•45. Bölüm

60 3 0
                                    




    Ateş'in sol elini tutarken diğer kolumla da sol kolunu sarmış başımı omzuna yaslamıştım.

"Yorgun isen dönebiliriz."

"Hayır tabii ki. Gayet iyiyim ben. Hadi geçelim." Diyerek önümüzdeki arkadaş grubumuzu takip ettik.

"Ulan dümbük! Hele bir biletleri unutmuş ol! Suratını yere sürter ateş çıkartırım!"

"Sakin olun gençler, Efe'ye güvenmediğim için biletleri çantama atmıştım. Alın işte."

"Cidden mi Nehir? Hayır yani umarım şaka falan yapıyorsundur. Güvenmiyorum ne demek ya?"

"Öyle değil sevgilim.."

"Aynen Nehir, çevir bakalım."

"Kesin sesinizi be! Unutulmasın diye koydum."

Atışmalarını izlerken gülmeden edemedim. Biletleri gösterdikten sonra devasa konser alanına gelmiştik. Alternatif grupları dinledikten sonra Pinhani grubu çıkmıştı. Birkaç şarkıya büyük bir şevk ile eşlik ettikten sonra Ateş'in kulağıma eğilmesi ile dikkatimi ona verdim.

"Çok yorma kendini. Hadi gel omzuma alıyım."

"Gerek yok Fuoco. Yorma kendini."

"Zaten bir deri bir kemik kaldın ne yorulması. Atla hadi Ardente." tamam diyerek Ateş'in beni omzuna almasına izin verdim.

Haklıydı, kemoterapiden sonra cidden bir deri bir kemik kalmıştım. Başımda ki şapkayı düzelterek yukarıya doğru uzattığı ellerini tuttum. 

Son dönemde edindiğimiz yeni adetimiz ise benim ona İtalyanca 'Ateş', onun da bana 'Yanan' demesi olmuştu. Yeni çalan şarkıya bağırarak eşlik ettik ikimizde.

"Bir kaleyiz kumsalda, yalnız ve sakin
Yarınımız yok belki, bugün ise benimsin
Yaklaşıyor fırtına, kalbim tedirgin
İstemiyor bir daha baştan sevilsin"

Başımı eğebildiğim kadar eğdim ve ancak alnına kadar ulaşabildim. Bir öpücük kondurup doğruldum.

Şarkının sonlarına doğru etrafa bakındım ve yarım bir gülümseme oluştu yüzümde.

Naz, Mert'in kolları arasında sallanıyordu. Aslı ön arka taraflarda boyu kısa olduğu için kendini zorla Burak'ın omzuna aldırmıştı. Nehir, Efe, Ege ve Begüm'de konuşarak dans ediyorlardı. Bu anın fotoğrafını hafızamın en derinlerine saklama kararı aldım.

Bugün evet mutluydum ama yarının bana ne getireceği konusunda en ufak bir fikrim dahi yoktu. Keşke hiçbir şey kötü bir sonla bitmeyecek olsaydı ama kendi hikayemi kendim seçmiş ve sonuçlarına katlanmak zorundaydım.

Gözümden bir damla düştüğünde hiçbiri görmeden sildim ve söylenen Yıldızlar şarkısına eşlik ettim.

"Ahh, karanlıklar
Seni benden, seni dünden, seni gerçeklerden korurlar."

_*_

Sıçrayarak yattığım yerden doğruldum. Nefeslerim sanki maraton koşmuşçasına hızlıydı. Başımı ellerimin arasına alıp sakinleşmeye çalıştım. Eski bir anıyı hatırlamış sanki tekrar yaşıyormuş gibi olmuştum rüyamda.

Koltuktan kalkıp Matteo'nun üzerine bir battaniye örttüm ve mutfağa geçtim. Espresso makinesine kahveyi koyduktan sonra beklemeye başladım.

Gün daha yeni doğuyordu. Kahvenin hazır olduğuna dair ses gelince fincana koyarak bahçede ki sandalyeye oturdum.

O gün sanki dün yaşanmış gibi aklımda. Onlarla geçirdiğim her saniye aklımda. Bu... bu çok zor. Benim onlardan, onların bildiği benden bambaşka bir hayatım var.

YAKAMOZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin