"Kerem?" şaşkınlıkla karşımda ki oldukça yakışıklı insana baka kaldım.
"Asu, naber?"
"İyidir, seni görmeyi hiç beklemiyordum. Nasılsın?" Kerem benim Türkiye'de ki ilk arkadaşımdı. Sonradan o okul değiştirmişti ve uzun zamandır da haberleşmiyorduk.
"Ben de iyiyim. Hala takipleşmiyor olsaydık tanıyamazdım seni. Güzelleşmişsin."
"Eskiden çirkin miydim?" dedim gülerek.
"Hayır tabii ki de. Sadece eskiden sevimli bir kız çocuğuydun."
"Sen ama çok değişmemişsin, yüzünde ki sima hep aynı."
Kemiksi suratı ve kumral saçlarıyla birçok kızın büyük ihtimalle hayallerini süslüyordu ama benim için sadece yakışıklıydı. Bu düşünceme kaşlarımı çattım.
"Eşin var mı?" sorduğu sorula dona kaldım. İfademe gülerek açıkladı
"Yani ATV'ye bineceğin birisi var mı? Daha fazla sizi tutmayayım diye dedim." rahatlamayla nefesimi verdim.
"Hayır tekim."
"Yarışalım mı o zaman? Motorları sevdiğini duymuştum."
"Evet, severim ve olur. Kaybetmeye hazırlan." gülerek yanımdan ayrıldı.
Fuları ağzımı ve burnumu kapatacak şekilde bağladım. Gözlüğü de takınca elime gaz pedalına uzattım. Bu grubu önceden bilenler oluşturduğu için herkesin onayı üzerine öyle yavaş yavaş önümüzde ki bir liderle gezmeyecektik, herkes istediği gibiydi.
_*_
Fuları çıkartınca yanımda ki Kereme doğru ilerledim.
"Demiştim kazanacağım diye."
"Ben senin kazanmana izin verdim." tek kaşımı kaldırarak alayla baktım.
"Gerçeklerden kaçamazsın."
"Peki, benimle bir fotoğraf çekilir misiniz Asu Hanım? Sizin büyük hayranınızım." dedi alayla.
"Neden olmasın." bir anda uzaklaşıp çimenlerin oraya doğru ilerledi. Ne yaptığını anlamaya çalıştım. Elinde bir papatya ile gelince kaşlarım havalandı.
"Her zaferin bir ödülü olmalı." diyerek papatyayı uzatınca yapmacık olmamasına özen gösterdiğim gülümseme ile aldım.
"Teşekkür ederim." ardından birlikte fotoğraf çekindik. İkimiz de fotoğraflara bakmak için telefona eğildiğimizden burun buruna gelmiştik.
"Ben bir arkadaşlarımın yanına gideyim." diyerek hızlı adımlarla yanından uzaklaştım.
Kızları bulmam zor olmamıştı. Sohbetlerini bölmeden oturdukları yere geçtim. Aslı'nın omzuna kafamı yaslayarak sessizce sohbetlerini dinledim.
"Çok sıkıcılar, bana atraksiyon lazım." diye fısıldadı kulağıma.
"Git şu çocuğa yürü." dedim uzakta gördüğüm birini göstererek.
"Yok. Bir dakika şu ilerde ki taş gibi çocuk senin arkadaşın değil miydi?"
"Ben size niye her şeyimi söylüyorum ki?" Aslı söylediklerimi duymadan konuşmaya devam etti.
"Bak kaç yıldır görmemiştin, bizde bir tek resmini görmüştük. Canlı da daha iyiymiş. Tabii ki bir Ateş etmez ama." söylediği ile onun kolunu cimcikledim. Ufak bir çığlık attı.
"Ben buldum ki atraksiyon." diyerek oturduğu yerden kalktı.
"Aslı sakın! Bak sakın seni döveceğim bir şey yapma!" Keremlere doğru büyük bir hızla yürümesini engellemeye çalışıyordum. Diğerleri de Aslı'nın yine saçmalayacağını fark edip geliyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAKAMOZ
General FictionHer şey o kadar karmaşıktır ki bazen çözmek yerine kesip atmak istersiniz. Bazı hayatların içinde yalan o kadar çoktur ki gerçeği bulamazsınız. Bazı gerçekler vardır ki kanı aktıkça akar, öldürene kadar durmaz... _*_ Alıntıdır_*_ Yala...