-35-

39 4 14
                                    


Bu konuyla fazla uğraşmayacaktım. "Theron, Damian'dan haber var mı?"

"Ashley, sana birkaç defa söyledim."

Yüzüm asıldı. Haklıydı. Bana hep Damian'ı hiçbir yerde sormamamı söylüyordu, fakat ağzımı tutamıyordum. İstemsizce bazen sözcükler ağzımdan kaçıyordu. Onu merak etmeden tek günüm geçmiyordu.

Onu çok özlüyordum.

*****

Elime aldığım telefondan numara tuşlayarak kulağıma dayadım. Chris'i arıyordum. Bir noktadan sonra açması gerekiyordu. Aşağı yukarı odamda adımlayarak açmasını bekledim.

"Merhaba?"

Telefon açılıp, hattın diğer ucunda Chris'in sesini duyduğumda şaşırmıştım. Her zamanki gibi açmamasını bekliyordum. Şaşkınlığımı üzerimden atarak konuşmaya çalıştım. "Chris, inanamıyorum. Sonunda!" Derin nefes alıp ekledim. "Neden telefonlarımı açmıyorsun? Her şey yolunda mı?"

"Evet."

"Artık Midville'e gelmiyorsun."

"Sana, bir süre uğramayacağımı söylemiştim."

Ses tonu fazla soğuktu. En azından, neşeli Chris'den fazla uzak bir tondu.

"Ama neden? İş yüzünden mi?"

"Yani... evet."

Yalan söyleme çabaları canımı sıkmaya başladığında gerginlikle yatağa oturarak konuştum. "Chris, seni bu saçmalığa inanmayacak kadar iyi tanıyorum. Bir şeylerin yolunda gitmediğini sesinden anlayabiliyorum."

"Ashley, gitmeliyim."

"Ne saklıyorsun?"

"Hayatını yaşa, beni düşünme. Bunu haketmiyorum." Chris son sözlerini söyleyerek telefonu yüzüme kapattı. Bu garip davranışlarına anlam veremiyordum. Şaşkınlıktan dudaklarım aralanmıştı. Artık sahil kasabasında, Chris'in benden aylardır sakladığı bir şeyler olduğuna emindim. Aniden, tüm bunları öğrenmek için içimde kararlı bir dürtü oluşmuştu. Bir diğer yandan, aylar sonra Theron'u görmek, anılarımı canlandırmıştı. Damian'ı bulmak ve bazı cevaplar almayı dilemiştim.

Ne yapacaktım? Chris'in sahil evine mi gitmeliydim yoksa Damian'ı mı bulmalıydım? Ya Chris gerçektende işleriyle ilgileniyorsa? Belkide her şey yolundadır, sadece eskisi kadar bana ilgi göstermemesi garibime gidiyordu. İç sesim yanıldığımı söylüyordu. Chris bir şeyler saklıyordu. Her şeye rağmen Damian'ı bulmak için ağır basan bir tarafım vardı.

Onu bulmak istiyordum.

Her ne kadar tüm bunları arkada bıraktığıma inandırsam da kendimi, Damian'ı bulma arzusu daha güçlüydü. Her ne kadar her şeyi unutacağımı düşünsem de, bir daha o tasasız, eski kız olamazdım. Hayatıma devam etmeye çalışmış olsam da bunu başaramamıştım. Aklım hep Damian'da kalmıştı. Kendimi daha fazla kandırmamalı ve onu bulmalıydım. Tüm cevaplar ondaydı. Benim için yaptığı her şey için ona teşekkür etmeliydim ve ona, onun hakkında yanlış düşündüğümü söylemeliydim. Yatağımdan kalkarak dolabıma ilerledim. Heyecanla ince bir elbiseyi üzerime geçirerek hafif makyaj yaptım. Ardından evden çıktım.

*****
"Gaius, beni çağırmışsın."

Theron, Gaius'un karşısında sela verdi. Gaius, selamına karşı nazikçe gülümseyerek konuşmay başladı. "Selam, Theron. Uzun zamandır görüşemedik. Ne haberler getirdin?"

"Hiç haber yok. Şimdilik her şey sessiz."

"Bunu duyduğuma sevindim. Damian nasıl?"

UyanışHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin