Salonun her yerini aydınlatan ışıklar, uzun boylu davet masaları, lüks takım elbiseli kabarık cüzdanlı iş adamları, kendilerince en şık biçimde hazırlanmış kadınlar, misafirlerini en iyi şekilde ağırlamaya çalışan davet sahipleri, ortalıkta dört dönen görevliler..
Daha salona gireli beş dakika olmamasına rağmen bu kalabalık yormuştu. Rana'yı takip ederken dişlerinin arasından bana söylenmeyi de eksik etmedi.
"Tamam seni zorla getirmiş olabilirim ama bunu herkesin bilmesine gerek yok değil mi? Gül biraz." yüzüme sahte olmamasına özen gösterdiğim bir gülümseme yerleştirdim.
"Oldu mu canım kuzenim(!)" o da bana aynı sahte gülümseme ile karşılık verdi.
"Oldu canım, şu gece bir bitsin seninle 1 yıl görüşmeyeceğim. Bugün ki uyuzlukların 1 yıl yeter bana."
"Hiç olur mu öyle şey! Ben seninle zorunlu davetlere gitmez isem ne yaparım?"
"Sana hala nasıl katlandığımı anlamıyorum."
"Çünkü beni her şeye rağmen seviyorsun."
"Ne yazık ki." ufak kıkırdaması benim de yüzümde gerçek bir gülümsemeye sebep olmuştu.
"Rana Hanım, Asu Hanım sizi buralarda görebilmek ne büyük şeref." ikimiz de sesin geldiği tarafa dönmüştük.
"Selim Bey, bu ne güzel bir tesadüf."
"Asu, seni silah zoruyla mı getirdiler."
"Evet. Bu kadar kolay deşifre olmayı beklemiyordum Selim abi." Selim abi ile Rana sevgililerdi, abimin de yakın arkadaşlarından biri olduğu için aramızda bir samimiyet vardı.
"Aslında güzel saklamışsın ama ben de birisini silah zoru ile getirdiğim için anlamam zor olmadı."
"Savaş ile birlikte mi geldin?"
"Birlikte geldin değil de, sürükledin daha doğru olur." tanıdık sesin geldiği tarafa başımı döndürdüm.
Kıvırcık ile birbirimize şaşkın şaşkın bakıyorduk. Adını bilmediğim için ağzımı açmadım.
"Savaş ben." dedi muzip bir gülümseme ile.
"Asu ben de, tanıştığıma memnun oldum." bir daha karşılaşabileceğimizi hiç düşünmemiştim.
"Rana ablacığım." diyerek Rana'nın eline ufak bir buse kondurdu.
"Savaş, keşke herkes senin kadar centilmen olsa." yan yan Selim abiye bakarak söylemişti. Selim abi birkaç güzel sözle Rana'nın gazabını azaltmaya çalışmıştı. Onlar tanıdıkları insanlar ile selamlaşmaya giderken biz de bir masanın başında kalmıştık.
"Sen Rana ablanın kardeşi değilsin?"
"Değilim, kuzeniz biz." anladığını belirtircesine başını salladı.
"Seni ayık görmek şaşırttı."
"Çok komiksin(!) sen, ayyaş değilim ama ben. Bu arada siz Selim abi ile hiç benzemiyorsunuz."
Savaş kıvırcık sarı saçlı, yeşil gözlü iken Selim abi düz simsiyah saçlı ve açık kahverengi gözlü bir adamdı.
"Biz de sizin gibi kuzeniz. Hem sen bana diyorsun ama Rana abla ile uzaktan yakından alakanız yok."
"Neyi beğendiremedik paşama?" dedim alay ile.
"Zıt kutuplarsınız ama benim merak ettiğim başka, sizin aşık ile son durum ne?"
![](https://img.wattpad.com/cover/219773138-288-k620619.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAKAMOZ
General FictionHer şey o kadar karmaşıktır ki bazen çözmek yerine kesip atmak istersiniz. Bazı hayatların içinde yalan o kadar çoktur ki gerçeği bulamazsınız. Bazı gerçekler vardır ki kanı aktıkça akar, öldürene kadar durmaz... _*_ Alıntıdır_*_ Yala...