-28-

28 6 14
                                    

Gururumu bir kenara bırakıp yalvarmaya başladım. "Sana yalvarıyorum, Dominic. Olivia, beni öldürecek, bunu biliyorsun." Yutkunduktan sonra devam ettim. "Sana hiçbir şey yapmadım, lütfen bana yardım et."

"Senin için daha iyi planlarım var." Dominic alayla gülerek zindanı terk etti.

Hem kızgın hem de güçsüz hissediyordum. Dominic'in içinde tam da bir insanlık zerresi kaldığını düşündüğümde, soğuk bakışları tam aksini söylemişti. Ondan yardım istemek, boşa nefes harcamak demekti. Buradan kurtulmak istiyorsam, bunu kendim yapmalıydım. Başka çarem yoktu. Çaresizce zindanın zemininde herhangi bir obje aramaya başladım. Hiç umudum yoktu, fakat sonrasında kaçmama yardım edebilecek bir şey gözüme değmişti. O parlayan şey, bir anahtardı. Bu kadar koskocaman vampirler, nasıl da böyle basit aptallıklar yapabiliyordu? Bunu daha sonra düşüneceğime karar vererek hızla anahtarı aldığım gibi, demirlikli kapıya soktum. Ses çıkmaması için oldukça sessiz ve dikkatli davranıyordum. Kapı açıldığında gözlerime inanamamıştım. Hayatımdaki tüm şansı burada kullanmış olmalıydım. Zaman kaybetmek istemeyerek hızla hücremden çıkıp buradan çıkmak için bir yol aradım. Sonrasında boğuk bir ses duydum.

"Ashley? Ashley sen misin?"

Bu sesi tanıyordum. Gözlerim kocaman açıldı. Onu da buraya hapsetmişlerdi. "Charlotte?"

Ellerini demirliklere atıp bana yalvarmaya başladı. "Ashley, lütfen bana yardım et."

Aniden boğazım düğümlenmişti. Charlotte'a her ne kadar kızgın ve hayal kırıklığı içinde olursam olayım ve her ne kadar onu ihanetle suçlasam da ve Alex'in ölümünden onu sorumlu tutsam da, öylece bırakıp gidememiş, yakarışlarını görmezden gelememiştim.

"Ashley, sana yalvarıyorum! Olivia beni öldürecek, beni burada bırakma!"

Tanrım... bana yardım et, ne yapmalıydım?

Kendimle mücadele içerisindeydim. Charlotte'a artık güvenmiyordum. Belkide bu başka bir tuzakdır diye düşünmeden edemiyordum. Charlotte'ın hücresine gitmek, büyük bir risk olabilir ve yakalanabilirdim. Kaçmak ve hemen yardım etmesi için Damian'ı aramak daha mı mantıklıydı? Ama bir yandan, Charlotte'ı orada, bir başına ve Olivia'ın merhametine bırakamazdım. Derin bir nefes verdim.

"Charlotte, şşhh, geliyorum."

"Ashley, teşekkür ederim, gözlerine bakamayacak kadar utanıyorum."

Charlotte cevabıma bir hayli şaşırmıştı. Ona hâlâ sinirliydim. Bir yandan elimdeki anahtarla hücresine yaklaşırken, bir yandan da ona sorular soruyordum. "Bunu nasıl yapabildin, Charlotte? Ne yaptığının farkında mısın?"

"Ashley, beni affet, lütfen..."

Onu ömrüm boyunca affetmeyecektim. Buradan kurtulduktan sonra hayatıma bir daha girmesini istemiyordum. "Biz arkadaştık, neden?"

"Kıskançlık ve kızgınlıktan gözüm dönmüştü, kendimi tanıyamıyordum."

Sonra aklıma Damian'ın sözleri geldi. Bunu o mu yaptırmıştı?

"Bunu, o, yapıyor."

"Olivia, klanımızdaki en güçlü vampirlerden biri. Diğer şeylerin yanında, vicdan ve korkuyu manipule etme yeneteneği var."

"Ashley?"

Charlotte'ın sesiyle kendime geldim. "Artık her şey daha net..." kendi kendime mırıldandığımda bana anlamamış bir şekilde baktı. "Ne demek istiyorsun?" Bunu anlatmak için doğru zaman değildi.

Charlotte'ın gözleri dolmaya başladı. "Alex'in benim yüzümden ölmüş olduğuna inanamıyorum..."

"Suçlanması gereken tek kişi sen değilsin." Olivia, tahminimce Charlotte'ın zihnine girmişti. Fakat bunların yanı sıra bende suçluydum. "Zamanında bunların üstüne gitmeseydim, hâlâ hayatta olabilirdi."

UyanışHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin