Kızlarla dışarıda yaptığımız kahvaltıdan öğleden sonra dönmüştük. Ateşler bizi davet ettikleri için çıkışta onların evine geçmiştik. Şimdi ise nereye gideceklerine karar vermeye çalışıyorlardı.
Hiçbir şey olmamış gibi davranıyordum. En iyi yaptığım şeyi yapıyordum, yalan söylüyordum. Yaşadığım her şeyi yalan ile değiştirmiş, masum bir hale getirmiştim.
Telefonuma bakmak için ortalığa bakındım, göremeyince ayağa kalkmam ile Ateş'in merak dolu bakışları üzerimde gezindi. Dudaklarımı oynatarak telefonumu arabada unuttuğumu söyledim. Kafasını sallamıştı ben de arabama ilerlemiştim. Vitesin arkasında ki bardak koyma yerinde telefonum duruyordu. Üzerinde ki mavi kağıdı görünce şaşırmadım. Sonuçta 2 haftadır bunu bekliyordum.
Not kısa ve netti. Bende zaten ne yapmam gerektiğini biliyordum. Üzerinde İtalyanca hangi mekanda ve saat kaçta orada olmam gerektiği yazıyordu. Büyük bir rahatlık ile arabadan çıktım. Kağıdı küçük parçalar halinde yırttıktan sonra yaktım. Geri içeri girdiğimde kağıtta yazan mekanı önerdim. Şansıma bugün ünlü bir DJ geldiği için mekanı kolayca kabul ettiler.
"Hiç yalnız kalamıyoruz." Ateş ile ikili koltukta oturuyorduk, dudaklarını kulağıma yaklaştırarak fısıltı ile söylemişti.
"Kötü yola mı teşvik ediyorsun beni Çalhan?" sol kaşımı kaldırarak hafif bir gülümseme ile sormuştum.
"Belki de, kim bilir?"
"Sen başlarda böyle değildin, gerçek yüzünü mü göstermeye başladın?"
"Ayarlarım ile oynuyorsun." kıkırdamıştım sadece.
Bir saat daha oturduktan sonra kızlarla eve geçmiştik. Üzerime siyah kot şort ve buz mavisi keten gömlek giymiştim. Özellikle boynuma kırmızı fularımı bağlamıştım. Son olarak da zincir boy boy kolyelerimi geniş dekolteme doğur takmıştım. Diğerleri de hazır olunca yola çıkmıştık.
İstemsizce gerilmiştim ve bunu kızlara yansıtmamaya çalışıyordum. Tepkileri ise benim için büyük bir merak konusuydu.
Mekana gelince rezervasyon yaptırdığımız locaya geçtik. Kafam başka yerde olduğu için masa da dönen muhabbeti anlayamıyordum. Garson siparişleri getirince yüzüme bile bakmadan önüme martinimi koymuştu. İçki içmeyeceğim bilindiği için çekinmeden bir yudum aldım. Sadece tonik vardı bardakta.
Hepsinin içeceğinin altında siyah peçete var iken bende ki kırmızıydı. Mesajın bu olduğunu anlayarak peçeteyi diğerlerinin dikkatini çekmeden cebime koydum.
"Ben bir lavaboya gidiyorum." hiçbiri bir şey demeden hızlı adımlar ile koridora girdim.
Tuvaletlerin karşısındaki duvarı inceliyordum. En sonunda fark ettiğim çıkıntı ile etrafıma baktım ve duvarı içeriye ittim. Tahmin ettiğim gibi duvar ile aynı şekilde döşenmiş bir kapıydı. Sessizce koridorda ilerledim. Büyük alana geldiğimde siyah masanın etrafında herkes vardı.
Bu andan itibaren ben Asuman Demir değildim.
Yalanlarımı bu odaya girmeden önce kapıya bırakmıştım. Her zaman olduğum Regina Asuman Ferrari idim. Gözlerimi tek tek masadakiler de dolaştırdım. Babam ile göz temasına girince yerinden yavaşça ayaklandı.
"Regina, benvenuta." (Regina, hoş geldin)
"I'ho trovato carino papà." (Hoş buldum baba)
Babam bana doğru adımlarını hızlandırarak yanıma kadar geldi. Kaçmamdan korkarcasına sımsıkı sarıldı, saçlarımı sevdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAKAMOZ
Genel KurguHer şey o kadar karmaşıktır ki bazen çözmek yerine kesip atmak istersiniz. Bazı hayatların içinde yalan o kadar çoktur ki gerçeği bulamazsınız. Bazı gerçekler vardır ki kanı aktıkça akar, öldürene kadar durmaz... _*_ Alıntıdır_*_ Yala...