Arabaya biner binmez torpido da bulunan küçük alkol şişelerini yanımda ki koltuğa koydum. Elime ilk gelenin kapağını atıp kafama diktim. Her zaman yaptığım gibi yine alkole sığınarak kaçıyordum. Yaptığım tek çaresizce şeydi bu. Unutmamı ya da düşünmememi sağlamıyordu sadece rahatlatıyordu bütün vücudumu.Hızla çevre yolunda ilerlerken bir arabanın bana selektör yaptığını görünce anlamsızca kaşlarımı çattım. Arkamda ki aracın zırhlı olduğunu anlayabiliyordum ama beni yakalamak isteyen biri niye işaret versin ki?
Hızımı azaltmadan açık camdan rüzgarın saçlarım ile dans etmesine izin verirken bir anda arkamda ki araba önüme kırdı. Tecrübeli bir şoför olduğum için kolaylıkla arabaya çarpmadan durdum ama sırf sinir olsun diye önümde ki araba ile aramda 2-3 santim bıraktım.
Koltukta ki silahı alarak arabadan bir hışımla indim. Diğer arabadan da Matteo inince bir an salak gibi kaldım. Ne alakaydı?
"Sen çıldırdın mı? Araba sürerken içmek ne demek?!"
"Seni ilgilendirdiğini düşünmüyorum."
"Senin yaptığın bu sorumsuzluk yolda giden herkesi ilgilendiriyor!"
"Benim aklım gayet başımda! Endişelenmene gerek yok! Eminim ki senin ayık kafa ile sürdüğün arabadan şuan hatta daha çok içmiş iken bile daha iyi kullanırım."
"Sen cidden delirmişsin!"
"Delirdim! Kafayı sıyırdım hatta! Sana ne! Seni niye gerdi bu durum?!"
"İş yaptığım bir insanın takdir edersin ki saçma bir trafik kazasında ölmesini istemem."
"Pardon da nasıl ölmemi isterdin? Kaçırılarak mı, iş üstündeyken yakalandıktan sonra hapishanede bıçaklanarak mı, zehirlenerek mi? Hangisi olsun? Seç istersen!?"
"Saçmalıyorsun şuan!"
"Üzgünüm ama senin keyfine göre davranamam. Dengesizimdir."
"Cidden mi? Fark edememiştim(!) İyi ki söyledin."
"Ya bir siktir git! Daha fazla seninle uğraşamam." Biz ne ara birbirimizin dibine girmiştik?
Ayağımda ki topuklular sayesinde burun burunaydık. Alkolün verdiği umursamazlık ile gözlerini inceledim. Çok.. garip olduğu kadar güzeldi de. Adamın gözlerine bakınca kendinizi Antartika'da gibi hissederdiniz. Buz mavisi ve gri..
Kumral düz saçları, karakteristik burnu, çıkık çene kemiklerini örten hafif kirli sakalları, soluk pembe dudakları..
Kafamı iki yana sallayarak saçma düşüncelerimden kurtulmaya çalıştım.
"İznin ile gidiyorum Bay Kontrol Manyağı!" arkamı dönüp iki adım atmama kalmadan kolumdan tutup beni kendine çevirdi.
Refleks olarak elimde ki silahın namlusunu çenesinin altına soktum. Yüzünde halinden memnun bir gülümseme oluştu.
"Reflekslerini kontrol ettim."
"Dua et, sen ortağım olduğun için ateşlemedim silahı."
"Son olarak, alkollü olmanı geçtim de bu yüksek topuklular ile mi kullanacaksın?"
"Cidden eleştirmediğin ne kaldı?"
"Her şeyin kusursuz olmasına çabalarım. Yaptığımız işte de ortağımın trafik kazası yüzünden ölmesini istemem."
"Hay ben senin ortağının.." diyerek sol ayağımı arkadan havaya kaldırdım.
Göz kontağımızı hiç bozmadan topuklu ayakkabımı çıkardım. Aynısını sağ ayağımda ki ayakkabıya da yapınca ikisini de sol elime aldım. Bir ayakkabımı işaret parmağıma diğerini de orta parmağıma asıp hava da sallandırdım bir çift topukluyu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAKAMOZ
Ficção GeralHer şey o kadar karmaşıktır ki bazen çözmek yerine kesip atmak istersiniz. Bazı hayatların içinde yalan o kadar çoktur ki gerçeği bulamazsınız. Bazı gerçekler vardır ki kanı aktıkça akar, öldürene kadar durmaz... _*_ Alıntıdır_*_ Yala...