"Ashley?"
Bu sesi tanıyordum. Bu Damian'dı.
"Damian?" Onu bir anda görmek korkutmuştu beni. Ayrıca şu mezar olayından sonra onu ilk defa bu kadar yakınımda görüyordum. "Bir şey mi kaybettin?" Normal davranmaya çalıştım. "Evet... bir bilezik. Benim için çok önemli, onu kaybettiğime inanamıyorum..." son cümleyi kendimden yakınır gibi söylemiştim.
"Belkide o çocukla dans ederken, dans pistinde kaybetmişsindir," dediğinde çok şaşırdım. Gözlerinde belirli bir kızgınlık vardı. Bu da ne demekti böyle? "Damian, burada ne arıyorsun?"
"Misafirlerimin nasıl olduğunu görmeye geldim. Gayet iyi vakit geçirdiklerini görebiliyorum." Belkide ondan habersiz gittiğimiz için kızgındı. "Özür dilerim... veda etmeden gitmemiz pek hoş değildi."
"Seni bilmediğim bir şekilde aşağıladım mı?" Dediginde aceleyle konuştum. "Hayır, hayır bize karşı çok naziktin. Evinde kalmamıza izin verdiğin için teşekkür ederim."
"O zaman ne değişti?" Belkide söylemeliydim her şeyi. Derin bir nefes aldım. "Gece bazı şeyler oldu." Yeşil gözleri, doğrudan mavilerimin derinine iniyordu. "Ne oldu?" Sanırım yaşlı adamı ve diger şeyleri anlatmamalıydım. "Bazı kişisel şeyler. Ayrılmamız gerekti, seni uyandırmak istemedik." Dedim ve ekledim. "Bu gercekten kabaydı, özür dilerim." Damian bana doğru yaklaştı. "Neden içimde daha fazlası olduğuna dair bir his var?" Yüzüm aniden soluklaşmıştı. "Benden korkuyor musun?" Bana yakınlaşması beni ürpertmişti. Yutkundum. "Korkmalı mıyım?" Aceleyle başını salladı. "Hayır, tabii ki hayır." Buraya çok takılmadan gün boyu merak ettiğim soruyu sordum. "Bizi nerede bulacağını nasıl biliyordun?"
"Neden burada senin için olduğuma bu kadar eminsin." Cevabıyla afalladım. Fena bozulmuştum. "Ama, seni sabah plajda da görmüştüm. Bu tesadüf olamaz."
"Benim plaja gitmeye hakkım yok mu?" Yalan söylüyordu. Kestirip atıyordu. "Damian..."
"Gitmeliyim."
"Lütfen, bekle..."
"Güven bana, şuan ayrılmam senin için daha iyi olacak." Bu da ne demekti? Damian arkasını dönmüş ve gitmişti. Kelimeleri kanımı dondurmuştu. Ama sonra gördüğüm şeyle felç oluyordum. Ay ışığı, plajı aydınlatmıştı. "Bu nasıl mümkün olabilir?" Ağzım açık kalmıştı. Korkuyla titremeye başladım.
"Gölgesi yok."
-Sonraki gün-
"Chris, fikrinin mükemmel olduğu kanıtlandı. Çok güzel vakit geçirdim."
"İyi vakit geçirmene sevindim. O çocuk sana yazıyor gibiydi."
"Oh, çok tatlıydı." Emma ve Chris aralarında konuşurlarken onlara çok odaklanamıyordum. Aklım çok karışıktı.
"Geceyi sende mi geçirdi?" Alex'in göndermesiyle gülümsedim. Emma ise bozulmuştu. "Alex, çok kabasın."
"Ashley, partide fazla sessizdin. Sanırım seni çok sıktım. Niyetim bu değildi, özür dilerim, biraz içtim." Bir ara sıkıldığım doğruydu ama onu üzmek istemediğim için gülümsedim. "Hayır, iyi vakit geçirdim."
"Nereye gittin?" Damian'ı takip ettiğim zamanı soruyor olmalıydı. "Plajda yürüdüm." Alex sızlanmaya başladı. "Başım çatlayacak. Ne zaman akşamdan kalma hapları icat edecekler?"
"Denize gir. Yeni gibi hissedersin." Dedi Chris gülerek. "Chris kesinlikle haklı. Ashley, aklın yine başka yerlerde mi?"
"Aslında bir şey düşünüyordum, senin fikrini de almak isterdim." Bunu dememle Emma tamamen bana odaklanmıştı. "Ne konuda?" Neden bilmiyorum ama birden sorasım gelmişti. "Doğaüstü olaylara, varlıklara, benzeri şeylere inanıyor musun?" Alex sorumun üstüne sarhoş olduğumu iddia ettiğinde sahte bir sinirle konuştum. "Ben ciddiyim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Uyanış
Vampirosİstemeyerek sırlar ve gizemlerle dolu karanlık ölüler diyarında sürüklenen Ashley adındaki kız, hayatı ve bilinmeyen, yasak aşkı rasında denge kurmaya çalışacak. En derin korkularının üstesinden gelmek ve insanlığın iyi saklanmış sırrını ortaya çıka...