-40-

17 4 10
                                    

"Gitmeliyim. Olması gerekenden daha uzun kaldım." Bana daha çok yaklaştı. "Kendine iyi bak." Damian'ın eli saçlarıma gelip, okşadı. Dudaklarını alnıma sıkıca bastırdıktan sonra gitti. Alnımda ve saçlarımda karıncalanma hissederken kırgınlıkla arkasından baktım. Gitmek zorunda olması, beni çok üzüyordu.

"Ashley, bunu anlamalısın. O, artık buraya ait değil."

"Bende buraya ait değilim."

"Ne söylemeye çalışıyorsun?"

"Yalnız kalmalıyım."

---

Damian'ın evinden ayrıldıktan sonra, gece olmasını umursamayarak yolculuğa çıktım. Westfield'a gitmem birkaç saatimi aldığı için, güneş doğmaya başlamıştı. Eve döndüğümde Matt'in uyumasından faydalanarak küçük bir çanta hazırlayıp evden gizlice çıkmıştım. Şimdi ise Westfield'daki evimdeydim. Mutfağa gidip bir şeyler atıştırdım. Eski halime göre fazlasıyla kilo kaybetmiştim. Doğru düzgün yemek yiyeli uzun zaman oluyordu. Karnım doyar gibi olduğunda etrafı toparlayıp, dişlerimi fırçalamak üzere banyoya gittim. Banyodaki işimi de hallettikten sonra, büyük bir yorgunlukla kendimi odamdaki yatağıma attım. Tavanla bakıştıktan sonra, düşünmeye başladım. Buraya geldiğim için biraz rahatlamıştım, ama hiçbir şey eskisi gibi değildi.

*****
"Sonunda aldım."

Dominic, Olivia'nın sesini duyarak odasınna girdi. "Olivia, kiminle konuşuyorsun sen?" Olivia yüzünde büyük bir gülüşle ona döndü.

"İçeri gel, Dominic. Sana bir şey göstermek istiyorum." Dominic ona yaklaştıktan sonra elinde tuttuğu şeyle duraksadı. "Bu hançer de ne Olivia?"

"Bu Nasrill. Daha önce duydun mu?"

Dominic'in kaşları hayretle kalkarken hızla ona doğru yaklaştı. Hançere elmasmış gibi parlayan gözlerle baktı. "Tabii ki! Çok nadir bir hançer... onu nereden buldun?"

"Yamoto Klanı'ndan aldım."

Dominic'in yüzünü endişeli bir hâl aldı. "Olivia, kaybolduğunu öğrendiklerinde çok sinirlenecekler."

"O zamana kadar her şey bitmiş olacak."

"O hançer vampirleri öldürür, onu hurada saklamak pek akıllıca değil." Dominic korkunç gözlerle hançere baktı. O hançerin kalbine girmesi, korkunç bir olay olurdu.

Olivia sinsi bir şekilde sırıtmaya başladı. "Doğruca kalbe saplayarak, sadece vampirleri değil, Magnar'ın kendisini de öldürebilir." Dominic neler olacağını tahmin etmeye başlamıştı. Olivia zaferin yakınlığıyla, şen bir kahkaha attı.

"Ödeşme zamanı, Dominic."

*****

Gözlerim binlerce ölü ruha ait isimlere baktı. İyice dinlendikten sonra, kendimi ailemin mezarlığında bulup, birkaç saatimi burada geçirmiştim. Artık eve gitmem gerekiyordu. Arkamı dönüp yürümeye başlayacaktım ki, gözüme bir şey takıldı. Yanlış gördüğümü düşünerek, paslanmış çitin içindeki, yan yana duran iki mezara, ailemin mezarına, tekrar döndüm. Mezar taşının arkasındaki sembol fazla tanıdıktı. Bu sembolü burada daha önce farketmemiştim. Bu sembolün ailemin mezarında ne işi vardı ki?

Ben sembolü incelediğim anda, arkamdan onun sesi geldi. Korkuyla arkama döndüm. Dudaklarım istemsizce aralanmıştı.

"Ashley?"

*****

"Theron, konuşmak ister misin?"

Theron, Damian'ın yanına gelmişti. Damian, Emma'nın kaybından dolayı Theron'un yüzündeki gerginliği ve kederi görebiliyordu. Onu yüzyıllardır böyle görmemişti.

UyanışHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin