-37-

34 5 19
                                    

O kadar şok olmuştum ki nefes alamamıştım. O kelimenin nereden aklıma takıldığını şimdi anlıyordum. O kapının üstünde yazıyordu. Dudaklarımı ıslatarak yalvarırcasına baktım. "Lütfe bana tek bir şeyi söyle... Damian orada mıydı?"

Theron bana cevap vermedi. Sadece yüzüme, hüzünlü bakışlar atmakla yetindi. "Theron, yalvarıyorum!" Ardından dudaklarını aralayarak uzun zamandır duymayı beklediğim o sözcükleri söyledi.

"Evet, Damian orada."

Yıkılmış hissediyordum. Damian, hemen oradaydı, ona çok yaklaşmıştım ama onu yine de görememiştim. Bu kadar yol gidip her şeyi öğrenebileceğim vakit, bundan vazgeçmiş, arkama bile bakmadan kaçmıştım. "Hayır..."

"Ashley, üzgünüm ama vazgeçmelisin. Bitti."

*****

"Matt?"

Kapıyı arkamdan kapatarak yorgunlukla tekrar seslendim. "Orada mısın?" Ondan sonra mutfağa doğru ilerledim. Orada bir şeyler atıştırıyordu. "Buradayım." Ağzındaki lokmayı bitirdikten sonra konuşmuştu. Üzgünlük ve yorgunluk karnımı acıktırdığında, bende oturup bir şeyler yedim. Başım her şeyden dolayı ağrıyordu artık. "Emma'dan bir haber var mı?"

"Hayır, hiçbir şey yok. Polise haber verdik."

Kederle omuzlarımı indirdim. İndirene kadar kendimi kastığımın farkında bile değildim. "Korkuyorum."

"Biliyorum, ben de."

"Garip bir şeyler olduğunu biliyordum, Emma, günlerdir kayıp. Bu, onun yapacağı bir şey değil, sana söylemiştim. Eğer bunu o yapmış olsaydı-"

"Şu anda bunu düşünme. Git biraz dinlen, yorgun gözüküyorsun."

Derin bir nefes alarak masadan kalktım. Çok yiyememiştim, iştahım yoktu. Ellerimi yıkayarak kuruladım. "Emma bulunana kadar tam anlamıyla dinlenemem. Gidip, üstümü değiştireceğim."

Odama gidip yorgunlukla üstümü değiştirdim.

"Ashley..."

Korkuyla geriye gittim. Zihnimin içinde bir ses yankılanmıştı. Bu sesi tanıyordum. "Emma!"

Sağıma baktığım zaman gözlerime inanamamıştım. Emma, orada tamamen bitap bir şekilde boş bakışlarla bana bakıyordu. Onu gördüğümde korkuyla geriledim. Kötü ve korkmuş görünüyordu. Derin nefesler alarak ona yavaşça ilerledim. Bunun gerçekliğinden emin olmam gerekiyordu. "Emma, tanrıya şükür! İyi misin? Sana zarar verdiler mi?"

"Bilmiyorum, hatırlamıyorum..."

"Buraya nasıl geldin? Matt, burada olduğunu bilmiyor."

"Ashley... Sargon, beni kaçırdı. Geri dönmüş."

Sinirle dişlerimi sıktım. "Biliyorum... o lanet vampir!"

"Senin hakkında beni sorguladı. Damian'a ulaşabilmek için senin nerede olduğunu bulmaya çalışıyor. Ona hiçbir şey söylemedim."

Ona doğru yaklaştım, fakat beni korkutmaya başlamıştı. Emma sabit bir yere bakıyordu. "Emma... tüm bunları yaşamak zorunda kaldığın için özür dilerim. Bedelini ödeyecek." Ardından merakla ekledim. "Nasıl kaçtın?"

"Şu anda her şey çok uzakmış gibi geliyor... terkedilmiş bir yerde olduğumuzu hatırlıyorum... sonrasında Midville ile Darkwood yolu arasında bir yerlerde uyandım. Sargon bir yerde durdu. O gittiğinde gizlice kaçtım, doğrudan sana geldim."

Çok zor şeyler yaşamıştı. Tüm bunlar, Emma'ya göre çok korkunç olaylardı. Ellerimi kollarına koyarak sıvazladım. "Emma, merak etme, artık iyi olacaksın. Theron'a gidelim hemen."

Ondan sonra hızla Matt odaya daldı. "Ashley? Ashley!" Yüzündeki dehşet ifade kanımı dondurmuştu. Aceleyle konuştum. "Ne oldu?"

"Haberleri aç! Hemen!"

Odamdaki küçük televizyonu açtım. Uzun zaman sonra kullanmıştım. Bulduğum ilk haber kanalını açmamla gözlerim dolmaya başlamıştı. Ondan sonra kulaklarım o sözleri duydu.

"Westfield'dan bir kız, Emma Pearce, 20 yaşında, bu gece Midville ile Darkwood arasındaki yolda ölü olarak bulundu. Polis olay yerinde..."

"Ashley?"

Odamdaki Emma tekrar bana seslendi. Ardından önce ses, sonra bedeni sis olup kayboldu. Gözlerimi ormanın ortasında, bir cesedin üzerine serilmiş beyaz, kanlı örtüden ayıramıyordum. Gözlerimi yanıp sönen mavi kırmızı polis ışışından, ambulanstan ayıramıyordum. Gözlerim yanmaya başlayana dek, yavaş yavaş nefeslerimin çoğalmasına dek kendime geldim. Sonra bir şeyleri kavrayabildiğimde hıçkırarak ağlamaya başladım. Matt gelip bana sarılırken acıyla çığlık attım.

"Emma! Hayır!"

*****

"Taç giyme töreni için her şey hazır mı?"

Gaius heybetle göğsünü kabartarak verilen komutları duymaya hazırlandı. Vampir özgüvenle cevapladı. "Evet, usta."

"Damian'ı çağırın." Gaius vampire onu çağırmasını emrederek beklemeye başladı. Bugün önemli bir gündü onlar için.

Dumanlar kalktı, sıçrayan ateş etrafa uçuştu ve boğucu hava beklentiyle yükseldi. Birazdan çok önemli şeyler olacaktı. Birazdan, her zaman olması gereken şey gerçekleşecekti.

Damian, tekrar onlardan biri olacaktı.

*****

Merhabalar.

Medya: madem öldü son olarak Emma'yı koyalım.

Muhtemelen 'bu ne ya herkesi öldürdün yazar' diyeceksiniz ama şöyle bir şey var, vampir dünyasında insanın sağ kalma olasılığı da çok yok yani. Bunlar biraz acımasız vampirler.

Bölüm kısa oldu ama böyle olması gerekiyordu, maalesef. Bölüm sizi şoka uğratmıştır diye düşünüyorum dkxks.

Bölümü beğendiniz mi? Bölüm hakkındaki görüşlerinizi bildirin lütfen. Lütfen yorum ve oylarınızı esirgemeyin. Son olarak kendinize iyi bakın. :)

UyanışHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin