"Alo?""Buyurun?"
"Regina Ferrari ile mi görüşüyorum?"
"Evet, benim. Sizi dinliyorum."
"Bayan Ferrari, ben Aslı. Asu'nun yakın arkadaşıyım."
"Ah hatırladım ve lütfen bana Regina diyin."
"Peki. Benim sizin ile konuşmak istediğim birkaç şey vardı. Müsait misiniz?"
"Müsaitim, umarım bir sıkıntı yoktur?"
"Ben şuan Roma'dayım sizinle görüşme fırsatım var mı? Yüz yüze."
"Tabii ki. Ben şirketteki işlerimi halledip çıkarım. Dilediğiniz yerde buluşalım."
"Teşekkürler. Görüşmek üzere."
"Görüşürüz." telefonu kapatır kapatmaz parmaklarım ile dudaklarımla oynamaya başladım.
Derin bir nefes alarak masanın başına geçtim. Asistanıma bir saat içinde çıkacağımı haber verdikten sonra kalan işlerimi halletmeye çalıştım.
Çıkmak için hazırlanmaya başlayacakken bir anda kapımın açılması ile çatık kaşlar ile kapıya döndü bakışlarım.
"Selam kardeşim." yüzünde ki yapmacık gülümseme ile odaya gireni görünce sinirlenmemek benim için elde değildi.
"Ne işin var burada?"
"Seni görmeye gelmiş olamaz mıyım?"
"Olma. İşim var. Çıkmam lazım." Yalandan üzülmüş gibi yaptı.
"Biricik ablana vakit ayıramaz mısın?"
"Adriana, işim var. Gelince ne istiyorsan konuşuruz." Diyerek odamdan çıktım.
Kapının önünde beni bekleyen Franco'nun burnunun dibine kadar girdim ve sağ işaret parmağımı göğsüne vurdum.
"Adriana eğer bir kez daha odama girmesini geç evimin, şirketimin, mekanlarımın herhangi birinin sokağından geçerse bütün İtalya'yı yakarım!"
"Nasıl istersen." Yanından geçip asansöre ilerledim.
Asansöre bindiğimizde yanımda duran Franco'ya dönmeden sorumu sordum.
"Adonis'i hala bulamadınız mı?"
"Hayır. Arıyoruz." Derince iç çektim.
O gün ki konuşmamızdan sonra bir anda ortadan kaybolmuştu ve her yerde onu aratıyordum.
Ufak bir araba yolculuğundan sonra Aslı ile sözleştiğimiz yere tam vaktinde gelmiştim.
Kafenin önünde duran siyah arabanın içinden bir bacağı alçıda Aslı indi. Kafenin içine girdiğinde selam vermek için ayağa kalktım.
"Hoş geldin."
"Hoş buldum. Teklifimi kırmadığın için teşekkür ederim.
"Rica ederim. Aksine böyle bir teklifte bulunman beni memnun etti." Gülümseyerek yerine oturunca bende karşısına geçtim.
Kahve sipariş ettikten sonra merakla söyleyeceklerini bekledim.
"Ben buraya Meriç ve Asuman hakkında konuşmaya geldim." Söyledikleri ile kaşlarım çatıldı.
"Dinliyorum."
"Meriç, İstanbul'a son geldiğinde birlikte özel olarak görüştük. Bana Asuman hakkında birkaç şey söyledi. Sonrasında da işte kaza geçirip vefat etti ve benim aklımda onlarca soru işareti var. Birlikte İstanbul'a geldiğinizde yakın gibiydiniz ve aklıma bir tek siz geldiniz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAKAMOZ
General FictionHer şey o kadar karmaşıktır ki bazen çözmek yerine kesip atmak istersiniz. Bazı hayatların içinde yalan o kadar çoktur ki gerçeği bulamazsınız. Bazı gerçekler vardır ki kanı aktıkça akar, öldürene kadar durmaz... _*_ Alıntıdır_*_ Yala...