•34. Bölüm•

63 5 0
                                    


  Bıkkınlık ile önümde ki shot bardaklarına baktım. Bir şey söylemeden bir tanesini daha kafama diktim.

"Bizi bizden başkası anlayamaz." Matteo'nun ses ile ona dönmeden dikkatimi ona verdim.

"Bok gibi bir hayatımız var." sessizce kafamı sallarken bir tane daha içtim.

"Biz seninle sadece iş ortağı değiliz, hayatlarımızda ortak." en sonunda dayanamayarak konuştum.

"Sen niye üzerinde ki bu görevden kaçmadın? İsteseydin yerine başkası geçebilirdi."

"Kaç yaşında olurlarsa olsunlar diğerleri benim kardeşim ve hayat oyununu en başta oynayarak beni en büyük yaptı. Kabullendim en büyük olduğumu ve onları korumak benim için her şeyden önemli oldu. Onların bu boka girmesini istemiyorum. Elbet biri bulaşacaksa o kişi ben olmalıyım."

"Arlanda?" 

"Çok nadir gelir benimle." Yüzümü ona döndürdüm. İyi bir abiydi. İçinden böyle bir insan çıkacağını tahmin etmezdim.

"Peki sen? En küçük olmana rağmen sen niye başa geçiyorsun?"

"Zaten biliyorsun bütün ailemi. Amcamın kızının hiçbir şeyden haberi yok, amcam ve ailesi bizden uzakta yaşadılar hep. Halam, eşi vefat ettikten sonra oğlunun bu işlere girmesini istemedi. Dante zaten genellikle şirkette çalışıyor. Nadiren gelir iş görüşmelerine. Abim..." devamını anlatabilmek için biraz daha alkole ihtiyacım vardı.

İki tane art arda içtikten sonra tekrar Matteo'ya döndüm.

"Kimse senin gibi bir abi olamıyor. O istemedi bu işleri. Babam ile zıt düştüler. Kaos daha da büyümesin diye ben gittim babamın yanına. Zaten kaybedeceğimi kaybetmiştim. Kanseri de yeni yenmiştim. Çocuğumun olma ihtimali azdı. Aile kuramazdım çünkü benim içimde ki yaşam enerjisini yıllar önce söküp almışlardı. Kafamın bu işlere basması hatta küçük yaşıma rağmen birçok fikir üretebilmem ve kendimi çok iyi bir şekilde koruyabilmem de bu işe geçmemde yardımcı oldu."

Matteo söylediklerime garip bir biçimde baktı. Buz mavisi ile gri arasında ki gözlerinden hoşuma gitmeyen duygular geçiyordu; acıma.

"Bana acıyarak bakmaya devam edeceksen gidiyorum ben." dedim ve oturduğum bar taburesinden kalktım. Kolumu tutması ile olduğum yerde durdum.

"Hayır tabii ki. Ben sadece senin bunca şeye rağmen dimdik duruşuna hayran kaldım." yarım bir gülüş ile baktım soğuk gözlerine.

"Eğer hiç bu işlere bulaşmasaydın nasıl bir hayatın olurdu sence?" sorusu ile beynimde şimşekler çaktı. Nasıl olurdu?

"Bilemiyorum ki, doğduğum andan itibaren mi bulaşmıyorum yoksa şimdilerde mi?"

"Doğduğun andan itibaren."

"Yaramaz olurdum bence ama süslü de olurdum belki ya da çıt kırıldım da olabilirdim... Bilmiyorum Matteo. Ben hiçbir zaman çocuk olmadım. Karakterim bir hamur idi ve kendi istedikleri şekli verdiler. Karşında gördüğün kadında kendisinden hiçbir parça yok." Matteo'nun gözünde farklı bir ifade vardı.

"Ne düşünüyorsun?" dayanamayarak sordum.

"Senin gibi bir kadın ile hiç karşılaşmamıştım. Bir sürü şey yaşamışsın, bunları kalbine gömmüş saklıyorsun ortaya çıkmasınlar diye. Her şeyin ile güvenecek birini arıyorsun ama en yakınların bile sana sırtını dönmüşken bunu bir yabancıdan beklemeyi saçma buluyorsun. Kendi kendini toparlıyor, kendine yol gösteriyor, sen kendini hayatta tutuyorsun ama elbet yorulacaksın Regina. Böyle devam edemezsin." isterik bir kahkaha attım.

YAKAMOZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin