•9. Bölüm•

161 9 0
                                    


"Keşke hepinizi boğsaymışım! Utanın be! Tek başıma 9 kişiyi devirdim! Ki bunların 5 tanesi çam yarması!" Aquapark günün akşamı hep birlikte Alaçatı'da vakit geçirmiştik. Cezamı o gün vermemişlerdi. Sonra ki gün ise adam kaçırır gibi ellerim, gözlerim ve ağzım kapalı bir biçimde beni arabaya bindirmişlerdi.

Şimdi ise sadece ellerim bağlı bir biçimde Ateş'e bağlamışlardı. Birlikte korku evine gireceğimizi öğrenene kadar ise sorun yoktu. Hayatta neredeyse her şeyi yapabilirdim ama korkunca bambaşka bir insan oluyordum. Korku bana hiç yaramıyordu. Çok fazla konuşuyordum ve kafamı dağıtmaya çalışıyordum. Kızlar benimle birlikte korku filmi izlemekten nefret ederlerdi.

"Daha fazla kaşınma istersen." bunu diyen Mert'e tekme atmaya çalıştım, o ise sadece güldü.

"Bakın son kez rica ediyorum. Ne olursunuz gidelim, ne isterseniz yapacağım ama bu olmaz!"

"Hadi konuşma daha çok, başlayacak birazdan."

"Siz içeride görürsünüz konuşmak nasıl oluyormuş. Hepinizin yedi sülalesi çıkışta sizi ararsa şaşırmayın!" söylediklerime gülmekle yetinmişlerdi.

Eski evin kapısı açıldığında şimdiden küfür etmeye başlamıştım. Ellerimiz Ateş ile bağlı olduğu için onun beni yönlendireceğine güvenerek gözlerimi yumdum.

_*_

"Allah belanı vermesin Ateş! Sana güvendim gözlerimi kapattım, çarpmadığım kapı, sandalye, masa, duvar kalmadı! Hatırları kalmasın diye mi hepsine çarptırdın! Her yerim mosmor!"

"Bir daha Asu'yu korku içeren herhangi bir şeye sokan olursa ilk önce onu ben sikerim!" yüzümde ki hain gülümseme ile Burak'a döndüm. İçeriye girdiğimizde nadirde olsa açtığım gözlerimle derhal Burak'ın yanına gidiyor orada söylenmeye başlıyordum çığlıklarım eşliğinde. 

"Burak'tan sonra o beyinsiz varlığı ben sikerim!" Mert'e de hain gülümsemelerimden birini yollayarak konuşmaya başladım.

"Siz de ne mızmız çıktınız. İki konuştuk diye sinirleniyorsunuz, hayırdır sevdiğiniz kız abi mi dedi?" ikisinin de bana küfür ettiğini hissederek asıl mağdur Ateş'in yanına doğru gittim.

"Eee, hala tanımak istiyor musun beni?" 

"Asu, sen de ne çene varmış. Yorulmadın mı? Bir buçuk saattir aralıksız konuşuyorsun."

"Siz kaşındınız. Hem sen benim soruma cevap vermedin!"

"Sonuçta sardık başımıza bir bela, çekeceğiz." sırt üstü yattığı çimenlerden dirsekleri üzerinde söyledikleriyle tek kaşım kalktı.

"Çekme istemiyorsan, sana mı kaldım. Gül gibi kızım. Elbet başka suda boğan olmasa da, birini bulurum." dediğimle ayağa kalkmaya yeltenmiştim ki, elimin çekilmesiyle gereksiz bir çaba harcadığımı fark ettim.

"Anlaşmayı bozamazsın Asu." kaşlarım çatıldı.

"Ne anlaşması, benim niye haberim yok."

"Yaz sonuna kadar bırakamazsın." böyle bir şey konuşmuş muyduk?

"Ben niye hatırlamıyorum peki bu anlaşmayı?"

"Çünkü az önce ben koydum."

"Kıskandım demiyorsun da 'Anlaşmayı bozamazsın' diyorsun. Direkt desene kıskandım." bu durumun oldukça hoşuma gitmesi ürkütmüştü beni.

"Öyle bir şey yok."

"Hadi itiraf et! Çok zor değil. Kıs-kan-dım. Hadi söyle!"

"Kıskanmadım." kalkıp gidince oldukça keyiflenmiştim.

YAKAMOZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin