-33-

32 6 5
                                    

BÖLÜM 6: KEŞİF

"Merhaba, Ashley. Nihayet seninle tanışabildiğime sevindim." Ben, adamın beni nereden tanıyor olabileceğiyle ilgili tahminler yürütürken adam tekrar konuştu. "Buraya geleceğini tahmin etmiştim."

"Adımı nereden biliyorsun?"

"Ben Gaius. Darkin Klanı'nın lideriyim."

Duyduğumla ayaklarım yerden kesilmişti. Dudaklarım kocaman açılmıştı. "Benden ne istiyorsun?"

"Seninle konuşacaklarım var."

Olduğum yerde, donakalmış ir şekilde korkuyla Gaius'a bakıyordum. Darkin klanının lideri mi? Benden ne istiyordu? Gaius gülümsedi. Bu gülümsemenin alaycıl mı, yoksa gerçek mi olduğuna karar verememiştim.

"Korkma, barış için geldim." Ardından ekledi. "Nihayet seninle tanıştığıma sevindim."

Dediklerini anlamıyordum ve direkt asıl meseleye geçse iyi olurdu. "Benden ne istiyorsun?"

"Konuşmamız gerekiyor. Sana söyleyeceğim şeyin ciddi ve son şey olduğunu anlamalısın, çünkü birbirimizi bir daha göremeyebiliriz."

Bunu duymam üzerine titrek bir sesle cevap verdim. "Tam olarak ne demeye çalışıyorsun?"

"Sana doğrudan söyleyeceğim. Damian'ın takip etmesi gereken bir yol var. Ondan ve ırkımızdan uzak durmalısın."

Titremeye devam eden sesimle konuştum. "Damian gitti."

"Gittiğini biliyorum. Bunu böyle devam ettirmeliyiz. Etrafta onu sorma, onu arama. Bir şeyin farkına varmalısın. Damian'ın kaderinin önünde hiçbir şey duramaz." Ardından kırışmaya başlamış yüzüyle beni cevapladı. "Eğer bir engel çıkarsa, devre dışı bırakılır."

Bunu söyledikten sonra Gaius, arkasını dönmüş ve gitmişti. Ben ise, inançsızlık içinde ona bakarak orada öylece kalmıştım. Birkaç dakika sonra kendime gelmiş, gitmeye karar vermiştim. Ancak, bir tanıdık yolumu kesmişti.

"Ashley?"

Onu görmemle nutkum tutulmaya başlamıştı. Derin nefesler aldım. Beni tekrar o zindana mı kapatacaktı? "Dominic!" Korkuyla geriye adımladım. "Beden uzak dur, yoksa çığlığı basarım."

Ellerini durmam için havaya kaldırdı. "Sakin ol, sana zarar vermek için burada değilim."

"Evet, sanki yaptığın onca şeyden sonra sana inanabilirim!"

Dominic sıkkınlıkla göğsünü gerdi. Ellerini cebine sokarak rahat bir tavır takındı. "Ashley... anlıyorum, ama hiçbir zaman benim asıl sorunum sen olmadın. Tek sorunum Damian'dı, ama o da gitti." Son cümlenin gerçekliği tekrar yüzüme vurulurken Dominic devam etti. "Yani, seni rahatsız etmeyeceğime emin olabilirsin."

"Neden buradasın? Bana bunu söyle."

"Olivia gitti. Yani artık peşini bıraktı."

Derin bir nefes alarak kollarımı göğsümün altında doladım. "Gittiğini biliyorum. Asıl soru senin benden ne istediğin?"

Dominic kaşlarını çattı. "Neden bana karşı bu kadar hırçınsın?" Cevap vermediğimde devam etti. "Siz insanlar, affetmeye yatkın olmalısınız. Neden beni affetmen bu kadar zor?"

"Seni tam olarak ne için affedeceğim? Bana ihanet ettiğin için mi? Beni Olivia'ya verdiğin için mi? Yoksa Alex öldüğü için mi?!" Sesim sonlara doğru kısılmıştı. Alex'in kayıbı göğsüme oturmuştu ve her gün acısına alışmaya çalışıyordum.

"Onun ölümü benim suçum değildi."

"Seninle hâlâ neden konuştuğumu bilmiyorum."

"Takıntılı olduğun soruların cevaplarını verebilirim." Gözlerim merakla parladı. Bu konuda ciddi miydi? "Ne demek istiyorsun?"

UyanışHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin