Başımı ellerimin arasına aldım. Burak'ın dedikleri benim kaçmaya çalıştığım doğrulardı.
Bu kadar fazla benzerlik, korkutucuydu.
Benim ona karşı bu kadar çok his barındırmam, korkutucuydu.
Bir anda her şeyim olması, korkutucuydu."Burak bilmiyorum. Onu gördüğümden beri hiçbir bok bilmiyorum. Bunu ona yapamam. İğrenç bir insanım oğlum ben. Sevmeyi bilmem, değer vermeyi bilmem.. Ben bunları yapmaktan korkuyorum. Asya vardı, onu bile aslında ben cidden sevmemiştim. Arkadaşım gibiydi o benim. O istediği için uzattım ilişkimizi, onun beni aldatması da onu sevdiğim için üzmedi beni, verdiğim değerin bir boka yaramaması sinirlendirdi.
Ben Asu'yu sevmekten delicesine korkuyorum, seversem onu da kaybetmekten korkuyorum. Annem gibi gülüyor. Gülünce yanaklarında ufacık gamze çıkıyor aynı annemin ki gibi. Sadece yakından görülebilecek kadar güzel. Aynı annem gibi kokuyor, lale gibi. Zarif yüz hatları ama ona inat asi hareketleri, hepsi annem gibi. Ona bakınca da uzaktan zarif bir kadın görünürdü ama tanıdıkça onun da içinde inatçı, eğlenceli bir kadın vardı.
Adları gibiler gökyüzü gibiler." Burak elini omzuma koyup sıktı.
"Kalk gidiyoruz."
"Nereye lan?"
"Sabaha kadar içeceğiz."
_*_
Kapının çaldığını duyunca ayağımla yanımda yatan Begüm'ü dürttüm.
"Bir iyilik yap ve kapıyı sen aç. Her yerlerim ağrıyor."
"Sende iyice yaşlı teyzeler gibi oldun." diyerek yanımdan kalkan Begüm'e öpücük attım.
"Kimmiş?" cevap gelmeyince kızlarla birbirimize baktık. Yavaş yavaş hepimiz ayağa kalkınca sehpanın üzerinden aldığım ağır biblo ile sırayla kapıya doğru ilerledik. Kimsenin sesini duymayınca kapının arkasına geçtim.
Görüş alanıma giren kahverengi saçları görünce kolumu havaya kaldırdım. Tam kafasına geçirecekken bileğimin tutulmasıyla nefes nefese kaldım.
"Ruh hastası herif! Hırsız gibi niye sessizce geliyorsun! Begüm nerede?" dibimde durduğu gerçeğini yok sayarak hakaretlerime devam ettim. Begüm görünce içim rahatlamıştı.
"Sürpriz!" dedi eğlenir bir ifadeyle Ateş.
"Sana bir bilgi vereyim, sayende sürprizlerden nefret ettim. Bir daha yapma!"
"Bende nefret ediyorum, bugün çokta mutlu değilim."
"Niye?" sesimde ki yüksek dozda merakı gizleyememiştim. Cevap vermeden elimdeki bibloyu aldı. Benden uzaklaşırken bir şey mırıldanmıştı ama anlayamamıştım.
"Yeni huyun sorulara cevap vermemek mi?" madem o beni sinir ediyordu, bende elimden geldiğince karşılık verecektim. İçeriye poşetle diğerleri girince şaşkın bakışlarımı hepsinin üzerinde gezdirdim.
"Bunlar ne?" Efe poşetlerden birinin içinden bir şişe aldı.
"İçki!" kızlara baktığımda bir tek Naz'ın benimle aynı tepkiler verdiğini görmüştüm. Onun yanına doğru ilerledim.
"Kendimi artık eşek başı gibi hissediyorum. Kimsenin bana bir bok haber verdiği yok." Naz elini omzuma koydu.
"Fark ettiysen artık bana da haber vermiyorlar."
"Piçler."
"Puştlar."
"Neyse madem beleşe alkol var, içelim bari."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAKAMOZ
General FictionHer şey o kadar karmaşıktır ki bazen çözmek yerine kesip atmak istersiniz. Bazı hayatların içinde yalan o kadar çoktur ki gerçeği bulamazsınız. Bazı gerçekler vardır ki kanı aktıkça akar, öldürene kadar durmaz... _*_ Alıntıdır_*_ Yala...