-13-

36 12 0
                                    

Sadece hayal mi görmüştüm, yoksa bu gerçekten olmuş muydu? Her ne olursa olsun ben ne gördüğümü biliyordum. Suya yansıyan beni ve arkamdaki siyah kıyafetler içerisindeki kadını gördüğüme emindim.

O kadın az önce buradaydı.

"Emma, gitmeliyim."

"Neden? Daha yeni geldik sayılır."

Biraz dinleneceğimi söylediğimde Emma'yla vedalaştık. Emma gitmeden önce onu aramam konusunda beni tembihlemişti. Emma gittikten sonra aklıma gelen şeyle hızla içeri koştum. Matt içerideydi ve o kadın ona bir şey yapmış olabilirdi. Eğer sarışın kadın gerçekten Westfield'daysa etrafımdaki kimse güvende değildi. Eve dalıp tüm odalara bakmıştım fakat hiçbirinde Matt yoktu. Odama girip mayomu hızlıca kot ve tişörtle değiştirdim. Tam Matt'i arayacağım sırada onun sesini duydum. "Ashley? Ashley, neredesin?"

"Matt!" Derin bir nefes verdim. "Oh, tanrıya şükür... neredeydin? Her yerde seni aradım."

"Ashley, beni duyuyor musun? Hemen buraya gel!" Matt'in sesi çok uzaktan geliyordu. Sesindeki tansiyonu hissedebilmiştim ve bu, beni üzmüştü. Matt'e seslenerek bahçeye çıktım. "Ashley!" Sesinin arka bahçedeki kulübeden geldiğini anladığımda oraya doğru yürüdüm. Kulübeyi açıp içeriye girdim. Matt burada gözükmüyordu. Etrafa göz gezdirdim. Uzun zamandır buraya gelmemiştim. Birkaç adım attıktan sonra ayağımın altında çatırdayan bir şey duydum. Burada bir şey mi vardı? Ayağımın altına baktığımda bir sürü işe yaramaz kağıt vardı. Kapıdın altından bir şey çıkacağını hissediyordum. Bür yandan kağıtları çekerken bir yandan da en son bir şeyin altına ulaşmaya çalıştığımda mezartaşını gördüğümü hatırlamıştım. Kağıtları çekince gözlerim merakla kısıldı. Burada bir gizli kapı vardı. Bu kapı da neydi? Arkasında Matt veya başka biri olabilir miydi? Matt burada olsaydı sesi bana kadar gelmezdi.

Arkamda duyduğum sesle hızla arkama döndüm. Matt kulübeye girmişti. "Matt, nihayet! Sana ne oldu?"

"Ashley, burada ne arıyorsun?" Sesi son derece sakin ve ciddiydi. Anlamazca ona baktım. "Ne demek istiyorsun? Beni buraya çağıran sendin. İyi misin?"

"Seni çağırmadım."

Duyduğum şeye inanamadım. Onun sesini duyduğuma emindim! "Ne demek beni çağırmadın?" Bana şüpheyle bakıp bir şeyleri çözmeye çalışıyordu. Aslında... ikimiz de bir şeyleri çözmeye çalışıyorduk. Burada yolunda olmayan bir şeyler vardı. "Çağıramazdım, çünkü buraya yeni geldim." Şaşkınlıkla dudaklarım aralanırken burnum sızlamaya başlamıştı. "Matt, şaka mı yapıyorsun?"

"Neden? Buraya yeni geldim, markete gitmiştim. Neler oluyor Ashley? Yüzün soluklaştı birden."

Kalbim hızlı atmaya, vücudum titremeye başlamıştı. Matt değilse, kim beni çağırmıştı? Matt'in gözlerindeki endişeli bakışı görünce devam etmemem gerektiğini anlamıştım. Onu, kendi karmaşama sürüklemek istemiyordum. "Hayır, hiçbir şey yok. Hayal görüyorum sanırım. Bu kapı ne için?" Matt benim gibi kapının önünde durarak eğildi. "Bilmiyorum, bunu hayatımda hiç görmedim." Şüpheyle ona baktım. Burası ona aitti. Bilmesi gerekiyordu.

"Varolduğunu bilmiyor muydun?"

"Hayır, buraya çok nadir gelirim." Yüzündeki ifadeden doğru söylediğini tahmin etmiştim. Ürkmeye başladım. İçimden bir his bu kapıyı açmam gerektiğini söylüyordu. Ama bana seslenen kişi kimdi, ve neden seslenmişti?

"Kapıyı açmalıyız."

"Bu kapı neden, aniden senin için önemli oldu?" Cevap vermeme kalmadan devam etti. "Eve gidelim, sana bir şey aldım."

UyanışHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin