etmemiştim. Sanki o da bunu istiyordu...teklifim onu kısa süreli düşündürmüş olsa bile sonunda kabul edip benimle aynı odada kalmıştı. Uyuduğu vakit rahat rahat sarıldım ona. Sarılmaya karşı fobisi olduğunu söylüyordu ama dün telaşından sarıldığında fobisini unutmuş gibiydi. Sırf kafasına eser yataktan kalkar diye uyumasını beklemiştim sarılmak için. Tepkisiz sabit yatacağını düşünmüştüm ama tam tersine sarılmamdan kısa süre sonra bedenimi kendisine daha çok çekmişti. Bacağıyla da bedenimi kitlemişti.
Odanın aralıklı kapısından ses çıkarmadan geçtim ve yatakta bana dönük şekilde uyuyan Servan'ın yastığa doladığı adaleli kolunu görmem sinsice sırıtmama neden oldu. Çünkü o kollar dün gece belimi aynı yastığı sardığı gibi sarmıştı. Elimdeki telefonu komodinin üzerine bırakıp yatağın içine girdim.
Onu izleyeceğim vakit kıpırdamasıyla gözlerimi kapattım. Uyanmasını istemiyordum çünkü henüz bu ortamı bırakmaya gönlüm yoktu. Hareketlenmesini duymamla gözlerimi açacağım sırada kolunu belimde hissettim ve alışık olduğum kokuya doğru çekildim. Burnum göğsüne çarparken çenesini başımın üstüne koydu.
İşte bu çok güzeldi...kokusu,teni,sıcaklığı ve varlığı..."Sarılmayı seviyorsun." Uykulu ses tonu bile güzeldi bu adamın. Sarılmayı genel olarak severdim ve kim uyurken sarılmayı sevmezdi ki?
Aramızda sıkışan ellerimi kurtarıp beline attım. Şimdi karşılıklı sarılıyor olmuştuk. Gözlerimi kapatıp tekrardan uykunun kollarına bırakmak istedim kendimi ama zaten Servan'ın kollarına bırakmıştım ve tüm dikkatimi dağıtıyordu."Birazdan kahvaltı edip yola koyulsak mı acaba?" Hiç istemiyordum ama yarın işe gitmem gerekiyordu. Yorgun bir şekilde gitmek istemiyordum işe.
"Sebep?" Servan'ın saçlarıma kondurduğu öpücükleri hissetmek neredeyse imkansızdı. O kadar hafif öpüyordu ki...
"Tatilimiz bu kadar çünkü." Dudaklarımı büzdüm. Birkaç gün daha böyle bu şekilde kalabilirim. Bilirsiniz ki uyumayı seven biriyim.
Kendisini hafif geri çekip yüzünü yüzüme yaklaştırdı."İstersen kalabiliriz burada." Kaşlarını çatmış son derece ciddi bir şekilde bakıyordu bana. Onun ciddiyetine ters oranla gülümsedim.
"Evrim'e patronu sadece 2günlük tatil vermişti...kalkmak istesem bile evi boşaltmamız lazım." Adaletli değildi bu durum.
Servan sırtüstü yatıp alnını ovalarken kaşları hâlâ çatıktı."Doğru...unutmuşum." Nefesini sıkıntıyla verdikten sonra ellerini alnından çekti ve kafasını bana doğru çevirdi.
"Dışarıda yapalım kahvaltıyı." Evin bahçesinde çok güzel çardak görmüştüm. Orada harika kahvaltı yapılabilirdi.
"Canın dışarı da mı istiyor?" Kaşlarını çatmayı kesmişti sonunda. Kafamı 'evet' anlamında salladım.
Hava güzeldi ve açık alanda yemek yemek kadar güzel bir aktivite olamazdı.__
Orman evinin az ilerisinde bulunan kahvaltı evine gelmiştik ve harika görünüyordu. Salıncağı, hamakları, yer minderleri ve masaları o kadar sevecen yapıyordu ki gözlerinizi alamazdınız. Yağmurluğumun önünü açarken havanın güzel olmasına tekrardan minnettardım. Önümden ilerleyen Servan'ı takip etmekte zorlanıyordum çünkü etraftan bakışlarımı bir türlü alamıyordum. Rüzgar gülleri bile vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kader Bağı (Tamamlandı)
RomanceÇaresizce etrafına bakındı, küçük bir mucize istiyordu ve bu mucizeyi karşısındaki adamın sağlayacağını biliyordu. Belki çok iyi tanımıyordu bu adamı ama başka hiçbir seçeneği yoktu. Söylediği yalanı kurtarmanın başka yolu yoktu. Umut dolu gözlerle...