İYİ OKUMALAR :)Esin panikle kızına doğru ilerlerken Yekta'nın kulakları çınlıyordu. Dila'nın geriye doğru attığı adımları gören ikilinin tüm bedenine korku hakimdi artık. Yekta da Esin'in arkasından kızına doğru ilerlerken Dila kendilerine şaşkın ve kızgın gözlerle bakıyordu.
"Annem." Esin yavaş ve temkinli bir şekilde kızına yaklaştı ve önünde eğildi. Dila'nın sadece babasına baktığını fark ettiğinde yüreği burkuldu. Arkadaşı diye bildiği adamın artık babası olduğunu öğrenmişti. Hiçbir zaman böyle bu şekil öğrenmesini istemezdi kızının ama kaderin kötü bir oyunuydu. En çok korktuğu şey ise kızının kendisine karşı tavır alıp konuşmamasıydı. Esin bu acıya dayanamazdı çünkü. Hayatındaki en değer verdiği insan kızıydı ve onu kaybetmek ölümden beterdi.
"Baba...Şeyvan mı?" Dila işaret parmağını Yekta'ya doğru uzatırken annesine bakmayı ihmal etmedi. Yanlış duymuş olamazdı çünkü. Kendisine bakan adamın yüzündeki endişeyi ve korkuyu, yaşı küçük olmasına rağmen görebilmişti Dila. İşaret ettiği elini indirip önüne düşen bir tutam saçı tuttu. Kahve rengi saçları arkadaşının saçlarına benziyordu. Gözleri de annesine...
Üstelik bu adamın da alerjisi vardı fındığa. Aklına gelen anıyla minik kaşları çatıldı.-
Dila gözüne kestirdiği keklerden bakışlarını çekemezken gizliden orta yaşlardaki bir o kadar sinirli kadını takip ediyordu. Aslında ona yakalanmadan bir tane daha yese ne olurdu? Kalkmaya yelteneceği sırada duyduğu erkek sesiyle hareket etmedi ve görüş alanına giren adama baktı."Ne kadar sürer bu toplantı?" Kenan söyleseydi eğer toplantısının olduğunu bir yere geçip kahvaltısını yapardı Yekta.
"Çok sürmez efendim." Az önce kendisine kızan kadın, adama hızlıca cevap verirmişti ve adam bir şey demeden koltuklara ilerliyordu. Ancak kendisini n izlendiğini görünce simsiyah gözlerini kıstı. Adam oturup bacağını dizinin üstüne atıp karşı koltukta kendisini izledikten sonra gülümsedi.
"Merhaba ufaklık." Ne kadar da kaba bir sesi vardı. Koltuğun büyüklüğünden dolayı yere bile değmeyen ayaklarını salladı. Hâlâ kendisine bakıyordu ve utanmıştı. Bu yüzden bakışlarını hızlıca kaçırırken adam daha fazla konuşmaya çalışmadı. . Masanın üstünde duran dergilerden herhangi birini alıp sayfaları kurcalayan adama geri bakışlarını çevirdi. Dergiden dolayı kendisine baktığını göremezdi.
Bacağını indirip kurabiyeye uzanan adamın hareketlerini izledi sakince. Yüzü buruşan adamın kurabiyeyi bir nedenden dolayı sevmediğini anlamıştı. Geri koltuğa yaslanıp dergiye bakan adamın mutsuz olduğunu fark etti. Alerjisi varsa eğer yemiyor olması çok normaldi. Oturduğu deri koltuktan kalkıp az önce yediği ve tadını son derece beğendiği keklerden aldı eline."Aleycin vaysa bunu yemelisin...bu güzel." Adam, duyduğu ses ile dergiyi indirdi ve kendisine uzatılan keke daha sonrasında da Dila'ya baktı.
"Ama yeye dökme abla kızıyoy...ben döktüm." Dila,gizlice fısıldarken gülümsemesi adamı da gülümsetmişti. Karşısındaki takım elbiseli adam tereddüt etmeden minik ellerinin tuttuğu keki alıp ısırırken aynı şekilde uzanıp bir tane keki de Dila'ya uzattı. Ancak Dila, olumsuzca kafa sallayıp dudak büzdü.
"Ben yedim biy tane yemem geyekiyoymus öyle dedi abla." Dila, korkarak masanın arkasında olan kadına baktı. Duymasını istemiyordu çünkü yine kızabilirdi. Adam pes etmeyip tekrardan keki uzattı.
"Bunlar benim ve ben yemene izin veriyorum." Dila, kendisine son derece emin bir şekilde bakan adamın yüzünü inceledi. Ciddi yüzü ona göre korkunç duruyordu. Annesi hep büyük insanların mutlu olmadıklarını söylerdi. Belki de bu adam da mutlu değildi şu an. Ama nasıl mutlu olamazdı ki? Bütün kekler ve kurabiyeler onundu. Son kez küçük bir tereddütünden sonra keki almasıyla adam gülümsedi.
Güçlükle geri koltuğa oturup keki yemek için. Yere dökerse eğer masadaki kadın bir canavara dönüşebilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kader Bağı (Tamamlandı)
RomanceÇaresizce etrafına bakındı, küçük bir mucize istiyordu ve bu mucizeyi karşısındaki adamın sağlayacağını biliyordu. Belki çok iyi tanımıyordu bu adamı ama başka hiçbir seçeneği yoktu. Söylediği yalanı kurtarmanın başka yolu yoktu. Umut dolu gözlerle...