Sol elim titremeye başladı. Kimsenin fark etmemesi için yumruk yaptım elimi. İçimden garip bir şey akıyor gibiydi.Kanımda sanki başka bir şey akıyor gibi hissediyordum. Bütün konuşmalar kulaklarımda uğulduyordu. Hepsinin yaptığı hareket batıyordu. Sağ elimi dudağımın üstüne koyup parmağımı ısırmaya başladım.
Dağıtmak istiyordum, bu masayı, bu kafeyi, her şeyi, her yeri, kendimi.
Regina yavaş yavaş beni istila ediyordu. Farkındaydım.
İlaçlarım. Doğru ya, kemoterapi yüzünden içemezdim. Onlar yüzünden oluyor. O salak doktorlar ilaçlarımı vermedikleri için.
Arkamdan seslenmelerini umursamadan karanlık sokakta koşmaya başladı. Yapmamalıydım. Kendime gelmem lazım. Elimi ensemde ki dövmenin üzerine koydum.
"Sakin ol Asuman! Sinirli değilsin! Agresif değilsin! Sen Asu'sun, kendine gel! Sen Asu'sun, İsyancısın!" en sonunda dayanamayarak büyük bir çığlık attım.
_*_ Savaş'tan
Zar zor diğerlerini ikna edip Asu'yu aramaya çıkabilmiştim. Her şeyi sonradan öğrenmiştim. Ailem bu işlerin içerisindeydi, bunu biliyordum ama arkalarında hep destek olan ise Ferrari ailesiymiş. Daha ben yeni öğrenmişken abisi çağırmıştı beni.
"Savaş, Asu'da antisosyal kişilik bozukluğu var. Anlayacağın şekilde halk arasında sosyopati deniyor. Uzun zamandır ilaçlarını kullandığı için o yönü hep saklı. Şimdi ise aldığı tedavi yüzünden ilacı kesmek zorunda kaldık. Terapilere devam edecek ama bir süre çok kritik. Etrafa zarar verebilir, kendine zarar verebilir."
"Ne yapıyor, nasıl davranıyor?"
"Biliyorsun ki gerçek adı Asuman. Sence bir anda mı aklına geldi kendine Asu diye seslenmek."
"Nasıl yani?"
"Asu'nun anlamı isyan eden, can yakan, isyancı demek. Henüz ilaç tedavisine başlamadan önce kendine böyle seslenmeye başlamıştı. O sıralar Türkiye'ye yeni gelmiştik ve elde tutulmuyordu Asuman. Türlü hırsızlıklar, sokak kavgaları, adam bıçaklama birçok şeye karıştı. Şimdi de onun yanında olman gerekiyor. Her daim onu takip eden korumalar olacak ama ortaya çıkmaları Asuman'ın üzerinde bir sürü soru işareti bırakır. Herhangi garip bir tepkisini görürsen sakın yalnız bırakma ve beni ara."
Bu konuşma aklımda yankılanırken deli gibi Asu'yu arıyordum. Nereye girmiş olabilir ki bu kadar kısa sürede. Hemen telefonumu çıkartıp Barış'a haber verdim.
Deli danalar gibi sokaklarda dolaşırken çığlık sesi ardından bağırışlar gelince sesin geldiği yöne doğru koşmaya başladım.
Gördüğüm görüntü yüzünden ağzım açık kalmıştı. Asu bir adamın boğazına bıçak dayamıştı. Yerde de iki tane adam kan kusuyorlardı. Ciddi ciddi kan kusuyorlardı.
"Figlio di puttana. Li mortacci tua, de tuo nonno, de tua madre e dei 3/4 daa palazzina tua. Non è possibile andare in strada a cause di persone come te."
(Orospu çocuğu. Senin de, dedenin de, annenin de, apartmanının dörtte üçünün de ölmüş akrabalarını sikeyim. Senin gibi insanlar yüzünden sokağa çıkmak bile mümkün değil.)Ne dediğini anlamıyordum ama büyük bir sinir ile söylenmeye devam etti. Galiba küfür ediyordu İtalyanca. Adamın boğazında ki bıçağı hatırlayıp sakince Asu'ya doğru ilerledim. Katil olmasını istemezdim.
"Asu, sakin ol. Yavaşça o bıçağı bana verir misin?"
"Abi Allah rızası için şu karıyı al üstümden."
![](https://img.wattpad.com/cover/219773138-288-k620619.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAKAMOZ
General FictionHer şey o kadar karmaşıktır ki bazen çözmek yerine kesip atmak istersiniz. Bazı hayatların içinde yalan o kadar çoktur ki gerçeği bulamazsınız. Bazı gerçekler vardır ki kanı aktıkça akar, öldürene kadar durmaz... _*_ Alıntıdır_*_ Yala...